To understand Çeviri Türkçe
27,195 parallel translation
Which is why we need to contact them. They have to understand
Bu yüzden onlarla iletişime geçmeliyiz işte.
She needs to understand I've honored our deal.
Anlaşmamıza sadık kaldığımı anlamalı.
But first I need to understand why Damon was trying to hurt you.
Ama önce Damon neden canını yakmaya çalışıyor anlamam lazım.
I just want to understand.
Sadece anlamak istiyorum.
And I want to understand.
Ve anlamak istiyorum.
You have to understand that.
Anlaman gerek. Anlıyorum.
I wouldn't expect you to understand.
Bunu anlamanızı beklemiyorum.
- I'm sorry, You have to understand, what I do, it's like I'm a doctor or a priest.
Üzgünüm, şunu anlamalısınız, benim işim doktor, rahip gibidir.
I'd like her to understand there are other ways to deal with a problem like Professor Vikner.
Profesör Vikner gibi bir sorunla uğraşmak için başka yollar da olduğunu anlamasını sağlamalıyız.
I'm beginning to understand what I am.
Ne olduğumu anlamaya başlıyorum.
It helps us to understand where we come from.
Nereden geldiğimizi anlamamıza yardımcı olur.
We're just trying to understand.
Sadece anlamaya çalışıyoruz.
Every frieze, every fresco... possibly a clue to understand the secrets...
Her nakışı didik didik ararsak... sırlarını anlamamız mümkün olabilir...
I'm just trying to understand.
Sadece anlamaya çalışıyorum.
But you have to understand something.
Ama anlaman gereken bir şey var.
Five, ten, maybe fifteen years down the line, I might start to understand.
Beş, on, belki onbeş yıl sonra bunları anlamaya başlayacağımı söylemiştin.
It won't take me 15 years to understand.
Bunları anlamam 15 yıl sürmeyecek.
George, I beg you, try to understand my position.
George, yalvarıyorum durumumu anlamaya çalış.
Then I beg you to bear with me, to understand why I led you to believe... that...
O halde, yalvarıyorum bana karşı sabırlı ol neden inanmana izin verdiğimi anla...
Try to understand me.
Beni anlamaya çalış.
All I want is for this to end soon and you to understand the family is in pain.
Tek istediğim her şeyin bitmesi ve senin o ailenin çektiği acıyı anlaman.
We can't for now, you have to understand.
Hemen olamaz, anlamalısın.
Okay, Harvey, you have to understand that I'm Mom, Dad, and the cops around here, and you seem like a nice kid, but the first time I ever met you, you lied right to my face.
Harvey öncelikle şunu anlamalısın. Bu evde anne de baba da polis de benim. İyi birine benziyorsun.
You're being manipulated, my friend, by forces you can't even begin to understand.
Sen yönlendiriliyorsun, dostum, anlayamadığın güçler tarafından.
I understand that one is expected to wait 24 hours before filing a missing persons report, but, sir, I am the mayor. Oswald.
Kayıp ilanı vermeden önce 24 saat beklemem gerektiğini anlıyorum fakat ben belediye başkanıyım efendim!
I will make him understand he has nothing to fear.
Korkacak bir şey olmadığını anlamasını sağlayacağım.
I understand why you'd want to believe the man who's marrying Lee must be mixed up in something.
Lee'yle evlenecek adamın öyle şeylere bulaşacağına neden inanmak istediğini anlıyorum.
However... if you still need me to return me to Hell, I understand.
Ama yine de cehenneme dönmemi istiyorsan, anlayışla karşılarım.
I understand punishment all too well, Tommy, and Nick deserved to be punished.
Cezayı çok iyi anlarım, Tommy. Nick cezalandırılmayı hak etmişti.
I understand the longing for justice or the joy of sweet revenge, but no one's forcing you to do this, so why would you take it upon yourself?
Adalet arayışını ya da intikam zevkini anlarım ama seni zorlayan yok. Niye bu işi üstleniyorsun?
And, yes, I understand that pants need to be worn every day, now.
Evet, her gün pantolon giymeleri gerektiğini anlıyorum, artık.
In fact, I moved here to get away from him. Surely you can understand that.
Aslına bakarsan kendisinden uzaklaşmak için buraya taşındım.
What I don't understand, though, is how the detective can think I'm the one who leaked sensitive information to my mum.
Anlamadığım şey ise dedektifin anneme gizli bilgileri benim sızdırmış olabileceğimi nasıl düşündüğü?
We wanna understand what happened, but in order for us to do that, we need you to talk.
Ne olduğunu anlamak istiyoruz ama bunu yapmak için sizinle konuşmamız gerekiyor.
You know, it's clear to me you don't understand, Josef.
Biliyorsun, bu benim için açık sen anlamıyorsun, Josef.
Do you understand your rights as I've read them to you?
Sana okumuş olduğum hakları anladın mı?
I understand why you want to.
Neden yapmak istediğini anlıyorum.
I understand things don't make sense yet, because you have to grow.
Daha küçüksün, büyümen gerek.
Only cleared personnel can have access to this report, do you understand that?
Sadece zeki elemanlar bu rapora erişebilir bunu anlıyor musunuz?
You can talk to us. We understand.
Bizle konuşabilirsiniz.Seni anlayabiliriz.
If anyone else wants to go... I understand.
Gitmek isteyenler olursa bunu anlarım.
To cover my own ass, as well as the school's. You understand.
Hem kendi götümü hem de okulunkini kurtarmak için.
I never understand anything that happens to me.
Ben, benim başıma gelen hiçbir şeyi anlamıyorum ki.
No one goes off to sleep, understand.
Kimse uyumayacak, anlaşıldı mı?
You won't understand what I am about to say.
Ne dediğimi anlamayacaksın.
What we want, Mr. Peña, is to make Escobar understand he is not untouchable.
Bizim istediğimiz, Bay Peña Escobar'ın dokunulmaz olmadığını anlamasını sağlamak.
It appears to me you don't understand what's happening.
Bana kalırsa ne olduğunu anlamıyorsun.
I'm going to make sure you survive this. Understand?
Senin bundan kurtulacağından emin olacağım.
What I understand is I don't like to lose.
Ne biliyor musun, kaybetmekten hoşlanmıyorum.
I understand that you're trying to prevent Escobar's family from entering Germany.
Anlaşılan Escobar'ın ailesinin Almanya'ya girmesini engellemeye çalışıyorsunuz.
Max, do you understand that every time you say "I hate you" to me, it doesn't mean anything anymore?
Max her senden nefret ediyorum dediğinde artık bunun beni etkilemediğini biliyorsun değil mi?