That doesn't sound so bad Çeviri Türkçe
47 parallel translation
- That doesn't sound so bad, does it?
- Kulağa o kadar kötü gelmiyor, değil mi?
That's doesn't sound so bad.
Kulağa çok kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
O kadar da kötü değilmiş.
Bet that barium enema doesn't sound so bad now.
Bahse girerim baryum enema o kadar kötü gelmiyordur.
- Well, that doesn't sound so bad.
- Kulağa kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
Bu kötü değil. Sanırım döndü.
- That doesn't sound so bad.
- O kadar da kötü değil.
Suddenly that crock pot I'm giving them doesn't sound so bad.
- Birdenbire düdüklü tencerenin pek kötü bir hediye olmayacağını anladım.
- That doesn't sound so bad.
- Kulağa çok kötü gelmiyor.
Well, that doesn't sound so bad.
- Hiç kötü görünmüyor.
- That doesn't sound so bad.
- O kadar da kötü değil gibi.
You know, when you say it fast like that it doesn't sound so bad.
Biliyor musun, hızlı konuştuğunda kulağa o kadar kötü gelmiyor.
Twisted colon. That doesn't sound so bad.
Bağırsak düğümlenmesi O kadar kötü değil.
That doesn't sound so bad.
O kadar kötü gözükmüyor.
That doesn't sound so bad.
Kulağa o kadar kötü gelmiyor.
You know, when you put it like that, it doesn't sound so bad.
Öyle söylediğin zaman kulağa pek kötü gelmiyor.
- That doesn't sound so bad.
- Çok kötü durmuyor.
Well, that doesn't sound so bad.
Aslında, o kadar da kötü değil.
- That doesn't sound so bad to me.
Bu bana o kadar da kötü gelmedi. Ama, kötü hissettiriyor.
That Doesn't Sound So Bad.
Bu pek de kötü sayılmaz.
That doesn't sound so... bad.
Açıkçası bu bana pek kötüymüş gibi gelmedi.
I hear they put the roaches in motels. That doesn't sound so bad.
Sinekler için solaryum merkezleri kurmuşlar.
That doesn't sound so bad.
Kulağa çok da kötü gelmiyor.
- Why is that? You survived, you got the girl. Doesn't sound so bad.
Hayatta kaldın, kızı aldın, bu o kadar kötü görünmüyor.
Like, that doesn't sound so bad.
Bu okadar da kötü değil.
Put it like that, it doesn't sound so bad.
Böyle söyleyince kulağa hiç de kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
O kadar kötü değil gibi. Kendini kandırma.
Well, that doesn't sound so bad.
O kadar kötü değilmiş. Ama geri sayım sayacı yok.
That doesn't sound so bad to me.
Bu bana o kadar da kötü gelmedi aslında.
Well, that doesn't sound so bad.
O kadar da kötü olmayabilir yani.
That part doesn't sound so bad.
Bu, kulağa pek kötü gelmiyor.
Well, okay, that doesn't sound so bad.
Kulağa o kadar da kötü gelmedi.
That doesn't sound so bad.
O kadar da kötü değil.
That doesn't sound so bad.
Bu kulağa o kadar da kötü gelmiyor.
Well, at this exact moment, that doesn't sound so bad.
Tam şu anda kulağa hiç kötü gelmedi.
Doesn't sound so bad when you say it like that.
Sen böyle deyince kulağa fena gelmedi.
That doesn't sound so bad.
Kulağa çok kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
O kadar da kötü görünmüyor.
Well, that doesn't sound so bad.
Kulağa o kadar da kötü gelmiyor.
That doesn't sound so bad.
Kulağa o kadar da kötü gelmiyor.
Hmm. Well, that doesn't sound so bad, now does it?
Kulağa pek de kötü gelmiyor öyle değil mi?
Now maybe that doesn't sound so bad.
Şimdi belki kulağa kötü gelmiyor.
Well, that doesn't sound so bad.
İhtimal çok da kötü değilmiş.