English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / The way i figure it

The way i figure it Çeviri Türkçe

222 parallel translation
This is the way I figure it.
Bence de öyle.
The way I figure it. MacFay was lying here reading the paper.
Fikrimce, MacFay yatakta uzanmış gazete okuyordu.
The way I figure it out, as long as they're out there, in here's the safest place for me.
Onlar oradayken, benim için en güvenli yer burası.
But the way I figure it, you just don't want the police nosing around in any of your business.
Sanırım polisin senin işlerine burnunu sokmasını istemiyorsun. Değil mi?
The way I figure it is this :
Bunu şöyle tanımlıyorum...
- Two dozen. The way I figure it, six healthy people oughta be able to eat 2 - or 300.
Hesaplarıma göre altı sağlıklı kişi 200 ile 300 arasında yiyebilir.
The way I figure it, you can hold Invincible with a small party, but only for a short time.
Bu arada siz Invincible Kalesine... kısa süreliğine küçük bir takım gönderirsin.
I'm scared. You see, the way I figure it, Baron, I'm a dead man anyway.
Benim ne düşündüğümü görüyorsun, Baron, ben nasılsa öleceğim, çocuk da, Ellen de, Pop da ölecek.
Now, the way I figure it, it's like you said.
Ben de sizin gibi düşünüyorum.
The way I figure it out...
Bana öyle geliyor ki...
The way I figure it, Kimbrough must have been one of the last fellows she got a hankering for.
Anladığım kadarıyla, Kimbrough kızın birlikte olduğu son bir iki adamdan biriymiş.
THE WAY I FIGURE IT, MR. STURKA, YOU OWE ANN AND ME A LITTLE MONEY HERE.
Sigara alabilir miyim? Hesapladığım kadarıyla, Bay Sturka...
the way I figure it- -
Şimdi, bence...
The way I figure it, he's got everybody hypnotized.
Anladım ki, herkesi hipnotize etti.
The way I figure it, we can either fight or give.
Benim fikrim, ya savaşacağız, ya da teslim olacağız.
The way I figure it, you owe me $ 200 right up to now.
Hesabıma göre daha şimdiden bana 200 dolar borcunuz var bile.
The way I figure it, anything we want.
Anladığım kadarıyla istediğimizi.
The way I figure it you and me, we got a commonality of problems.
Benim anladığım kadarıyla ikimizin ortak bir problemi var.
The way I figure it, you can let me in in the morning when you come to work, and when everyone goes home, let me out.
Şöyle yapabiliriz. İşe geldiğin sabahlar beni içeri alırsın ve herkes evine gittiğinde de dışarı çıkartırsın.
The way I figure it, only seven more and we'll be the first coloured team in Army history to play the Yankees.
Hesaplarıma göre yedi oyun daha kazanırsak... ordu tarihinde Yankee'lerle oynayan ilk siyah takımı olacağız.
The Way I figure it, the closest sun that can support, a solar system like ours is ten light-years away.
Hesabıma göre, bize benzeyen en yakın güneş sistemi 10 ışık yılı uzaklıkta.
The way I figure it... these are your choices...
Bana göre elinizdeki seçenekler bunlar.
Now look, here's the way I figure it.
Tamam. Şimdi bak, anladığım kadarıyla durum şöyle.
So the way I figure it, if she keeps working any longer, we'll all be living in the gutter.
Hesaplarıma göre eğer daha uzun çalışırsa sefalet içinde yaşamaya başlayacağız.
And the way I figure it, everyone who knows I'm a washout is gone.
Ve benim bir fiyasko olduğumu bilen herkes gitti.
Anyhow, the way I figure it, somebody from the neighborhood broke into that store, which means that Barbie is probably still in the area.
Her neyse anladığım kadarıyla mahalleden biri dükkanı soydu. Bu da Barbie'nin hâlâ bu çevrede olduğunu gösterir.
The way I figure it, it's like three sticks of old dynamite.
Bence bu üç dinamitin bir araya gelmesi gibi.
