Three and a half hours Çeviri Türkçe
119 parallel translation
When Tristan falls in love with Isolde, they have to sing for three and a half hours.
Tristan Isolde'ye aşık olduğunda 3.5 saat şarkı söylemek zorunda kalmışlardı.
On April 26th, 1937, in the early afternoon hours, a series of Nazi planes incessantly bombed Guernica for three and a half hours.
26 Nisan 1937 günü, öğlenin erken saatlerinde... Nazi uçakları, üç buçuk saat boyunca... aralıksız Guernica'yı bombaladı.
- About three and a half hours at least.
- En az 3 buçuk saat sürer.
Three and a half hours to go.
Üç buçuk saat daha var.
We have calculated that Beta Niobe will go nova in approximately three and a half hours.
Beta Niobe'un üç buçuk saat sonra nova'ya dönüşeceğini hesap ettik.
You got three and a half hours.
Üç buçuk saatin var.
Three and a half hours, Jim. That's not enough. Even if I had the ships available to totally evacuate the planet.
Gemiler hazýr olsa bile... tüm gezegeni boþaltmak için yeterli deðil bu süre.
How long has the body been here? About three and a half hours now.
Ceset ne kadardır ordaymış?
If I'm not back in three and a half hours, it doesn't mean I'm dead.
Üç buçuk saatte dönemezsem, bu illa öldüm demek değil.
I spent the last three and a half hours decoding, phasing and remixing this.
Son üç saattir bunun deşifresi, fazlaması ve remiksi ile uğraşıyorum.
What could happen in three and a half hours?
Üç hafta görüşmemeye karar verdik.
In three and a half hours, they expect me to come back and get them.
3,5 saat içinde gidip onları almamı bekliyorlar.
We have been here for three and a half hours.
Üç buçuk saattir buradayız.
Well, I thought I'd lie here another three and a half hours, and then go to work.
Şurada üç buçuk saat daha yatıp, sonra işe gitmek.
Should be on-line in three, three and a half hours.
3-3,5 saate kadar çalışmaya başlayacak.
Twenty-three and a half hours lockdown.
23,5 saatlik bir kördüğüm.
So I drove back, three and a half hours this time because of the heavy rain and flooding on I-94.
Geri döndüm. Bu kez üç buçuk saatte çünkü sağanak yağmur ve l-94'te sel vardı.
Pity. It's three and a half hours long.
Yazık. 3,5 saat uzunluğunda.
I've been waiting for three and a half hours.
Üç buçuk saattir bekliyorum.
You've been great... but after three and a half hours of kick-ass rock and roll... and seven encores on top of that...
Harikaydınız... Ama üç-buçuk saatlik bangır bangır rock'n'roll ve üzerine de yedi tane bisten sonra...
I've been doing this for three and a half hours now, and only my toes are starting to ice over. Steve!
Tam 3,5 saattir bunu yapıyorum ama daha sadece ayak parmaklarımı dondurabildim.
I'm scheduled to meet with him again in three and a half hours
Onunla üç buçuk saat sonra bir randevum var.
Well, I, uh, guess I'll see you... in, let's see, three and a half hours.
İyi, ben, uh, herhalde görüşürüz... bakalım, saat 3 : 30.
The subject was followed to the Flamingo Lodge Motel where she registered under the name of Anita Orduno. And the subject was then joined by a female Caucasian, uh, like 20, middle twenties, late twenties, and she accompanied her into the hotel room for about three and a half hours.
Kaydı Anita Orduno adına yapılmış, onu Flamingo moteline kadar izledik, daha sonra yanına Kafkas bir bayan katıldı, ah, 20'li yaşlarda, 25, 29 falan, ve 3.5 saat otelde ona eşlik etti.
The subject was followed to the Flamingo Lodge Motel where she registered under the name of Anita Orduno. And the subject was then joined by a female Caucasian, uh, like 20, middle twenties, late twenties, and she accompanied her into the hotel room for about three and a half hours.
Kaydı Anita Orduno adına yapıImış, onu Flamingo moteline kadar izledik, daha sonra yanına Kafkas bir bayan katıIdı, ah, 20'li yaşlarda, 25, 29 falan, ve 3.5 saat otelde ona eşlik etti.
