English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / Trophies

Trophies Çeviri Türkçe

761 parallel translation
An hour with my trophies... and they usually do their best to keep away from me.
Ganimetlerimle bir saat geçirdikten sonra benden uzak durmak için ellerinden geleni yaparlar.
Nothing that a collector likes more than showing off his trophies.
Bir koleksiyoncu topladığı parçaları göstermekten daha fazla ne ister ki?
There on the pendent boughs her coronet weeds clambering to hang, an envious sliver broke, when down her weedy trophies and herself fell in the weeping brook.
Orada çelenklerini asmak için belki, tırmanırken söğüdün sarkan dallarına, kırılıvermiş güçsüz bir dal ve düşüvermiş bütün çiçekleriyle ağlayan ırmağın içine.
Let no images be hung with Caesar's trophies.
Sezar'ın adına bir çelenk kalmasın heykellerin üstünde.
Put these trophies back.
Kupaları yerine koyun.
Mark, we're out for photographs for study, not trophies.
Mark, üzerinde çalışılacak fotoğraf yok, yani ganimetimiz yok.
If you think youre going to stuff me... and hang me in your office with the rest of your trophies...
Beni eşyan yapıp ofisindeki diğer hatıralarının yanına asabileceğini sanıyorsan...
"Shall one man claim the trophies won by thousands?"
"Binlercesi tarafından kazanılan ganimetler için bir kişi mi hak isteyecek?"
These, Mr. Gregory, are my trophies, perfect memories of so very many imperfect crimes.
Bunlar, Bay Gregory, benim kupalarım, bir çok kusursuz olmayan cinayetlerin kusursuz anıları.
All these trophies, all these weapons!
Her taraf kupa ve silah dolu!
Further along, more of Uncle Henri's trophies and horns.
Daha ötede Henri amcanın ödülleri ve borazanları.
- Trophies.
- Hediyeler.
Gentlemen, if we're through admiring Mr. Webster's trophies, I'd like to ask Miss Davis to tell us about that wild party he threw last night.
Beyler, Bay Webster'in ganimetlerini yeterince izledinizse, şu dünkü çılgın parti üzerine konuşsak diyorum.
On the other hand, Your Majesty can already judge the effect produced by the balusters, vases and trophies.
Diğer taraftan, Majesteleri zaten korkuluk, vazolar ve... kupalar tarafından üretilen etkiyi değerlendirebilir.
There are two trophies on the fireplace... near the tennis team picture.
Şöminenin üzerinde iki kupa var tenis takımının resminin yanında.
Here are two trophies.
İki ganimet getirdim!
Trophies for karate and judo, holder of the Kamasutra black belt.
Karate ve judo belgeleri, Kamasutra siyah kuşak.
Here, surrounded by their trophies Roy and Hank prepare for a much tougher ordeal - a moth hunt.
Av hatıralarının arasında Roy'la Hank daha çetin bir sınava hazırlanır :
And by an old rule of the school all the other silver trophies also go in my sack... aaagh!
Okulun eski bir kuralı olarak diğer tüm gümüş kupalar da benim çuvala.
- War trophies, Lieutenant.
- Harp ganimeti, Teğmen.
Anyway, I brought all my war trophies over here. Hey! Wait a minute.
Neyse, bütün savaş hatıralarını buraya taşıdım.
They're trophies.
Onlar kupa.
And the letters my guests write and receive, are brought to me like trophies.
Ve konuklarımın yazdığı ve aldığı mektuplar ganmet olarak bana getirilir.
You may recall in the past that Carsini was an amateur racing driver who won many races, many trophies, but refused to turn professional as he considered himself in for the sport rather than the money.
Geçmişte anımsayabileceğiniz üzere, Carsini amatör bir araba yarışçısı idi, bir çok yarış, bir çok da ödül kazanmıştı, fakat o profesyonel olmayı reddediyordu, çünkü kendisini paradan çok spor düşkünü olarak görüyordu.
We do flags, flag buntings... trims, trophies, medals...
Biz bayrak, flama... süsleme, ödül, madalya... toplu gösteriler için gereken her şeyi yapıyoruz.
Our apartment is filled with cups and trophies.
Bizim ev, kupa ve ödüllerle doludur.
You'll win trophies with that one.
Bununla ödüller kazanırsın.
The Colonel had several trophies from India, but nothing like that club.
Albayın Hindistan'dan getirdiği çok sayıda hatıra eşyası vardı, ancak hiçbiri bu sopaya benzemiyordu.
I mean, look at all these trophies for fighting.
Demek istediğim, şu ödüllere bir baksana.
We don't take trophies.
Ganimet almıyoruz.
There's no souvenirs taken from the houses. He needs souvenirs or trophies to re-live the event.
Olayı tekrar yaşayabilmek için, bir hatıra götürmüyor.
"El que hace trofeos de los hombres" means "the demon who makes trophies of man."
"El que hace trofeos de los hombres" yani "insan başını anı diye saklayan şeytan."
Well, that's the end of my trophies.
İşte hatıralarımın sonu.
Club trophies.
Yarışmalarda.
My mother knew I had trophies, but I was telling her I won them for basketball.
Annem ödüllerimi biliyordu, ama baskette kazandım diyordum.
And I had won trophies for running track.
Koşu pistinde ödül kazandım, diyordum.
After the first few houses were started and named after people who had won trophies, they also would create houses.
İlk birkaç ev ödül kazananların adını aldı. Sonra yeni gruplar ev kurdular.
Trophies. That's the game, isn't it, Keyes?
Oyunun adı Madalyon, değil mi Keyes?
You certainly have a lot of bowling trophies.
Kesinlikle çok fazla bowling ödülün var.
Telling your parents those untruths! Stealing my trophies!
Ailenize yalanlar söylüyor ödüllerimi çalıyorsunuz!
There, on the pendent boughs... her crownet weeds clambering to hang... an envious sliver broke... when down her weedy trophies and herself... fell in the weeping brook.
sarkan dallara çelenklerini... asmaya çabalarken... hayin bir dal karışıvermiş... oda çiçekten dallarıyla birlikte... ağlayan dereye kapılmış.
What do you say you and me take a walk over to the tavern and take a look at my trophies?
Ne dersin, sen ve ben tavernaya kadar yürüsek ve benim av ganimetlerime baksak?
They're trophies I keep in my den as paperweights.
Onlar masamda ağırlık olarak tuttuğum başarılardır.
Most serial killers keep some sort of trophies from their victims.
Seri katillerin çoğu kurbanlarından bazı ganimetleri saklarlar.
Yes, and I have the trophies to prove it.
Evet, üstelik bunu ispatlayan kupalarım da var.
They put them in their houses like they're trophies.
Evlerine kupa gibi koyarlar.
In People's Resistance Park, they've set up trophies, grim reminders of the losses taken in this seven-year-old war over the North.
Halk Direniş Park'ında Kuzeye karşı bu yedi yıllık savaşta alınan kayıpların hatırasına zaferlerinin anıtlarını diktiler.
His house was once filled with his trophies on every wall.
Evin bütün duvarları hayvan başlarıyla doluydu.
Scott won most of the trophies in this room.
"Doug ve Shirley Hastings Scott'un Ailesi" Bu odadaki çoğu kupayı Scott kazandı.
Now, where would Milady hide the trophies of her skilled accomplishments, hmm?
Yakutlarını, zümrütlerini, elmaslarını, safirlerini...
Win trophies?
Kupalar kazanmayı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]