The end justifies the means Çeviri Türkçe
54 parallel translation
So the end justifies the means?
Yani amaç araçları haklı kılıyor mu?
The end justifies the means, Mrs Andersson.
Hedefe giden her yol mubahtır Bayan Andersson.
- So the end justifies the means.
- Yani amaç araçları meşru kılıyor.
I'm about to prove to you that the end justifies the means.
Size demek istediklerimin haklılığını kanıtlayacağım.
The end justifies the means?
- Amaca giden her yol mubah mıdır?
The end justifies the means.
Amaç, aracı haklı kılar.
The end justifies the means... Sir Rupert.
Amaç, aracı haklı kılar, Sör Rupert.
Are you saying the end justifies the means?
Yani sonuca giden her yol uygun mu?
So the end justifies the means.
Sonuç yöntemi haklı çıkartmıştı.
Hmm. The end justifies the means.
Sonuca ulaşmak için her yol geçerlidir.
If the end justifies the means.
Zafere giden yolda her şey mübah ise.
In an insurrection, the end justifies the means.
Bir isyanda, amaç, yöntemi haklı kılar.
Like I said? The end justifies the means.
Dediğim gibi amaç, yöntemi haklı kılar.
The end justifies the means.
Önemli olan nihayettir.
The end justifies the means when you want something, doesn't it?
Bir şeyi ölesiye istemek deyimini tam anlamıyla doğrulamış oldun.
That the end justifies the means?
Sonuç amacı haklı çıkarır mı?
I don't think that the end justifies the means. Wait! Where are you going?
Çünkü o günden beri ben benim.
So you're saying that the end justifies the means?
Yani, amaca giden her yol mübahtır mı diyorsun?
So the end justifies the means?
Yani bütün bunları haklı çıkaracak?
"The end justifies the means." Right.
"Bütün bunları haklı çıkaracak." Tamam.
I'm aware that it's perjury, but the end justifies the means.
Yalancı şahitlik olduğunun farkındayım ama sonuç maksadı temize çıkarır.
They put us out there, tell us the end justifies the means, and sooner or later, you believe them.
Bizi oraya koyarlar, ve sana hikayeler anlatırlar. ve sende, eninde sonunda onlara inanırsın.
It's a dirty war, and everyone seems to think the end justifies the means, which is why you and your mate are even walking around.
Bu pis bir savaş, sonunda amaç aracı haklı çıkaracak işte bu yüzden sen ve arkadaşın hâlâ yaşıyor.
The end justifies the means is the author's point then?
Yani yazarın anlatmak istediği sonucun anlatmak istediğinin ispatı olması mı?
The end justifies the means.
Sonuç anlatmak istediği şeyin ispatı.
The end justifies the means?
Amaç yöntemi haklı mı çıkarır?
I really think the end justifies the means here.
Bence, bunu yapmak, kesinlikle işe yarayacak.
- The end justifies the means. - Yeah?
- Görevin sonu onları doğrulayacak.
The end justifies the means. Yeah, something like that.
Amaca giden her yol mübahtır.
So, the end justifies the means?
Bu yolda her şey mubahtır mı demek istiyorsun?
"The end justifies the means"?
"Sonuç vasıtaları haklı gösterir"?
Like I said, the end justifies the means.
Dediğim gibi "Araçlar sonucu haklı çıkarır.".
- The end justifies the means.
- Hedefe giden her yol mubahtır.
I keep telling myself the end justifies the means, but I'm hurting people.
Kendimi sürekli "Buna değecek." diye telkin ediyorum fakat uğrunda insanları incitiyorum.
The end justifies the means?
Doğru sonuca giden yolda her şey mübahtır.
Yeah, I know you did, Yuri, and I'm sorry she had to die but sometimes the end justifies the means.
Evet biliyorum Yuri, ve öldüğü için de üzgünüm ama bazen sonuca giden yolda her şey mübahtır.
"The end justifies the means."
İsa'nın söylediği gibi : "Amaca ulaşmak için her yol mubahtır."
So, the end justifies the means.
Yani amaca giden her yol mübahtır.
The end justifies the means, Atom.
İyi niyetle söylenen bir yalan mubahtır, Atom.
"The end justifies the means."
"Sonuç, yöntemi haklı çıkarır."
The end justifies the means - for Upton and for Chester Council.
İyi niyetle söylenmiş yalan mubahtır. Hem Upton hem de Chester Belediye Meclisi için.
- You don't feel the end justifies the means.
Sonucun yapılanları haklı çıkarmayacağını düşünüyorsun.
And so the end justifies the means.
Hayırlı bir iş için her yol mübahtır.
The end justifies the means.
Amaca giden her yol mubahtır.
[Sighs] The end justifies the means.
Bazı yanlışlar doğru sonuçlar doğurur.
The science of anatomy contributes to the great sum of all knowledge, and I believe that all men must work towards that end, and I believe that that end justifies any means.
Anatomi bilimi, tüm bilgilerin gelişmesine katkıda bulunur, Ve siz tüm bayların bu amaç doğrultusunda çalışması gerektiğine inanıyorum, Bu amaçla inanıyorum ki, her şey farklı olacak.
Do you think the end always justifies the means in an operation?
Sence bir operasyonda daima amaç, vasıtaları haklı gösterir mi?
And the end that justifies my means?
Ve sonuç, düşüncelerimin doğru olduğunu ortaya çıkardı.
End justifies the means, buddy boy.
Amaca giden her yol mubahtır, dostum.
So the end justifies any means.
Bu son her şeyi halletti o zaman.
You're saying the end always justifies the means?
Sonun sebebi her zaman haklı çıkaracağını mı söylüyorsun?