There's nothing out there Çeviri Türkçe
909 parallel translation
There's absolutely nothing out there!
Burada neredeyse hiçbir şey yok!
- If you're trying to hoodwink us, we are certain to find it out sooner ar later, I and if such is the case, there is nothing left for us to do but mourn for you.
- Eğer bizi oyuna getirmeye... çalışıyorsanız elbet er ya da geç öğreniriz... ve eğer böyleyse... bize sizin için yasınızı tutmaktan başka bir şey kalmayacak.
One of those families where the father is worth $ 10 million then one day he shoots himself, and it turns out there's nothing but debts.
Babanın 10 milyonluk serveti olduğu eski ailelerden geliyor bir gün baba kendini vuruyor ve tamamen borca battığı ortaya çıkıyor.
There's nothing like a deep-dish movie to drive you out in the open.
İnsanı perişan etmek için derin konulu bir film gibisi yoktur.
If there's one thing I admire... it's a woman who can whip up something out of nothing.
Hayranlık duyduğum bir şey varsa o da yoktan var eden kadınlardır.
There's nothing to straighten out.
Bence halledilecek bir şey yok.
The command is wiped out, sir, and there's nothing we can do about it.
Komutanız dağıldı efendim, elinizden bir şey gelmez.
And there's nothing wrong in going out with the boss... - if it'll bring a couple of bucks into the house.
Ayrıca, evin içine fazladan para girecekse patronla yemeğe çıkmanın yanlış bir tarafı yok.
But once it's hidden and out of our hands, there's nothing to be afraid of.
Ama onu saklayıp elimizden çıkardığımızda korkacak bir şeyciğimiz kalmayacak.
There's nothing to find out.
Bulabilecekleri bir şey yok.
There's 50,000 square miles of nothing but mountain range out there.
Sıradağların 50,000 mile m2 de hiçbirşey yok.
You know? There's nothing so refreshing as an afternoon out of doors in enemy territory.
Düşman topraklarındaki bir öğleden sonra havası kadar insanı ferahlatan başka bir şey yoktur.
There's nothing like a hot cup of tea when you're all tuckered out.
Yorgunluktan turşunuz çıkınca bir bardak sıcak çay gibisi yoktur.
All the newswire services, AP, UP, INS, are in there, but nothing's coming out.
Bütün haber ajansları, AP, UP, INS burada, ama hiçbir bilgi alınamadı.
- There's nothing out there.
- Orada bir şey yok ki.
But when you've drawn it out, there's nothing in it.
Ama dışarı çıkarınca içinde bir şey yoktur.
Because after about a week when the fruit runs out... there's going to be nothing else but... raw fish, at that.
Çünkü bir hafta sonra meyveler bitince.. .. çiğ balıktan başka birşey olmayacak.
There's nothing out there but a million years of dead sand.
Orada milyonlarca yıllık ölü kumdan başka birşey yok.
There's nothing I'd like better than to find out... that this is all being put on just to scare you off.
Bütün bunların sadece seni korkutup kaçırmak için sahnelendiğini öğrenmekten daha çok ne isterim.
I couldn't think of nothing but getting out of there.
Buradan kurtulmak dışında bir şey düşünemiyordum.
I guess there's nothing left for me to do but to take off my finery and slip quietly out of your life forever.
Sanırım takılarımı çıkarıp hayatından... -... çıkıp gitmem gerekiyor. - Efendim?
But there's nothing we can do till we find out who's riding it.
Binicisini öğrenene kadar bir şey yapamayız.
There's nothing out there.
Orada hiç bir şey yok.
There's nothing out here.
Orada hiç bir şey yok.
I guess there's nothing else you can find out here, Steve.
Burada bulabileceğin bir şey olduğunu sanmıyorum Steve.
There's nothing I can do. You've gotta get him out of here.
Onu buradan uzaklaştırmalısın.
He's ruining my performance, there's nothing but Women out there.
Performansımı kötü etkiliyor. O başladığından beri sadece kadınlar geliyor.
But there's nothing to suggest that it won't work out next time.
Bir dahaki sefere başarılı olmayacağını söylemek için bir sebep yok ama.
There's nothing out there, kid, but dark.
Orada karanlıktan başka, bir şey yok, evlat.
Well, there's really nothing to work out, Professor, other than understand that just being one person is more than enough for any human being to handle.
Aslında, halledilmesi gereken birşey yok, Profesör. Bir tek şunu anlamalısınız ki, sadece bir birey olmak bile insan kapasitesinin üstündedir.
I think I got all the venom out. Taken orally, it can't hurt you, Mr Eckland, but if she were bitten and its entered her bloodstream, there's nothing we can do. I'm afraid she's bought it.
Ağız yoluyla alındığında size bir zararı dokunmaz Bay Eckland ama ısırık yoluyla damarlarına girmişse, kızı kurtarmanın yolu yoktur.
