Tun Çeviri Türkçe
97 parallel translation
You spoke to him here?
Buradan ml konu § tun?
You were a coach, so he called you Coach.
Sen koç'tun, o da sana Koç lakabını taktı.
My name is Tun, please follow me
Benim adım Tun, Lütfen beni izleyin
I have asked Tun and Wan to invite her Can they make it?
Tun ve Wan'a onu davet etmelerini söyledim yapabilirler mi?
Tun
Tun
Master Tun
Tun Bey
But he has just killed Kung Suen Tun
Ama temin Kung Suen Tun'u öldürdü
General Guan has instructed us that, if we see Master Wong, we'd ask you to go to Tun Chau Square at once
General Guan bizlere, sizi gördüğümüzde derhal Tun Chau Meydanı'na gitmenizi söylememizi emretti.
I'm glad I know they were a tun thing for you to buy.
Alırken çok eğlendiğinden eminim.
Other than the drug bust and the plane crash, it was, uh, tun.
- Sağol. Uyuşturucu baskını ve uçak kazası hariç eğlenceliydi.
Louis, ich muss das allein tun.
Louis kendim inebilirim.
Tun beveg!
Tun beveg!
Tun sang.
Tun sang.
- Was tun Sie hier?
- Burada ne yapıyorsunuz?
I would say to normalize To make a norm of the welcome of the stranger the welcome of the differences, the regards concerning the other which results in doing as if there was absolutely no strangeness.
Aber die Art und Weise, wie wir insistieren, normalisieren, das heißt, die Aufnahme von Fremden zur Norm machen, also Unterschiede akzeptieren, das Anderssein respektieren, bedeutet auch, so zu tun, als existierte keine Andersartigkeit.
It is similar to saying that a black is not black.
Das ist, als wollte man so tun, als sei ein Schwarzer nicht schwarz.
-'Have you talked to them?
' -'Onlarla konuş tun mu?
You're the... you're the coach?
Sen, sen koç'tun değil mi?
Than Heidelberg's large tun
Heidelberg'in büyük fıçısından bile
What are you doing with Tun?
Tun'la ne işin var?
Tun...
Tun...
Tun.
Tun.
/ Hello, Tun.
- Merhaba, Tun.
Tun, can you hear me?
Tun, beni duyuyor musun?
Tun!
Tun!
Mr. Tun, please pick up your prescription.
Bay Turn, lütfen reçetenizi alın.
It's Tun.
Ben Tun.
What's wrong?
Tun. Ne oldu? !
Where's Tun?
Tun nerede?
Tun, help me.
Tun, yardım et!
You were Linda-oh, and I was Anna-oh.
Sen Linda-oh'tun, ben de Anna-oh.
- Newport's always had that element and still we managed to have a life.
Tatlım, Newport'tun her zamanki hali ve yine de hayatımızı sürdürebildik.
- Tun Zaw is getting some news.
- Tun Zaw bazı haberler ediniyor.
Ko Maung and Tun Tun are trying to talk to the monks.
Ko Maung ile Tun Tun rahipler ile konuşmaya çalışıyordu.
- Aung Tun?
- Aung Tun?
- Tun Zaw and Aung Win are lost.
- Tun Zaw ve Aung Win kayıp.
I just thought I'd like to have some tun before all the stress begins.
Ben de bir sürü stres üzerime binmeden biraz eğleneyim demiştim.
Man Tun, how can you be ill?
Man Tun, sen nasıl hasta olabilirsin?
Hey, Tun, can I tell you a secret?
Tun, sana bir sır verebilir miyim?
That makes you a very strong man, Tun.
Bu seni çok güçlü bir erkek kılıyor, Tun.
You were the Horcrux he never meant to make, Harry.
Sen, onun hiç yapmak istemediği Hortkuluk'tun, Harry.
J'Come on and try a little topsy-tun / y back-to-front the right way round
# Come on and try a little topsy-turvy back-to-front the right way round
You may know it as b'ak'tun 13.
B'ak'tun diye de biliyor olabilirsin.
I think you mean "bake" tun 13.
- Sanırım Bake tun 13 demek istedin.
"Bake-tun?" Really? "Bake-tun?"
- Bake-tun mu? Gerçekten mi?
And it's pronounced... "ba-aak" tun 13.
Ayrıca ona ba-aak tun 13 derler.
- lhnen haben wir nichts zu tun!
- Onlarla işimiz olmaz!
But quite trankly, a series ot rabies shots sounds like tun... compared to another evening with these two.
kuduz iğnesi bu ikisiyle geçecek bir geceye göre eğlenceli.
Tun Zaw just stared at me.
Tun Zaw gözlerini bana dikmişti.
Tun.
- Tun.
Tun.
- Tun...