They're all over the place Çeviri Türkçe
146 parallel translation
They're hanging all over my place and at the office.
Evimin ve büromun etrafında dolanıp duruyorlar.
You wiggle till they're giggling All over the place
# İnsanlar kıkırdayana kadar oyna kıpır kıpır her yerde
They're all over the place.
Her yer onlarla dolu.
Why, they're just all Wringles all over the place.
Her yerde Wringles var.
It happened three days ago. They're all over the place.
Üç gün önce başladılar.
Yes. They're all through here, all over the place.
Evet, her yeri sarmışlar.
They're all over the place.
Çok kalabalıklar.
They're dropping artillery all over the place!
Her yere ateş açıyorlar!
They're all over the place.
- Her yerde bunlardan var.
They're looking all over the place for the mysterious Dr. Schaefer.
Şu anda her yerde esrarengiz Dr. Schaefer'ı arıyorlar.
They're all over the place.
Her yerdeler.
They're makin'their movie all over the place... but not paying anybody.
Bütün bu çevrede kendi filmlerini çekiyorlar ve kimseye ödeme yapmıyorlar.
They're all over the goddamn place.
Kahrolası heryerdeler.
They're out there, all over the place.
Orada ilerdeler, tüm bölgede.
- They're emptying all over the place. - The special Camlica High School is done.
Benim sevgilim, neden yok oldu?
They haven't figured out how come you're bleeding all over the place.
Neden kanadığının sebebini bulamadılar.
Oh, hell, son, they're all over the place.
Lanet olsun, evlat, her yerdeler.
They're all over the place!
Her taraftalar!
They're all over the place!
Onlar her yerdeler.
You won't be able to recognize them because they're all over the place.
Onları tanımak mümkün olmayacak. Onlar çünkü darmadağın.
You must be Portuguese ; they're all over the goddamn place.
Portekizli olmalısın, sanki hepsi buraya doluşmuşlar.
They're all over the place!
Her yeri sarmışlar!
It's the damn company. They're cutting back all over the place.
Lanet şirket her alanda kesintiye gidiyor.
- They're all over the place.
- Her yeri sarmışlar.
They're all over the place!
Her yanı sarmışlar.
They're all over the place.
Her yeri sarmışlar.
See? They're all over the place.
Bak, zaten her yerdeler.
They're all over the place.
Her yeri kaplamışlar.
They're all over the place...
Umarım her yere yayıldıklarının farkındasınızdır.
I think they're all over the place, you know....
Bence her tarafı ele geçirmişler, bilirsin...
They're in England, they're in Japan. All over the place.
Endonezya'daki ölümler genel Amerikan medyasında hiç yer almamıştı.
- They're all over the place.
- Her yere dağılmışlar.
Look at them, they're slouching all over the place.
Hepsi kamburu çıkmış gibi duruyor.
They're all over the place!
Her yerdeler.
Now they're spreading out all over the place.
Şimdi her yere yayılmış durumdalar.
They're all over the place.
Bir sürü alarm var.
The different footprints are toe-to-toe and they're are all over the place, as footprints would tend to be after a sword fight.
Farklı ayak izleri karşı karşıya ve tüm yerlerde var, bir kılıç dövüşünden sonra ki gibi izler eğilmiş.
They're coming in all over the place.
Her yönden saldırıyorlar.
They're running all over the place.
Onlar ortalığı talan ediyorlar.
My screen's full. They're all over the place.
Gittikçe çoğalıyorlar.
- No way. - They're all over the place.
Her tarafımızdalar.
Once they're done in one place, they get reincarnated in some other part of the world and start all over.
Bir yerde işleri bitince, her şeyi yeniden başlatmak için başka bir yerde tekrar doğuyorlarmış.
They're all over the place.
Şehirde bunlardan çok var.
Gene and Roger here have a fantastic energy but they're sort of all over the place.
Gene ve Roger harika bir enerjiye sahip. Ama darmadağınıklar.
Sacre bleu. Dude, we're surrounded by perverts. They're all over the place.
Transfer başlasın.
They're all over the place.
Her yerde satılıyor.
They're all over the place!
Evin her yerindeler!
They're all over the place like a nest of pigs!
Dükkanın her yerindeler... Domuz yuvası gibi.
Those trannie freaks - they're all over the place, man.
O transgenik ucubeler... her yerdeler dostum.
Anyhow, Mrs. Wright invites this whole posse of people over for dinner and they're all sitting around eating, and Mr. Disgruntled Servant Guy goes outside and locks all the doors and windows and douses the whole house in gasoline and sets the place on fire.
Bayan Wright akşam yemeğine bir sürü insan davet eder. Onlar yemek yerken, kızgın uşak, kapıları ve pencereleri kilitler. Bütün eve benzin döker.
They're still all over the place. What do we do now?
- Her tarafı sarmışlar.