I HAVEN'T SEEN "GONE WITH THE WIND" IN A LONG TIME EITHER, BUT I KNOW IT'S STILL THREE AND A HALF HOURS.
"Rüzgar gibi geçti" filmini çok önce izledim, ama hala 3,5 saat olduğunu biliyorum.
That leaves us three and a half hours.
Bu bize üç buçuk saat bırakıyor.
We've driven for three and a half hours and everything.
Bu yüzden üç buçuk saat yol geldik.
Those three and a half hours just flew by.
Sağ ol. Üç buçuk saat öylece akıverdi.
You waited three and a half hours for Abby?
Üç buçuk saattir Abby'yi mi bekliyordun?
It only took three and a half hours.
Sadece üç buçuk saat sürdü.
Listen. Okay, your speech doesn't start until 3 : 00. That gives you three and a half hours!
Dinle. konuşman saat 3te başlayacak.Yani daha üç buçuk saatin var!
That only gives us three-and-a-half hours.
Sadece üç buçuk saatimiz var.
So, in your 25 days at sea you averaged three and a half knots for 20 hours out of 24, on a northeasterly course, putting us at... 20 hours under fair sail, maximum travel on true course... 1,750 miles.
Denizde geçen 25 gün. 24 saatin 20'sinde ortalama 3,5 deniz mili süratle. Kuzeydoğu rotasında ilerleyerek...
Two and a half to three hours.
İki buçuk üç saat.
I'd say she's got a half hour to live and it's three hours to the nearest serious hospital.
Kızın en fazla yarım saati var ama en yakın hastane üç saat uzakta.
Only three hours and a half ago, we were in Paris.
Sadece üç buçuk saat önce Paris'teydik.
- For three-and-a-half hours, you talked?
- Üç buçuk saat sadece konuştunuz mu?
Seems like three-and-a-half hours is a hell of a long time to have a conversation with a stranger.
Yabancı biriyle sohbet etmek için üç buçuk saat çok fazla gibi geliyor bana.
On three engines, two or two-and-a-half hours.
Üç motorla iki veya iki buçuk saat.
- I know. We've been working 20 hours a day for three and half weeks straight.
Tam üç buçuk haftadır günde 20 saat çalışıyoruz.
The tryout lasts three and a half to four hours.
Denemeler üç buçuk saat sürecek.
So, if dogs experience jet lag because of the seven dog years to one human year thing when a dog flies from New York to Los Angeles he doesn't just lose three hours, he loses a week and a half.
Yani, eğer bir köpek uçuş sersemliği yaşarsa yedi köpek yılını bir insan yılına eş olması sebebiyle bir köpek New York'dan Los Angeles'a uçtuğunda sadece üç saat kaybetmiyor, bir buçuk hafta kaybediyor.
We cut it from eight hours to a clean three-and-a-half minutes.
Sekiz saatten temiz üç buçuk dakikaya indirdik.
According to Ma Bell, they talk on the phone for over three-and-a-half hours.
Tamam ama Ma Bell'e göre, telefonda üç buçuk saatten fazla konuşmuşlar.
This is 0.5G, to be precise, which is half Earth gravity, and here we have Zoë Lessard making up for the time she spends in zero G by exercising three hours a day.
Burası yarım yerçekimi ortamı, göründüğü gibi, burası dünya yerçekiminin yarısı kadardır. Zoe'nin sıfır yerçekimi ortamında harcadığı zamanı günde üç saat egzersizle telafi ettiği yer.
The M. E. Is saying two and a half, three hours.
Adli tabibe göre 2,5-3 saat önce.
I spent, I don't know, probably three hours... like, three-and-a-half hours making... you know, the mayonnaise and the onions and paprika... and, you know, all the accoutrement.
Sanırım üç saatimi harcadım. Belki de üç buçuk saat. Mayonez, soğan ve kırmızı biberle uğraştım durdum.
About three and a half hours now.
Yaklaşık 3-3.5 saat.
Don't forget. Each shift is three-and-a-half hours.
Her vardiya 3,5 saattir.
On a REAL date, that lasts at least, what, three three-and-a-half hours?
Gerçek bir randevu, en azından, üç... üç bucuk saat sürmeli.