There's nothing to talk out.
Konuşacak bir şey yok!
There's nothing left to draw out.
Geride çekilecek hiç bir şey kalmadı.
There's nothing I can do to help you, unless we get out of this swamp as quick as we can.
Bu bataklıktan bir an önce çıkmazsak, sana yardım edemem.
No wonder there's nothing out here.
Burada şaşılacak hiçbir şey yok.
In the National Unity system, he who fell out could be left to die, and there would be nothing wrong about it after all.
Ulusal Birlik sisteminde,... anlaşamadıklarını ölüme terk ederlerdi,... nihayetinde bu yanlış bir hareket olurdu.
There's nothing wrong with you that hasn't gone wrong with every other human male since the model first came out.
Ters gittiğini düşündüğün şey, insanlığın başından beri her erkekte ters gitmiştir.
As far as the instruments can make out there is nothing else down there that's alive.
Aygıtların okuyabildiği kadarıyla, aşağıda canlı bir şey yok.
There's nothing else we can throw out.
Başka hiçbir şey kalmadı.
Do you remember that winter when you and I were nothing more than rookies and the department had you marching out there in the winds of Staten Island?
Çaylak dönemlerimizde bir kış Staten Island rüzgarında, tüm bölük uygun adım yürümek zorunda kalmıştık, hatırladın mı?
There's nothing out there to grab a hold of and bring in.
Elle tutulacak hiçbir şey yok.
There is nothing out of the ordinary
Sıra dışı bir şey yoktu
There's a whole world out there that you know nothing about...
Hakkında hiçbir şey bilmediğin koca bir dünya...
John, since Governor Axtell hung me out to dry... there's nothing I can help you with.
John, Vali Axtell yetkimi elimden aldιğι için... sana yardιm edemeyeceğim.
it seems that there's some mistake, because I have come here under the assumption that we were to have a date tonight, and, uh, it seems that Miss Bishop knows nothing about it... and so I would like to find out what's happening here.
Öyle görünüyor ki, burada bir hata var, çünkü ben buraya randevumuz olduğunu düşündüğüm için geldim ama görünüyor ki Bayan Bishop bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
Well, what I mean is, if there's nothing wrong with that tire... and it'd just been checked that day when she had the car serviced, well, that means that somebody must have let the air out of it.
Şey, demek istediğim şu, eğer o lastikte bir şey yoksa, ki o gün arabaya bakım yaptırdığında yeni kontrol edilmişti, bu demektir ki, biri lastiğin havasını indirmiş olmalı.
Well, what I mean is, if there's nothing wrong with that tire... and it'd just been checked that day when she had the car serviced, well, that means that somebody must have let the air out of it.
demek istediğim, bu lastik ile ilgili yanlış bir şey varsa araba o gün servisteydi ve kontrol edilmişti birileri onu bilerek patlatmış olmalı.
We just straighten things out, there's nothing to get so upset about.
Hala birseyler duzelebilir. Ortada kendini kaybedecek birsey yok.
Settle things with my wife, then get out. I'm sorry, but under the circumstances, there's nothing I can do.
Karımla sorunlarımı halledip hemen burdan gidecegim üzgünüm, bu durumda yapabilecegim birsey yok.
After you've found out that there's nothing that a vacation won't cure why don't you come and join me for dinner.
Şey... Bunun ufak bir tatille halledilemeyecek bir mesele olmadığını anladığına göre, neden gelip, benimle yemek yemeyesin?
There's nothing out there.
O taraf zaten boş.
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's nothing wrong with that 87
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there's nothing to see 65
there's nothing i can do about it 58
there's nothing in here 52
there's nothing wrong with that 87
there's nothing to be scared of 52
there's nothing we can do 240
there's nothing i can do 295
there's nothing to do 49
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing left 101
there's nothing you can do 232
there's nothing to tell 117
there's nothing else 53
there's nothing to explain 43
there's nothing to say 89
there's nothing wrong with it 53
there's nothing in it 38
there's nothing there 265
there's nothing left 101
there's nothing you can do 232
there's nothing to tell 117
there's nothing else 53
there's nothing to explain 43
there's nothing to say 89
there's nothing wrong with it 53
there's nothing wrong with me 90
there's nothing 501
there's nothing wrong 87
there's nothing to talk about 156
there's nothing going on 60
there's nothing to worry about 222
there's nothing we can do about it 43
there's nothing to be afraid of 117
there's nothing wrong with you 87
there's nothing to discuss 42
there's nothing 501
there's nothing wrong 87
there's nothing to talk about 156
there's nothing going on 60
there's nothing to worry about 222
there's nothing we can do about it 43
there's nothing to be afraid of 117
there's nothing wrong with you 87
there's nothing to discuss 42