Tore Çeviri Türkçe
2,462 parallel translation
The longest she's gone without having sex is two weeks, and that's because she tore her labia while horseback riding in Maui.
Seks yapmadan en çok iki hafta dayanmışlığı var. O da Maui'de at binerken kukusunu yırttığı için.
DeGrut is left handed ; he has a copy of the Hitopadesha in his classroom and when we saw him this morning his neck was scratched exactly where I tore off this pendant.
DeGrootda solak. Sınıfında Hedopadesha'nın bir nüshası vardı. Ayrıca bu sabah gördüğümde boynunda bir sıyrık vardı.
I tore my ACL somewhere in the last few weeks, all the fun we've been having together.
Birlikte geçirdiğimiz eğlenceli haftalar sırasında çapraz ön bağlarımı yırtmışım.
I hear you want Tore Gudme from Save the Children as your spin doctor?
Çocukları Koruma Vakfı'ndan Tore Gudme'nin kamuoyu uzmanın olmasını istiyormuşsun.
Tore Gudme.
Tore Gudme.
Hello, Tore.
Merhaba Tore.
Did you see Tore's brilliant reply to Laugesen in the paper?
Gazetede Tore'nin Laugesen'a dâhiyane cevabını gördün mü?
- It's your new friend, Tore Gudme.
Yeni arkadaşın Tore Gudme.
Good morning, Tore.
- Günaydın Tore.
Does Tore have any TV experience?
Tore'nin televizyon tecrübesi var mı?
- Oh, shut up, Tore!
- Sus artık Tore!
Conflict nearly tore the squad apart.
Çelişki takımı neredeyse ikiye ayırıyordu.
Ray Lewis tore his meniscus getting out of the bathtub.
Ray Lewis'in küvetten çıkarken menüsküsü yırtılmış.
And then they tore them down.
Onları söküp duruyorlar.
It tore a whole in my meat locker, smashed a cigarette machine in half.
Dondurucumu parçaladı bir sigara makinesini de ikiye böldü.
Laxman and Sita were looking for ward tore turning to Ayodhya.
Lakshamana ve Sita Ayodhya'ya dönmek için sabırsızlanıyorlardı.
Damn, that war tore this country apart.
O lanet savaş bu ülkeyi darmadağın etti resmen.
- But they drilled again and tore open a portal into another dimension.
Ama tekrar delip, diğer boyuta bir kapı açtılar.
Cartman tore our base up.
Cartman üssümüzü mahvetmiş.
They tore the stairwell out, Put in a single elevator.
Merdiveni yıkıp yerine tek bir asansör koydular.
Now, it tore the family apart.
Bu da şimdi aileyi dağıtıyor.
He did it to my first boyfriend, tore his penis right off.
İlk sevgilime yapmıştı. Çükünü tamamen kopardı.
Then the Arabs settled there for 500 years, until the Catalans laid siege, tore down the mosques and built churches.
Sonra, 500 yıl boyunca Araplar oraya yerleşti. Katalanlar kuşattığında, camileri yıkıp, kiliseler inşa ettiler.
When battle was near, Lugh would draw out his spear, and it roared, and then flashes of fire came out of it, and it tore through the ranks of the enemy.
Lugh mızrağını çıkartacak, mızrak kükreyecek ve sonra içinden ateş kıvılcımları çıkacak, ve düşman saflarını yerle bir edecekti.
Such a young thing... and I so cruelly tore him away from me and left.
Küçücük yaşında onu kendimden acımasızca uzaklaştırdım.
Saturn's gravity tore it to pieces.
Ancak gaz devlerinin gerçek gizemi onların içlerindeki derinliklerde yatmaktadır.
I tore it all up.
Hepsini yırtıp atmıştım.
You tore up.
Çok yorgunsun.
They tore the roof off!
Çatıyı havaya uçurdular!
Sheriff Freeman here, done tore down the detour sign
Dönülmeyen yoldan döndü
They began to push. I fell and tore my stockings.
Düştüm ve çoraplarım yırtıldı.
And that night, just as I was falling asleep, the lion tore into my tent and roared... rr-arrgh!
ve o gece, sadece ben uyumuyordum, aslan çadırıma geldi ve kükredi - rr-arrgh!
And, uh... and then he just ran up, tore up the stairs.
Cehennemin derinliklerinden gelen sesler gibiydi.
It was his love that tore that curtain, that cracked the temple.
O perdeyi yırtan, tapınağı ikiye ayıran onun sevgisiydi.
She even tore up her drawings.
Hatta çizdiği resimleri bile yırttı.
I was thinking about my dad, and then afterwards, it got me all tore up,
Babamı düşünüyordum. Ve sonrasında şarkı beni harap etti, dar bir koridora girdim,
He would have tore this shit up.
Bütün bu berbat şeyleri yırtıp yok ederdi.
I think I tore them up.
Sanırım onları yırttım.
He tore it up at the cop shop, boss.
Polis merkezini yerle bir etti, patron.
I just tapped the rifle butt and we tore down the wall.
Silahın dipçiğiyle duvara vurup yıktık.
But for the sake of clarity... someone went in and tore the Gazette's offices to shreds last night... about 11 p.m.
Ama anlaşılsın diye söylüyorum dün gece 11 civarında birisi Gazette'nin ofisine girip ortalığı dağıtmış.
Just that she won't stop printing these letters... and her place got tore up.
Mektupları basmaktan vazgeçmeyeceğini ve ofisinin dağıtıldığını.
And then he wanted to destroy him. They tore away his soul. They took away his life.
Babanın ruhunu parçaladılar hayatını bitirdiler bunu durdurabilirdim.
He quoted from the Bible as he tore off my clothes.
İncilden alıntı yaptı ve beni soydu.
They tore down the door, yeah.
Kapıyı parçaladılar, evet..
Winston Churchill, he never tore up the dance floor.
Winston Churchill, hiçbir zaman dansederken dans pistini parçalamadı.
Yeah, I tore down the decorations.
Evet süsleri çıkardım
And that time you tore the Bible and threw it in the trash, huh? As you were good.
Evet.. inançlı çocuk
It tore up our snowmobile.
Kar kızağını parçalamış.
Astronomers watched as Jupiter tore it to pieces and dragged its remains down to the planet's surface.
Astronomlar Jüpiter'in onu parçalara ayırmasını ve arta kalan parçalarını da gezegenin yüzeyine çekerek tamamen yok edişini izlediler.
'Common-law.
Töre nikahlı.