This is about you and me Çeviri Türkçe
352 parallel translation
Now, if this is about you and me, then let's get it straight right now.
Bu benimle senin arandaysa, şimdi açıklığa kavuşturalım.
- This is about you and me.
Bu seninle benim hakkımda.
This is about you and me!
Bu seninle benim aramda!
This is about you and me.
Bu sen ve benimle ilgili.
I don't know how she feels about me, and so I'm just kind of- - I'm taking it slow, but at the same time, it's really hard'cause I really want to, you know, see where this is gonna go.
Bana olan hislerini bilmiyorum ve bu yüzden biraz ağırdan alıyor gibiyim ama aynı zamanda çok da zor çünkü gerçekten de bu işin nereye uzanacağını görmek istiyorum.
- I'm sorry. - It was a long time ago. When this is over and you're back on that plantation you were telling me about with the white cotton fields and the river you'll find someone again.
- Üzgünüm - bu çok zaman önceydi bu bittiği zaman çiftliğe geri döneceğini söyluyordun bana beyaz pamuk tarlasıyla ve ırmak sen tekrar birini bulacaksın
Let me explain to you and to the rest what this pilot service is about.
Şimdi sana ve diğer misafirlere ilk servis hizmetinin ne olduğunu anlatacağım.
Then suppose you stop talking in circles and tell me what this is all about.
O halde var say ki, sen döngülerle konuşmayı bıraktın ve bütün bunların ne anlama geldiğini bana anlattın.
Now that you're satisfied and that the kid's got his guns would you mind telling me what this is all about?
Şimdi tatmin olduğuna ve silahlar çocukta kaldığına göre sakıncası yoksa neler olduğunu anlatır mısın?
Why don't you confide in me and tell me what this is all about?
Niçin bana güvenip, bütün bunların ne demek olduğunu anlatmıyorsun?
Ambassador Petri, would you drop all this nonsense and tell me what this is about.
Elçi Petri, bana olanları anlatın.
I heard you and Mrs. Ferris talk so much about this place, and you made it sound so terrific, and believe me, uh, you weren't exaggerating, because... this is magnificent.
Seninle Bayan Ferris'i buradan çok söz ederken işittim, ve çok muhteşem göründü, ve inanın bana, uh, abartmıyormuşsunuz, çünkü... burası muhteşem.
Tell me what this is all about, and maybe I'll cooperate with you!
Neler olduğunu bana anlatırsanız, sizinle işbirliği yapabilirim!
Then you run me some garbage about how this is my house, this is my rug and this is my personal slave too.
Sonra da tutup buranın benim evim, bunun benim halım, bunun da kişisel kölem olduğu masalını anlatıyorsunuz.
- That's what this is all about - me and you.
- Bütün mesele bu işte, sen ve ben.
One word to anybody about what happened... and you're not only going to have to settle with me... but that convention of yours is gonna find out their new bishop's a drunk... and you're two of the biggest damn fools this side of Fort Kearney.
Olanları birine söylediğiniz anda... hem beni karşınızda bulursunuz... hem de kongredekiler yeni piskoposlarının ayyaş ve ikinizin... Fort Kearney'nin bu tarafındaki en aptal tipler olduğunuzu öğrenirler.
Between you and me, Lowry, this department is about to be upgraded.
İkimizin arasında kalsın Lowry, bu bölüm güncellenmek üzere.
this isn't about you yes it is, because you're killing your mother and she is killing me!
Ama o zamandan beri hiçbir şey yapmadı. - Ya ellerinde hiçbir kanıt olmadığını anladılar. Ya da senin için çok zor bir dava hazırlıyorlar.
You know, what struck me is they keep talking about this big meeting that they're gonna have where they unite and create one organization one power structure.
Beni şaşırtan şey birleşip tek bir örgüt oluşturmak için toplanacak olmaları tek güçlü yapı.
How about giving me a number that, when divided by the product of its digits the quotient is three, and if you were to add 18 to this number the digits would be inverted?
Bana öyle bir sayı söyle ki, rakamlarının çarpımına bölündüğünde bölüm 3, ve bu sayıya 18 eklendiğinde rakamlarının tersi olsun.
This is where you tell me all about how locals rule and yuppie insects like me shouldn't be surfing your break, right?
Bana yerel kuralları söylemelisin..... benim gibi züppeler sizin sörfiünüze karışmamalı değil mi?
This is not about you and me, goddammit.
Bu seninle ya da benimle ilgili değil, tamam mı?
The thirst is burning me, and I feel indifferent about everything... the day... this house... and you.
Susuzluk beni yakıyor kendimi herşeye karşı güçsüz hissediyorum güne bu eve ve sana.
The worst part is that tomorrow you'll have forgotten all about this and you'll treat me like a jerk again.
En kötüsü yarın herşeyi unutacaksın ve yine bana bir alçakmışım gibi davranacaksın.
