This isn't personal Çeviri Türkçe
158 parallel translation
And isn't it also a fact... that with manpower as short as you say it is... that officers are assigned day and night... to guarding the premises of one private individual, your personal friend... this without any evidence of danger?
Ayrıca, işgücünün söylediğiniz kadar... yetersiz olduğu şartlarda... kişisel dostunuz olan bir bireyin evini korumak üzere... hiçbir tehlike belirtisi olmaksızın... gece gündüz polis tahsis edildiği de bir gerçek değil midir?
This isn't a personal vendetta, 007.
Bu kişisel bir kan davası değil, 007.
And you can be damn sure that this Army... isn't being run for your personal convenience, either.
... var olmadığından emin olabilirsin.
This isn't a revolution, it's a personal conquest.
Bu bir devrim değil, kişisel bir zafer.
I hope this isn't a personal question but where did you put Jimmy Hoffa?
Umarım çok şahsi bir soru değildir ama Jimmy Hoffa'yı nereye koydun?
This isn't a personal thing.
Bu kişisel bir şey değil.
I got a feeling this isn't a personal visit.
Bunun kişisel bir ziyaret olmadığını sanıyorum.
Sir, I hope this isn't gonna be too personal.
Efendim, umarım fazla kişisel olmaz.
This isn't personal.
Bu kişisel bir şey değil.
There have been a number of obscene phone calls made from this extension here. This isn't for personal use, girls.
Affedersiniz, bu iç hattan mühtescen birkaç arama yapılmış.
I'm sorry you're mad, but this isn't personal.
Delirdiğin içn üzgünüm, ama bu kişisel bir şey değil.
Look, if this isn't a personal question... what happened to you?
Şahsi bir soru olmazsa eğer başına ne geldi senin?
Look, uh... the last thing I want to do is interfere with your personal life but this, uh... this just isn't any good... for either of us.
Bak, özel hayatına karışmak yapacağım en son şey ama bunun hiçbir faydası yok, ikimize de.
This isn't about personal redemption.
Bu kişisel bir ödeme hakkında değil.
- You want to tell me this isn't personal?
Bu kişisel değil miydi yani?
This isn't personal.
Kişisel birşey değil.
But this isn't a personal grouse.
Ama bunun kişisel bir intikam olduğunu sanma sakın. Hayır.
Look, this isn't personal.
Bak, bu kişisel bir şey değil.
If if makes you feel any better, this isn't personal.
Seni daha iyi hissettirecekse diye söylüyorum, bu kişisel bir şey değil.
You say anything, you make this personal, and it isn't.
Bunu kişiselleştiriyorsun, ama öyle değil.
This isn't personal, Phil.
Bu kişisel değil, Phil.
This isn't a personal attack towards you.
Bu sana karşı bir şey değil.
- No, Monk, this isn't personal.
- Hayır Monk, şahsi değil bu.
Well, I would've called but this is much more personal, isn't it?
Bizi nasıl bırakırsın?
Well, this is business. This isn't personal.
Bu bir iş, kişisel bir şey değil.
This isn't just your personal matter anymore...
Bu artık senin kişisel meselen değil.
This isn't about prejudice. This- - this is personal.
Bu önyargıdan dolayı değil.
- This isn't personal.
- Bak bu kişisel bir şey değil -
If this isn't personal, then what is! ? ... stabbing me in the heart!
Eğer bu kişisel değilse, beni kalbimden bıçaklamak niye?
This isn't military, it's personal.
Bu askerî değil ; şahsî.
Look, this isn't personal.
Bak bu kişisel değil.
I know this is hard for you to understand, but this isn't personal.
Bunu anlamak senin için zor, biliyorum, ama bu kişisel değil.
I'm guessing this isn't a personal visit.
Bunun kişisel bir ziyaret olmadığını sanıyorum.
I'm guessing this isn't a personal visit.
Herhalde bu özel bir ziyaret değil.
Nothing personal, but you didn't know anything about this until we contacted you, isn't that right, Senor Cruz?
Kırılmayın ama biz sizinle irtibata geçinceye kadar bu konuda hiçbir şey bilmiyordunuz değil mi Bay Cruz?
This isn't personal. Yah.. well, maybe not for you.
Evet, senin için olmayabilir.
And to let you know that this isn't personal.
Ve bilmeniz gerek ki, bu kişisel değil...
This isn't personal.
Bu kişisel değil.
well, this isn't personal, lewis.
Bu hiç kişisel bir şey değil Lewis.
This isn't personal, horatio.
Bu şahsi bir mesele değil Horatio.
This isn't too personal, is it?
Özel bir şey değil, değil mi?
Isn't this the part. Where you turn your personal tragedies. And shortcomings.
Bu yaşadığın trajedileri, ve aldığın dersleri, ilham kaynağı olarak gösterip, zafer ağlaması yapman gereken yer değil mi?
That's not what this is. This isn't personal.
Ama bu durum başka.
This isn't personal.
Bunun seninle bir ilgisi yok.
This is gonna be personal, isn't it?
Bu kişsel birşey olacak, değil mi?
And look, this isn't personal.
Ve bak, bu kişisel değil.
I hope this isn't inappropriate, but have you accepted our Lord Jesus Christ as your personal savior?
Umarım bu uygunsuz değildir ama İsa Mesih'i kişisel kurtarıcın olarak kabul ettin mi?
This isn't personal, ellen.
Kişisel birşey değil Ellen.
This, uh, this gift isn't for my personal use.
Bu... Bu hediye kişisel kullanımım için değil.
This isn't company stuff. This is his own personal minefield.
Bu şirketin değil, onun kişisel mayın tarlası.
- This isn't personal, sir.
- Bu kişisel değil, efendim.
this isn't you 235
this isn't right 330
this isn't 241
this isn't going to work 72
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't about money 38
this isn't working 202
this isn't right 330
this isn't 241
this isn't going to work 72
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't about money 38
this isn't working 202