So the way I figure it, blacksmith, you owe me $ 5 for the whiskey and $ 75 for the horse!
Benim hesabıma göre bana, viski için beş dolar at için de 75 dolar borçlusun nalbant!
Well, the way I figure it, he never makes mistakes.
Benim gördüğüm kadarıyla, O asla hata yapmaz.
Well, the way I figure it, they'd be satisfied if they had him.
Bana kalırsa... onu yakalarlarsa tatmin olacaklardır.
The way I figure it, Gordon's got a bunch of them stashed someplace like a SWAT team.
Bence Gordon'da ondan bir düzine var bir SWAT ekibi gibi saklıyor.
The way I figure it, I've already been there.
Bana göre, ben zaten oradayım.
The way I figure it, I've already been there.
Oynadım.
Some fellows done it ain't a-coming back. So, the way I figure, things like that ain't for buying and selling.
Oradaki bazı dostlarımız geri dönemedi bu yüzden bence böylesi şeyler, almak ya da satmak için değildir.
The way I figure, it's a fine tribute to Georgie's acting.
Anladığım kadarıyla, bu yapılanlar Georgie'nin iyi oyunculuğuna bir övgü.
Well, I don't figure to get myself murdered in the tracks if that's the way it stands, Lem.
Ya, izleri takip ederek bir cinayet işleyeceğimi hiç düşünemiyorum Eğer ayakta dikilirken yakalarsam, Lem.
The way I figure it, you're just a girl from the sticks.
Bir öğrenirsem, başın derde girer.
I don't know how long I sat there trying to figure a way out, thinking of Jessie, and what it would be like beginning again at the bottom.
Orada bir çıkış yolu bulmağa çalışarak, Jessie'yi düşünerek ne kadar oturduğumu bilmiyorum. Tam dipten yeniden başlamak nasıl olacaktı.
I figure it's the only way to protect my investment.
Yatırımımı korumanın tek yolu bu.
Well, I figure it's the way you're made.
Şey, sanırım siz öylesininz.
That's the only way I figure it.
Aklıma gelen tek şey bu.
While Frank was getting the drinks... I was trying to figure out the most graceful way to break it to him.
Frank içkileri alırken ben de konuyu açmak için en incelikli yolu arıyordum.
The way I figure, if they're bright, they'll have that money long before it gets to the bank.
Eğer akılları varsa para bankaya konmadan önce çalarlar.
I know it's the easiest to hit, but I gotta figure some way to get it out of there.
Vurmak çok kolay ama onu oradan çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız.
I figure it this way. The more maps you read, the more you know about where you wanna go.
Ne kadar çok harita okursan, nereye gideceğini o kadar iyi bilirsin.
Well I've made charts. have tried building the plot the same way you have trying to figure it out but I just have that hunch that something is missing.
Ben de sizin gibi olayı toparlamaya bir netice çıkarmaya çalışıyorum ama önsezilerim bana sanki bir şeyler kaçırdınız diye uyarıyor.
KlTT and I'll figure it out on the way.
KITT ve ben bunu yoldayken öğreniriz.
I just can't seem to figure out how to do it right the way you do it.
Ama senin yazdığın gibi güzel nasıl yazarım, bunu bilemiyorum.
I always make a lot of fuss and bother... to make sure the figure comes out just the way I want it.
Vücut hatlarını istediğim şekilde ortaya çıkarabilmek için ince eleyip sık dokuyorum.
I can't do it! They were dominated by the figure... of the crazed, manic, often embittered Broad way producer.
Filmlerinde heyecanlı, çılgın genelde hayata küsmüş Broadway yapımcısı figürleri baskındır.
I get the feeling it's not that way between you and Dax, or... you and Chief O'Brien but then you're not a revered figure in their religions.
İçimden bir ses diğerleriyle böyle değil diyor Dax ve sen veya sen ve Şef O'Brien arasında ama öte yandan onların dininde saygı duyulan biri değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]