This is about you being happy and me knowing that you're not.
Bu senin mutlu olmanla ilgili ve biliyorum ki mutlu değilsin.
This time King of Adventurers won't save you Since he is saving his student now Forget about me, get the box and leave
şu an macera avcısı seni kurtarmadan kazanırım öncelikle o kurtaracaktır ögrencisini beni unut, kutuyu al ve kaç
And believe me, this guy I'm telling you about, he is the best.
Ve inanın bana size sözünü ettiğim adam en iyisidir.
You are so way off. This is the first thing ever that is not about you and me.
İlk kez bir şey seninle ya da benimle ilgili değil.
What a privilege for me to be here for you good people tonight.. .. and to talk about an issue that is so critical.. .. to this campaign and to all of the American people.
Bu akşam burada sizin gibi iyi insanlar arasında olmak ve hem bu kampanya, hem de Amerikan halkı için çok kritik bir konuyu görüşmek, ne büyük bir ayrıcalık.
This is about me dying and you having something to look at after I'm dead.
Ben ölüyorum, sense benden sonra elinde izleyeceğin bir film olsun istiyorsun.
There's a kiss hello to put you off your tea. I wish I was able to talk to this man and ask him what it is about me that he doesn't like.
Keşke o adamla konuşup neyimden hoşlanmadığını sorabilseydim.
You know, I'm talking about the gas chamber... ... and you haven't asked me what this is about.
Hayret, ben idamdan bahsediyorum, oysa sen bana olayın ne olduğunu bile sormadın.
Well, Rose, we've walked about a mile around this boat deck... chewed over how great the weather's been and how I grew up... but I reckon that's not why you came to talk to me, is it?
Rose, güvertede neredeyse bir buçuk kilometre yürüdük.. havadan sudan, çocukluğumdan konuştuk... ama benimle bunları konuşmaya gelmedin, değil mi?
This is just as much about you and me as it is about him.
Bu onunla ilgili olduğu kadar, siz ve benimle de ilgili.
I want you to look me in the eyes and tell me this is not about sending me to college.
"En saldırgan ve vasat öğrencilerden biri. Capeside Lise'sinin koridorlarında neşeyle yürümesine rağmen."
I asked my father about his withdrawal of $ 1 million from the foundation account, and he told me about this abduction, but I tell you it is preposterous.
Babama vakıf hesabından çekilen bu 1 milyon doları sordum ve bana bu kaçırılma olayından bahsetti. Ama şunu söylemeliyim ki, bu gerçekten akıl dışı.
This is not about you and me.
Bu ikimiz arasında bir şey değil.
What's great about you and me... right here, this very moment, is that we don't come through that door with a lot of baggage.
Bizim için en iyisi... Burada, şu anda, şu dakikada bu odaya hiçbir bavulla gelmiyor oluşumuz.
- This is about you and me!
- Janet Reno'dan dolayı üzgün değilsin.
No, this is about the fact that you always ask for help and you're never willing to do anything for me in return.
Hayır, bunun sebebi benden sürekli olarak bir şeyler istemen ama karşılık beklendiği zaman isteksiz olman.
Do you know, Laura... it occurs to me this whole business is really just about you and me.
Bana öyle geliyor ki, bu iş aslında sadece seninle ve benimle ilgili.
- Is this about you and me?
- Konu sen ve ben miyiz?
Please understand that this is about me and has nothing to do with you.
Lütfen bunun benimle ilgili olduğunu ve seninle ilgisi olmadığını anla.
I was wondering if that, well I know it's been awhile since we've talked about this, but I was just... curious as to what the situation is with me coming home... to stay... with you and Dad...
Merak ediyordum da... Bunu konuşmayalı uzun zaman olduğunu biliyorum ama... Eve dönme durumum nedir?
If this is about me climbing around in the ship's entrails, then you can simply turn around and go back the way you came.
eğer gelişin, geminin sakatatlarına tırmanmam içinse, o zaman basitçe arkanı dön ve geldiğin yere geri git.
This is about me. And if you have a problem with that.
Bununla bir derdin varsa, gidip eczacınla görüş.
You tell me about this nightmare that you're living through. And all I can think of is this other guy.
Sen şimdi bana şu yaşadığın rüyayı anlatıyorsun ya öteki adamı düşünmekten bir türlü kendimi alamıyorum.
This is about you and your friend who buzzed me with that thing.
Bu, sen ve beni, o acaip şeyiyle rahatsız eden arkadaşınla ilgili.
And you asked me what I think about it, and this is what I think about it.
Bana ne düşündüğümü sordun ve düşündüğünü söyleyeceğim.
This isn't about you. this is about me and this sickness I have.
Bu seninle ilgili değil, Karen. Bende ki bu hastalıkla ilgili.
This is not about you and me.
Bu seninle ya da benimle ilgili değil.