Tour Çeviri Türkçe
8,832 parallel translation
Yo-Yo Ma is on tour in Australia right now.
- Yo-Yo şu anda Avustralya turnesinde.
And ever time he'd go on tour, he'd put pins in the places he was going.
Ne zaman tura gitse gittiği yerleri işaretlerdim.
Heck, maybe a whole tour of the Midwest.
Belki Ortabatıda büyük bir tur.
If we have to tour the Midwest, we should divide and conquer.
Ortabatıya tura çıkacaksak, "böl ve fethet" mantığıyla hareket etmeliyiz.
What- - you mean tour separately?
Ayrı ayrı tura çıkmaktan mı bahsediyorsun?
And have we finalized the tour dates?
Tur tarihlerimizi sonuçlandırdık mı?
Uh... that's a real bugaboo, that book tour.
Gerçekten yersiz yere korkuyorsunuz şu kitap turu için.
Does that sound like someone about to drop everything and go on a book tour of the Midwest?
Sence böyle biri her şeyi bırakıp Ortabatı'da kitap turuna çıkabilir mi?
Does that mean that we are moving ahead with the tour?
Bu, turla ilerleyeceğimiz anlamına mı geliyor?
Uh, actually, the more I thought about the tour, the more I realized it may not be, uh, the best time for you to be on the road.
Aslında, turdan başka şeyler düşünüyorum senin adına yola çıkmak için iyi bir zamanlama olmadığını fark ettim.
Well, we can probably skip the tour.
Muhtemelen turu iptal edeceğiz.
You ready for the nickel tour?
Nikel turu için hazır mısınız?
We did a tour with Bill Cosby, and the last night, she became erratic.
Bill Cosby'yle bir turneye çıkmıştık son gece kafası iyice dağıldı.
And this recording, I made Miles Davis... while we were on tour, we were on the same jazz tour as Miles Davis, and I made him listen to it, and he said, " Gerrit... let me listen to it again!
Bu kaydı Miles Davis'e dinlettim Miles Davis'le aynı caz turnesindeydik ona dinlettim dedi ki, " Gerrit, şunu bir daha dinlet!
- So you can go on the tour.
- Demek turneye çıkabiliyorsun.
So you can still go on tour?
Böylece turneye hâlâ çıkma şansın mı olur? Hayır.
There's not gonna be any tour.
Yeni bir turne olmayacak.
So... you know, you can go to this program for a summer and have fun or whatever... Or you could come on tour, who knows what could happen.
Yani yaz programına da gidip eğlenebilirsin, turneye de çıkabilirsin.
But the tour's canceled.
Ama gezi iptal oldu.
( in Southern accent ) : Hey, Randy, the tour's canceled.
Randy, gezi iptal oldu.
While you were away, we were all talking about how much we wanted to go on the tour.
Sen burada değilken hepimiz geziye ne kadar çok katılmak istediğimizden bahsediyorduk.
The tour starts now.
Gezi şimdi başlıyor.
Thank you guys so much for doing this, and coming on this tour with me.
Bunu yaptığınız ve benimle geldiğiniz için çok teşekkür ederim.
Last stop on the tour. Um... it's Crush Pond.
Gezideki son durak.
Trevor, hmm, gave me a cook's tour before he met with your board of directors.
Trevor, toplatıdan önce bana kısa bir tur attırdı.
I can give you the tour.
Sana bir tur attırabilirim.
She's a Vertigo freak, so we're doing a tour of all the places where they filmed Vertigo.
Kendisi bir Vertigo delisi... -... biz de Vertigo filminin çekildiği yerleri ziyaret edeceğiz
I don't care if you are the president and first lady of Brazil on a pan-American goodwill tour of intelligence headquarters-es.
- Ya da sen. Pan Amerikan istihbarat merkezlerine iyi niyet turuna çıkmış Brezilya başkanı ve onun eşi olmanız umurumda değil.
- This your third tour with me now?
- Evet, efendim. Bu benimle üçüncü seferin mi?
Next stop on my whistle tour of American boomtowns.
Nüfus patlaması yaşayan Amerikan şehirleri turumun sıradaki durağı.
He's serving his third tour in Afghanistan.
Afganistan'daki üçüncü görevinde.
Did you come for a factory tour?
Mekânı gezmek mi istiyorsun?
Well, I had hoped we might have one of our little chats, and I thought you might appreciate the change of venue, so I'm allowing you a private tour of my exhibition.
Küçük sohbetlerimizden birisini yapariz diye ummustum. Bulusma yerimizi de degistirirsem hosuna gider diye düsündüm. Kendi sergimde özel bir tura davet ediyorum seni.
Fine, but if you don't hear from me by Saturday, you'll know I got on their tour bus.
Tamam ama cumartesiye kadar benden haber almazsan tur otobüslerine bindiğimi anlarsın.
It's the same sort of bicycle that Chris Froome used in this year's Tour de France.
Chris Froome'un Tour de France'ta kullandığı türden bir bisiklet.
Hammond would have struggled to catch up with me on his £ 9,000
Hammond o 9,000 poundluk Tour de France bisikletiyle... beni yakalayamazdı.
Tour de France bike, but on some clunky old piece of Russian pig-iron that he's borrowed from a local, he's got no chance, has he?
Şimdi bir yerelden ödünç aldığı bu... tarihi eser Rus malıyla hiç şansı yok değil mi?
Former Navy top gun, did a tour with NASA.
Eski Bahriye pilotu, NASA'yla çalışmıştı.
So do I get that tour now?
Şimdi o tura hak kazandım mı?
Look, get me the hell out of here, and you can tour the world.
Dinle, beni buradan çıkar, ve Dünya'yı turla istiyorsan.
He went on tour.
Turneye gitti.
My third tour, we were stationed in the desert.
Üçüncü görevimde çöle atanmıştık.
I thought he was on his massage tour of Southeast Asia.
Onu Güney Asya'da masaj turunda sanıyordum.
I was hoping you might give me a tour of the castle.
Bana kaleyi gezdirirsiniz diye umuyordum.
I am on the "Alan Harper Apology Tour."
- "Alan Harper Özür Diliyor" turundayım.
And can I interest you in a tour of my club?
Kulübümde bir tur atmak ister misiniz?
And he puts the band on tour opening for the J. Geils Band.
Ve grubu açılış için J. Geils Band'le aynı turneye koymuş.
He's trying to qualify for his tour card.
Tura çıkmak için seçilmeye çalışıyor.
Come on tour with me.
Benimle turneye çık.
( BUS HONKS ) All aboard, tour bus is leaving.
Herkes binsin, otobüs kalkıyor.
I was about to give Mr. Dunphy here a tour of this beautiful open house.
- Bay Dunphy'ye bu güzel davetimizde evi gezdireceğim.