This is the real deal Çeviri Türkçe
118 parallel translation
This is the real deal!
- Bu harika bir şey!
This is the real deal.
Albayım çok önemli.
This is the real deal.
Bu gerçek.
That and a phone call should convince him this is the real deal.
Bunlar ve telefon, onu olanların gerçek olduğuna ikna etmeye yetecektir.
This is the real deal, and nothing you do can come between us.
Gerçek bu, tatlım ve yapacağın hiçbir şey aramızı bozamaz.
- lf this is the real deal, then my dad's money has nothing to do with you wanting to marry him, right?
- Gerçekten durum buysa babamın parasının evlenmek istemenle ilgisi yoktur, değil mi?
This is the real deal.
Bu gerçek iş.
- Yeah, but this is the real deal.
- Fakat bu iş gerçek.
This is the real deal.
Sınavın kopyasını bulduk ya.
So this is the real deal now.
Anlaşılan doğru bina bu.
- This is the real deal...
-... geri dönmeliyim... - İşin gerçeği şu...
Okay, fellows, this is the real deal.
Evet, beyler, bu en iyisi.
This is the real deal.
İşte bu hakiki.
This is the real deal, you know.
- Burası gerçekten sıkı.
This is the real deal.
Bu gerçek bir anlaşma.
Hey, this is the real deal!
Hey, bu gerçek.
This is the real deal now, and everything's gotta go down just right.
Şimdi her şey sahici. Ve her şey dosdoğru gitmeli.
This is the real deal.
Dehşet bir şey.
Jonas : If this is the real deal and the bomb goes, suit wouldn't do him any good, in which case, i got bad news for the rest of us.
Gerçekse ve bomba patlarsa giysinin faydası olmaz.
Look, this is the real deal, ok?
Bak, bu gerçek birşey, tamam mı?
This is the real deal.
İşte bunlar gerçek.
This is the real deal.
Bu gerçek macera işte.
This is the real deal, man.
Evet! Bu gerçek bir anlaşma, dostum.
This is the real deal here.
Ama gerçek olanı burada.
- this is the real deal. - Unbelievable.
- İnanılmaz.
This is the real deal.
Bu gerçek bir iş.
DVDs are all right, but this is the real deal.
Dvdler tamam da, gerçek olay bu işte.
This is the real deal here.
İşte şimdi zamanı geldi.
This is the real deal.
Evet, anlaşma bu şekilde.
This is the real deal.
Bu gerçek bir olay.
I mean, this is the real deal, Dad.
Yani, bu gerçek bir anlaşma baba.
This is the real deal, Luke.
Gerçek iş bu, Luke.
This is the real deal, people.
Bu iş büyük iş, millet.
This is the real deal.
- Gerçekl.
This is the real fuckin'deal.
Üzerinde anlaşılacak tek bir konu var, o da bu!
Is this guy the real deal?
Bu adam gerçek mi?
Lex, I think this woman is the real deal.
Lex, bence gerçekten biliyor.
He's a real regular guy. She ain't lying, Tex. This guy is the real deal.
1.99'a bile çok yakışıklı göründüğüm için kızıyorsun.
This guy, real pissy, goes, "Take off the hat!" I'm like, "What's the deal?" He goes, " I'll tell you what the deal is.
Adam sinirli bir şekilde "o şapkayı çıkart!" dedi bende "derdin ne" dedim.
- This guy's the real deal here.
- Bu adam buralarda çok iyi iş çıkardı.
This guy Jeffrey Sanders, the bodyguard, is the real deal.
Fedai olan herif, Jeffrey Sanders sıkı adammış.
If this was the real deal, it'd be weird if we weren't shut out.
Gerçek iş buysa, kapamazsak tuhaf olur.
'Cause this deal, this deal could be a real pain in the ass for me, man.
Çünkü anlaşmamız böyle ; aslında bu iş benim için sadece bir baş ağrısı, adamım.
This is the pure, unadulterated, real deal.
Katıksız ve saf. Gerçekten.
All right. This place is the real fucking deal.
Bu yer biraz sakat.
I mean, this chick is the real deal.
Bu hatun kaçırılmayacak biri.
This is anything but the real deal.
Bu, gerçek değeri dışında her şey olabilir.
This is the truth train operation real deal.
Doğruluk güveni yoluna devam ediyor.
Wait, so this ghost guy is the real deal?
Yani bu hayalet avcısı doğru yolda mı?
This is the real deal.
Haydi.
For all you people out there in radio land, this band is the real deal!
Radyo başında olan herkese söylüyorum... bu grup gerçekten iyi!