Twerp Çeviri Türkçe
245 parallel translation
You really are a little twerp.
Hakikaten safmışsın.
I wouldn't appoint an old twerp like Miller.
Miller gibi birini hayatta atamazdım.
But then he was only a little twerp.
Ama o zaman küçüktü.
- You shut up, you twerp!
- Kes sesini, serseri!
- You little twerp.
- Seni küçük hergele.
You vicious little twerp!
Seni adi küçük hergele!
- You would, you grungy little twerp.
- Sence öyledir, pasaklı küçük mankafa.
- Look somewhere else, little twerp.
- Önüne bak ulan ufaklık!
If it's not you, it'll be some other tacky twerp.
Sen olmazsan başka bir pejmurde de aynı işi görür.
Come here, you little twerp. I'm gonna bust your stupid face!
Buraya gel küçük p.ç. Ağzını yüzünü dağıtacağım.
You don't want to see the little twerp get his face...
Küçük p.çin ağzının yüzünün dağılmasını görmek istemezsiniz, değil mi?
That malfunctioning little twerp.
İşe yaramaz şey!
Of course I'm talking about Delta, you twerp!
Elbette Delta'dan söz ediyorum, sersem!
Hey, it's the little twerp.
Hey, velet gelmiş.
Don't "little twerp" me, John.
Bana "velet" deme John.
Last night, out of the goodness of my heart, I reached out to this little twerp.
Dün gece tüm iyi niyetimle bu küçük sürüngene elimi uzattım.
No-good little twerp.
Az alçak herif değilmiş.
They're only feet, you little twerp.
Ayak işte, seni küçük aptal.
That little twerp knows everything.
O küçük velet herşeyi bilir.
Oh, bugger me, you've sodded the whole thing up... like the stupid little twerp that you are.
Salak kafam. Seni angut herif her şeyi berbat ettin.
The little twerp's holdin'out on us.
Küçük serseri bizden saklamış.
You couldn't leave well enough alone, could you, little twerp?
Yalnız gidemezsin kolayca.
I'm talking to you, twerp!
Sana diyorum pislik!
Ralph, you little twerp, where are you?
Benim, Irving. Ralph, seni küçük aptal, nerdesin sen?
Ah! How dare you talk to me, you twerp!
Ne cüretle benimle konuşuyorsun be!
Hey, twerp, let him try.
Hey, ahmak, bırak denesin.
Honestly, how can you stand that little twerp?
Dürüstçe söyle, bu küçük ahmağa nasıl katlanıyorsun?
She's not a little twerp.
O küçük bir ahmak değil.
Don't be such a twerp.
Ahmaklık etme.
Jason's a twerp.
Jason bir aptal.
She got stood up, twerp!
Bir şans yakaladı, ahmak.
Tell her yourself, you twerp! No, you shut up!
Kendin söyle, osuruk herif!
Fuckin'twerp.
S.kik osurukcu.
That twerp!
Şu aptala!
enjoy your flight, twerp.
İyi yolculuklar, Twerp.
Feeling better, twerp?
Daha iyisin ya, ufaklık?
Yeah, we could be in Monte Carlo right now, if it wasn't for the twerp.
Evet, çocuk olmasaydı şu anda Monte Carlo'da olabilirdik.
- Who asked you, twerp?
- Sana sorduk mu, be?
- Because I'm here with you, twerp.
- Çünkü burada seninleyim salak.
You pompous, stuck-up... snot-nosed, English... giant, twerp... scumbag, fuck face, dick-head, asshole!
Seni kibirli, kendini beğenmiş, sümüklü, İngiliz, koca kıçlı, bön suratlı, lanet olası pislik torbası!
The three twerps were one twerp short... gin!
Üç aptal, olmuş bir aptal bir de cin!
Come on Mr Overstreet you twerp.
Siz söyleyin, Bay Overstreet.
By the time that little twerp steps into the ring to defend his title I'm gonna have him thinking he's invincible.
O küçük solucan unvanını korumak için ringe çıktığı ana kadar... onu yenilmez olduğuna inandıracağım.
And since I'm not putting Professor Twerp on the stand... and since I don't have another theory, I'm gonna stick with it.
Profesör Ahmak'ı tanık sandalyesine oturtmayacağıma... ve başka bir teorim de olmadığına göre, onu değiştirmiyorum.
You little twerp, what the...
Angut seni...
All right, twerp, who threw it hu? Was it you?
Pekâlâ ahmak, kim attı onu?
- Mind your own beeswax, twerp.
- Kendi işine bak, velet.
You meddlesome little twerp.
Seni küçük iş bozan yaramaz.
Wyatt Twerp?
- Kes sesini budala!
- Who's the twerp?
- Bu velet de kim?
You twerp!
Seni sersem!