Thick as thieves Çeviri Türkçe
111 parallel translation
Him and me, thick as thieves.
Seni senden daha iyi tanımıyor muyum?
They're as thick as thieves now.
Şimdi o ikisi çok sıkı fıkı.
You might say the, um, warden and I are as thick as thieves.
Aslında benim hırsız olarak kibarlığımızdan söz edebilirsin.
Thick as thieves, the two of you kicking that ball.
O topa vuranlar siz ikinizdiniz. Sıkı dostlar.
The man's a gambler, a hood, thick as thieves with Marty Augustine.
Marty Augustine'le aralarından su sızmaz.
They're certainly as thick as thieves.
Birbirlerine çok yakın oldukları belli.
They've always been as thick as thieves.
Aralarından su sızmazdı.
I say by the end of the evening you two will be thick as thieves.
Bence gecenin sonuna doğru sıkı fıkı olacaksınız.
You're thick as thieves, you are.
Hırsızlar kadar yakındınız birbirinize.
Thick as thieves!
Ne kadar sıkı fıkılar!
Blood, thick as thieves.
Aynı kanı taşıyoruz.
Where the slayers see us in the hall together, thick as thieves.
Avcılar bizi koridorda samimi halde görüyor.
They're thick as thieves.
Avrupa'yı geziyorlar.
Rahul, you didn't tell me either. The two of you are as thick as thieves
Rahul, sen hala bana söylemedin ama bence ikinizden birinin acelesi var.
We got thick as thieves, we did.
Aramızdan su sızmazdı.
But by the time she was six weeks old, the two of them were thick as thieves.
Ama altı haftalık olduğunda ikisi birbirine kaynaşmıştı.
Thick as thieves one sec, foes the next.
Bir saniye hırsız, bir saniye düşman.
We're thick as thieves.
Birbirimize sımsıkı bağlıyız.
Debrah and I were thick as thieves growing up, huh?
Debrah ve ben etle tırnak gibiydik küçükken.
The two of you are thick as thieves.
İkinizin arasından su sızmıyor.
Thick as thieves.
Çok yakınızdır.
Thick as thieves.
Aralarından su sızmazdı.
He and Burrell are as thick as thieves.
Burrel'le et ve tırnak gibiler.
He and Wilder got thick as thieves.
Wilder'la aralarından su sızmazdı.
He used to live down the block- - the three of them were thick as thieves until high school.
O eskiden aşağıdaki blokta yaşardı. Onların üçü liseye kadar çok samimiydiler.
We're thick as thieves, these days.
Bu aralar onunla çok samimiyiz.
They're as thick as thieves with the cops.
Herkes tek tek avlanıyor.
You know, you're obviously as thick as thieves in this precinct.
Belli ki bu bölgede herkesle çok sıkı fıkısınız.
Yeah. We're as thick as thieves.
Evet birbirimize çok bağlıyız.
They were as thick as thieves.
Aralarından su sızmazdı.
- Me and my little girl, we are thick as thieves.
- Minik kızımla aramızdan su sızmaz.
- Thick as thieves.
Aranızdan su sızmazmış.
- Thick as thieves.
Aranızdan su sızmıyor.
How you and I, once upon a time, we were thick as thieves.
Senle ben, bir zamanlar sıkı haydutlardık.
Chelsea and Becca were thick as thieves, once upon a time, like you and me.
Chelsea ve Becca bir zamanlar çok samimiydiler. Sen ve ben gibi.
Winston Churchill. Your great-great-grandfather and he were thick as thieves.
Winston Churchill büyük, büyük, büyük büyükbabanla aralarından su sızmazdı.
And-and you, you used to tell me everything, too, and now you and my brother are as thick as thieves.
Sen de bana her şeyi anlatırdın. Ama artık kardeşimle çok sıkı fıkısınız.
Those two Were as thick as thieves.
Bu ikisi çok yakındı.
Nate thought he and Humphrey were thick as thieves.
Nate kendisinin ve Humphrey'ın * sıkı fıkı dost olduklarını sanıyordu.
You and I are as thick as thieves, love.
Sen ve ben iki hırsız kadar yakınız, aşkım.
Look at you two, thick as thieves.
Aranızdan su sızmıyor.
Thick as thieves, those two.
İkisinin araları çok iyiydi.
And my family is thick as thieves.
Benim ailem birbirine çok bağlıdır.
Said you and their kids were thick as thieves.
Çocuklarıyla çok samimi ( hırsızlar kadar ) olduğunu söylediler.
Thick as thieves they looked. What?
- Oldukça sıkı fıkı görünüyorlardı.
You know, Mary and I are thick as thieves.
Mary ve ben oldukça yakınızdır.
Madame La and her husband are as thick as bloody thieves...
Bayan La ve kocası çok sıkı fıkılar...
Thick as bloody thieves with this Auguste, I hardly dare step outside for fear of ridicule!
August'le de çok sıkı fıkılar, alay korkusundan neredeyse dışarı çıkmaya cesaret edemiyorum!
Thick as thieves.
Siki fikilar.
- Thick as thieves.
- Hem de nasıl.
We were thick as two thieves in a pod.
Can ciğer kuzu sarması olmuştuk.