Threw Çeviri Türkçe
11,691 parallel translation
Hey, Chris, don't tell your mom I threw up in the Crock-Pot. Peter, it's me.
- Elektronik tencerenin içine kustuğumu sakın annene söyleme Chris.
Why does it look like Santa Claus threw up in here?
Neden burası Noel baba kusmuş gibi görünüyor?
Perhaps Lily threw it out with the rest of the rubbish.
Belki de Lily diğer çöplerle birlikte atmıştır.
We offered them escargot and wine, and your boy threw me in the fire, so he's lucky that he still has his head.
Onlara salyangoz ve şarap sunulan, Ve çocuk yangında beni attı, Yüzden o hala başını sahip olduğu şanslı.
His men captured me and threw me in that dank prison.
- Adamları beni yakalayıp o rutubetli hapishaneye attılar.
He threw a curse.
- Beddua etti.
The pain was sudden, and... and so intense, I threw up. Appendix?
Aniden ve çok şiddetli bir biçimde acı duymaya başladım, ve kustum.
Catherine threw herself against a door, repeatedly, and then bit out a piece of her own cheek.
Catherine kendisini defalarca kapıya vurmuş ve sonrasında kendi yanağını ısırmış.
You swore that you loved him, that you'd spend your lives together, and then you stabbed him in the gut and threw him in a dungeon.
Onu sevdiğine birlikte yaşlanacağınıza dair ona söz verdin ve sonra onu sırtından bıçakladın ve bir zindana attın.
He hit me and then he threw me into a coffee table, so I am going to sue the shit out of him!
Bana vurdu ve sonra beni masanın üzerine attı. Bu yüzden onu dava edeceğim.
After spending centuries quelling my bloodlust, you threw me right back into that darkness!
Yüzyıllarca intikam arzusunu bastırmaya çalıştıktan sonra beni yine karanlığın kucağına attın!
The police threw stun grenades, and dispersed tear gas into the crowd.
Polis ses bombası attı ve kalabalığın üzerine biber gazı sıktı.
They threw stun grenades inside and sprayed tear gas.
İçeri ses bombası atıp biber gazı sıktılar.
'Cause I threw you a going-away party and you're here.
Çünkü sana bir veda partisi hazırladım ve sen hala buradasın.
I threw it out.
Attım.
Audrey and I would be if she would just give me the chance, and then today at work, we actually were great together, but... she threw out the letter.
Ve işte bugün gerçekten birlikte harikaydık. Mektubu atmış.
Because your sister-in-law testified that you once threw a paperweight at...
Çünkü eşinizin kardeşi bir kez biblo fırlattığınızı söylüyor- -
because my team threw up a "W" in court today and handed you yo'ass, which means now there's no need for me play the mole anymo'.
Çünkü takımım, bugün mahkemede kazandı. Senin kıçını tekmeledi. Bu yüzden artık senin için, köstebeği oynamama gerek yok.
She threw away my needlepoint Kleenex cozy?
Oya işi selpak kıIıfımı başından atmış mı?
My... our mom threw out all of our stuff, - so we're just looking for it. - Oh.
Ann annemiz bütün eşyalarımızı vermiş bu yüzden bakınıyoruz.
Who threw that? !
Kim attı onu?
Who the hell threw that at my baby? !
O şeyi bebeğime kim attı?
Client of hers threw sulfuric acid on her face. Happened 30 minutes ago.
Müvekkili 30 dakika önce yüzüne sülfürik asit atmış.
I just made some calls, threw your name around.
Birkaç yeri aradım. Sizin adınızı verdim.
Mike, your grandmother told me about the books you threw out.
Mike, büyükannen bana çöpe attığın kitaplardan bahsetti.
So you cut class, you went home, and you threw away the books.
Sende dersi ekip evine gittin ve kitaplarını fırlatıp attın.
You threw yourself in the hands of the Cabal the moment you got on that vehicle.
O arabaya bindigin an kendini Kabal'in ellerine attin.
Looked like a mutant canary threw up.
Salınmış bir mutant kanarya gibiydim.
I threw him in the trunk of my rental and drove him out to the marsh by the meadowlands.
Onu kiralık kamyonetimin bağajına atıp meadowlands'a götürdüm.
I hired a powerhouse attorney And I threw everything I had at him, But I lost.
Sağlam bir avukat tuttum yaptığım her şeyi ona yönelttim ama kaybettim.
When I was working at the daily planet, Perry white picked up a chair and he threw it out of the window, Because somebody missed a deadline.
Ben Daily Planet'te çalışırken Perry White, sandalyenin birini kaldırıp pencereden attı çünkü birisinin teslim gününü kaçırmıştı.
Grabbed his legs, threw him on a private jet.
Ayaklarını tuttular özel bir jete koydular.
I told you to throw an uppercut, and you threw a hook.
Sana aparkat atmanı söylemiştim, sen gidip kroşe attın.
Correction- - I threw a hook right through concrete.
Düzeltme, betonun tam ortasına bir kroşe attım.
- No, I think I threw it away.
- Hayır sanırım attım.
He threw a woman out a window, then committed suicide.
Bir kadını camdan dışarı atıp, intihar etti.
I think you and Adrangi planned this together, but then some poor nurse found out, so he threw her out of a window.
Sen ve Adrangi bunu birlikte planladınız... Ama zavallı bir hemşire olanları öğrendi ve Adrangi de onu camdan dışarı attı.
Every carton of milk Zhang threw away has those scratches down the side.
Zhang'in attığı her süt kutusunun yanında çizikler var.
I threw it away right before, uh...
Şeyden önce atmıştım...
So I threw his body in the pond, but after his organs were properly distributed.
Cesedi havuza ben attım ama organları düzgünce dağıtıldıktan sonra.
The girl who threw up in the pool kind of took the heat off me.
Havuzda üzerime kusan kız tüm baskıyı kaldırdı.
So, I threw this party, and this is how many people showed up.
Verdiğim partiye yalnızca bu kadar kişi geldi.
- I threw it out.
Attım gitti. Bekle!
Wait! You threw it out?
Onu attın mı?
I threw a party... and nobody came.
Parti verdim ve kimse gelmedi.
You threw a great party.
Harika bir parti verdin.
No. We threw a great party.
Hayır, harika bir parti verdik.
I threw my drink in her face and I walked out.
- İçkiyi yüzüne döktüm ve yürüdüm gittim.
Arthur threw it in the fire.
- Arthur onu ateşe atmış.
It threw me, you suddenly confronting me like that.
Ne yapacağımı bilemedim.
This is all they left. They threw a final
Geri kalan işte bu.