Time to get to work Çeviri Türkçe
355 parallel translation
Time to get to work.
Martha. İş zamanı.
Tell your president that now is the time to get to work on a landing craft.
Başkanınıza indirme gemileri yapmanın zamanı geldiğini söyleyin.
- Time to get to work.
- İşe koyulma vakti.
Time to get to work.
İşe koyulma zamanı.
So get on the phones! It's time to get to work!
Öyleyse telefonlarınızı elinize alın ve çalışın!
Well, it's time to get to work.
İşe koyulma vakti.
Well, time to get to work.
İşe koyulalım.
At what time did you get to work this morning?
Bu sabah işe kaçta başladınız?
You never could get to work on time after you met that Johnny.
O Johnny ile tanıştıktan sonra işine asla zamanında dönemez olmuştun.
Go on, get back to work I'll fix it It'll take me time to fix it.
Çürümüş!
I don't have time to get into the work but... 20 francs is 20 francs, a half-hour's a half-hour!
Çalışmaya vaktim yok ancak... 20 frank 20 franktır, yarım saat de yarım saattir!
The time has come for him to stop dreaming and get down to work.
Artık kendine bir düzen kurmasının zamanı geldi.
Due to the shortage of time, we'll get right down to work.
Zamanın daralması sebebiyle, hemen işe koyuluyoruz.
If I promise to get all my work done on time, couldn't I go again tomorrow?
Eğer bütün işlerimi zamanında bitireceğime söz verirsem, yarın tekrar gidemez miyim?
Dad, I wanted to stop on the way back, but time got so short and I've got to get to work.
Baba, dönüşte uğrayacaktım, ama zaman çok azdı. İşe dönmek zorundayım.
Now it is time to get to work on the root.
Şimdi sıra kökte.
You get to work on time.
Harry, işe zamanında gidiyorsun.
I'll try to get time off work.
- İşten izin almaya çalışacağım.
But oh dear, it takes so much time to work that out, to decide which places get which...
Aman Yarabbi, karar vermek ne kadar zor ne nereye verilecek...
Why, I'd work my hard old ass clean down to the bone... if I could just get out of this hole for a time.
Bu delikten bir süreliğine bile kurtulacaksam... kıçımdan ter damlayana kadar çalışırım.
Ling Xi, get up. Time to work
Ling Xi, uyan, kalkma vakti!
- What time does he get to work?
- İşe kaçta geliyor?
MAN, I GUESS IT'S TIME FOR ME TO GET READY AND GO TO WORK.
Adamım, sanırım hazırlanıp işe gitme vaktim geldi.
'This time it was right, it would work,'and no one would have to get nailed to anything.
Bu sefer doğruydu, işe yarayacaktı ve kimse hiçbir şeye çivilenmeyecekti.
Come on, quit screwing around, you promised to get me to work on time.
Hadi ama oyalanmayı kes, beni işe yetiştireceğine söz verdin.
What time did you get to work this morning?
Bu sabah işe kaçta geldin?
I can't believe it, my first time undercover and I get to work the Anselmo case.
İnanamıyorum, ilk gizli görevimde Anselmo davasında çalıştım.
Maybe I was, but now I've had time to work things out, get everything in perspective.
Belki de, ama yeni bir bakış açısı elde edebilmem için işleri yoluna sokmam gerekiyor.
It's just that Neil was so obsessed with his work it's hard to imagine him taking time-out to get married.
Anlamak güç benim için. Neil bu proje konusunda çok takıntılıydı nasıl oldu da evlenmek için vakit bulabildi.
You know how you never get any time... to work on your portfolio?
Portfolyon üzerinde çalışmamaktan şikayet edip durursun.
- What time did you get to work?
- Bugün işe kaçta geldin?
Here I am, ready to charge forth in pursuit of my destiny and I can't get time off work to do it.
Kaderimi değiştirmeye hazırım... ama bunu yapmak için izin alamıyorum.
Maybe if I didn't have so many people in my apartment all the time I'd be able to get some work done.
Her dakika dairem insanla dolu olmazsa..,... birşeyler yapabilirim belki.
If you don't get back to work this instant you're going to have more time off than you know what to do with.
Eğer şu an işinin başına dönmezsen sana ne yapacağımı bildiğinden daha fazla mola zamanın olacak. Burada.
You know, it's time for him to get up and work on his memoirs.
Uyanıp hatıraları üzerinde çalışmasının vakti geldi.
L-I know you probably get this all the time, but I just wanted to say I am such a big fan of your work.
Muhtemelen bunu hep duyuyorsunuzdur ancak eserinize hayran kaldığımı söylemeden edemeyeceğim.
To get out of your predicament, you must spend... more time on your work and less time imagining my cousin.
Zor zamanları atlatacaksan daha çok çalışmalı ve yeğenimi düşünmeye daha az vakit ayırmalısın.
I don't have time for this shit. I gotta get up and go to work.
Bu saçmalığa ayıracak vaktim yok, erken kalkıp işe gitmek zorundayım.
- Ju-Just give me time to work this out. I'll get in touch with you.
- Bunu çözmem için bana zaman ver.
We'll continue to use them as they do us, if only to get more time to work..... on our vaccine.
Bir kez daha kendi aşı çalışmamıza devam edebilmek için.
Let's get to work, because we don't have a lot of time.
İşe koyulalım. Fazla zamanımız yok.
I've had to work really hard to get here, and I'm gonna have to work even harder to stay... and I'm not about to blow it by wasting my time on your flighty theories of goodness.
Ve kalabilmek için daha çok çalışmalıyım. Bunun farkındayım. Senin saçma sapan teorilerine ayıracak zamanım yok benim.
They still need us to make their preparations. We'll continue to use them as they do us, if only to get more time to work on our vaccine.
Bizi kullandıkları gibi bizde onları kullanmaya devam edeceğiz... bir kez daha kendi aşı çalışmamıza... devam edebilmek için.
- [Gurgles ] - [ Horn Blares] Okay, time to get back to work.
Tamam, işe geri dönme vakti.
Time to get up and go to work!
Kalkma ve işe gitme zamanı!
I want to go to a concert. Time to get off work... It's a already five!
benimde konserim var peki mesai bitti... harika!
How she has to work part time just to get a lousy prom dress on layaway.
Mezuniyet balosu elbisesini taksitle almak için bile çalışmak zorunda kaldığını.
I'll have to wash my hair in the kitchen sink to get to work on time.
İşe zamanında yetişmek için saçımı mutfakta yıkamam gerekecek.
That way everything will still be, right upfront in my noggin by the time when i get to work to take the test.
Böylece sınava girdiğim zaman bütün bilgiler hafızamda taze olacak.
Look, if it doesn't work, you have plenty of time to get to stasis.
Eğer işe yaramazsa bile bölmeye girmek için yeterli zamanın kalıyor.
Time to get back to work, Dr Cross.
İşe dönme zamanın geldi, Dr Cross.