That doesn't Çeviri Türkçe
38,486 parallel translation
You ain't seen no one, but it doesn't mean that someone ain't seen us.
Kimseyi görmedin, ama bu bizi kimsenin görmediği anlamına gelmez.
That doesn't seem fair.
Bu hiç adil değil.
how am I the only one that doesn't know how to hotwire a car?
Bilmeyen tek ben nasılım? Arabayı nasıl hotwire yapabilirim?
She doesn't understand that you're here to save us.
Burada olduğunuzu anlamıyor. Bizi kurtarmak için.
He doesn't like that word.
O kelimeyi sevmiyor.
I mean, I know that you're different... but that doesn't change the fact that something inside you is poisoning you.
Senin farklı olduğunu biliyorum ama içinde bir şeyin seni zehirlediğini değiştirmez bu.
That doesn't seem to be an option.
Bu bir seçenek gibi gözükmüyor.
That doesn't seem too scary.
Bu çok korkunç görünmüyor.
Otherwise, you're one of those dumb families that doesn't have a MacBook Pro.
Aksi halde, MacBook Pro'su olmayan şu aptal ailelerden birisiniz.
That doesn't make sense.
Bu çok mantıksız.
Please, tell me that your mother doesn't have to come on the fourth, as well.
Lütfen annenin ayın dördünde de gelmek zorunda olmadığını söyle.
Doesn't she understand that it is actually none of her business?
Bu meselenin onu ilgilendirmediğini anlamıyor mu?
Weird, it doesn't do that.
Garip, bunu yapmazdı.
That also means it doesn't have a great range, so... you know, don't get scared if nobody answers.
Bu da büyük bir aralığı olmadığı anlamına gelir, yani... Biliyorsun kimse cevap vermezse korkma.
No, he's got a lunch date with a brunette forensic officer that he doesn't want to be late for.
Hayır, esmer bir adli tıp memuruyla kaçırmak istemediği bir yemek randevusu var.
She's got three children in Rio that he doesn't know about.
- Rio'da Greg'in bilmediği üç çocuğu var.
I don't know what you're asking it's to risky come on, you like it.I can tell it's got that little comeback story of the year feel to it, doesn't it?
Bilemiyorum İstediğin şey çok riskli Hadi ama, hoşunuza gitti, bu kesin
What I do I get scared turn right to go left turn right to go left that doesn`t make any sense turn right to go left
Kontrolum yok Sola dönmek için sağa kır Sol için sağa kır Neden bu çok mantıksız
maybe it's best that he doesn't show up you know after how last season how did
Geçen sezon düşündüm de belkide gelmemesi daha iyi olmuş
She's just a trainer no, she's a racer just took me a while to see you that can`t be legal.the rules only said the number has to be out there doesn't say who has to no you can`t do that
Markaya zarar verecekler O sadece bir eğitmen Hayır, o gerçek bir yarışçı Ama ben geç fark ettim Bu yasal olamaz.Kurallarda sadece numara pistte olmalı yazıyor
She doesn't have the balls to use a nuclear option like that.
Onun topları yok Nükleer bir seçenek kullanmak bunun gibi.
But I do know that doesn't matter.
Ama bunların önemli olmadığını biliyorum.
- Doesn't mean that I want to hide out on the road.
Yolda saklanmak istediğim anlamına da gelmiyor bu.
Stuff like that doesn't just happen!
Böyle şeyler aslında olmaz.
- Well, if that's the case then it doesn't even matter.
- Durum böyleyse O zaman önemli değil.
- That doesn't even mean anything.
- Çok anlamsız konuşuyorsun.
Just text her, phone her, do something while there's still a chance, because that chance doesn't last forever.
Ona mesaj at, telefon et, hala bir şans varken bir şey yap. Çünkü bu şans sonsuza dek sürmüyor.
- That doesn't make any sense!
- Bu yüzden bu hiç mantıklı değil!
It's a show that doesn't exist.
Var olmayan bir dizi!
In the unlikely event that Groot doesn't kill us all... about six minutes.
Düşük ihtimal de olsa Groot hepimizi öldürmezse yaklaşık altı dakika.
Yeah, but that doesn't mean there's not problems.
Ama bu bazı sorunların olmadığı anlamına gelmiyor.
I think we're in the respite of a musical, where people can get out the necessary information that doesn't fit into rhyme form.
Bence bir müzikalin ara bölümündeyiz. İnsanların, kafiyeli olmaya uymayacak gerekli bilgileri söyledikleri bölüm.
The Bye Bye Man doesn't exist anywhere else that I could find.
Bye Bye Man bulabileceğim başka hiçbir yerde yok.
Doesn't matter,'cause I have a double-secret super password that unlocks the parental lock.
Bak ne diyeceğim. Önemi yok çünkü duble-gizli süper şifrem var ve o da ebeveyn kilidini açar.
But that doesn't mean you stop letting them in.
Ama bu onların kalbine girmesine izin vermeyeceksin demek değil.
Doesn't it occur to you that I'm doing this all for you?
Tüm bunları senin için yaptığımın farkında değil misin?
Because it doesn't seem that way when you directly disobey an order. and you tried to have him killed.
Çünkü emre doğrudan karşı geldiğinde hiç de öyle görünmüyor. Danny'nin güvenli bir yere götürülmesini istedim, - sen ise onu öldürtmeye çalıştın.
That doesn't mean I don't wanna know what the hell was going on tonight.
Bu, bu gece neler olduğunu bilmek istemediğim anlamına gelmiyor.
If that's true, your fight doesn't belong here.
Öyleyse kabahati başkasında arayın.
That doesn't mean I won't do what it takes to subdue you.
Bu, zapt etmek için uğraşmayacağım anlamına gelmiyor.
It doesn't work that way.
O iş öyle olmuyor.
After talking to the lead detective outside, it appears that despite the mess you got yourself into, the NYPD doesn't actually have anything to hold you on, so...
Baş dedektifle konuştum, karıştığınız belaya rağmen - polisin sizi tutacak kanıtı yok, yani...
That doesn't define me.
Beni ben yapan o para değil.
That doesn't make him good, Ellie. It makes him weak.
Bu, onu iyi biri değil, zayıf biri yapar Ellie.
But we're damn lucky he's the kind of man that doesn't let anything stand in his way.
Ama hiçbir şeyin onu durdurmasına izin vermeyeceği için çok şanslıyız.
That doesn't make any sense to me.
Bu kulağa çok mantıksız geliyor.
She doesn't even remember that I was here.
Burada olduğumu bile hatırlamıyor.
Now that looks pretty good, doesn't it?
Şimdi oldukça iyi görünüyor, değil mi?
That doesn't mean anything.
Hiçbir anlama gelmiyor.
That doesn't mean anything, Madison.
Madison, bu hiçbirşey ifade etmiyor.
You know that government doesn't work that way, right?
Hükûmetin böyle çalışmadığını biliyorsunuz, değil mi?
that doesn't seem fair 27
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46
that doesn't exist 18
that doesn't make any sense 402
that doesn't matter 341
that doesn't sound like you 29
that doesn't bother you 34
that doesn't sound good 109
that doesn't even make sense 56
that doesn't make it right 29
that doesn't sound right 46