English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / Typical

Typical Çeviri Türkçe

3,648 parallel translation
She's just a typical wacktress.
Tipik bir üşütoyuncu.
Typical.
Tipik.
When he came to France we called him Guillaume ( = typical French name )
Baban Fransa'ya geldiğinde ona sanki Fransızmış gibi "Guillaume" derdik.
It was just paranoid rage, typical of Alzheimer's.
Sadece paranoya öfkesiydi, Alzheimer'da tipiktir.
Your typical man.
- Tipik erkek milleti.
Typical Abbassi, sending someone to keep tabs on his own son.
Tam Abbassi hareketi, oğlunun hareketlerini izlemek için birini göndermek.
I whipped together an exact replica of Melissa Welling's typical walk home from school.
Hepsini, Melissa Welling'in okuldan eve yolunun tam bir kopyası için bir araya getirdim.
Typical me, the first thing I do is almost run over some kid when I get here.
Tipik ben.. bir çocuğa çarpıyordum nerdeyse
What's typical?
- Tipik olan ne?
Typical.
Tipik sen.
Therefore, when they're caught, or if somebody reports, people don't tend to believe that because they don't see the typical sex offender.
Bu nedenle de yakalandıklarında yahut şikayet edildiklerinde çoğu kişi bunun doğruluğuna inanamıyor çünkü cinsel suçlu tanımına uyan birileri olmuyor karşılarında.
- How would you characterize the typical sex offender?
Tipik cinsel suçluyu nasıl tanımlarsınız?
Typical college kid pranks.
Tipik üniversiteli öğrenci şakaları.
What's the typical profile of your members?
Üyelerinizin genel profili nedir?
It's so typical of dad.
Tam babama özgü.
TP'd the trees, egged the house, typical loser stuff.
Tuvalet kağıdı atmak, yumurtalamak... tam ezik işleri.
It's pretty much your typical aluminum shaft hunting arrow.
Hemen hemen, tipik alüminyum şaftlı avcılık oku.
This is typical a-wipe behavior, right?
Bu tipil bir A hareketi değil mi?
Typical of the police, I suppose.
Tipik polis davranışı.
Typical...
Tipik şey...
It was fine. Typical.
Her zamanki gibi.
We're not your typical office, you know?
Burası daha önce çalıştığın yerlere benzemez.
I'm a rich bitch, you know The typical kind.
Bilirsin, Tipik bir Zengin züppesiyim
Gautam Kapoor ls a typical leech who will just use you.
Gautam Kapoor tipik bir asalak Sadece seni kullanıyor.
Passions are running high as the nation comes together in outrage at the crimes of the typical American.
Tipik Amerikalının rezil suçlarına karşı tüm ülkenin öfkesi tavan yapmış durumda.
Cheeto typical.
Her zamanki Cheeto.
Typical Angelo- - walking out again!
Tipik Angelo davranışı... yine basıp gidiyor!
I mean, and given the typical...
Verilen bilgi ve genel bilgiler...
The neuro-typical world... from you.
Nörotipik dünyadan. Senden.
- Typical.
- Tipik işte...
Typical rats.
Tipik sıçan.
How typical.
Bilmemem normal.
Typical step-father.
Cici babalar genellikle öyledir.
A typical fingerprint has 10 points, but - - now, this is very interesting.
Tipik bir parmak izinde 10 nokta vardır ama bu seferki ilginçti- -
- Just a typical recording.
- Sıradan bir kayıt olarak.
Did he come on to you? Typical.
Her zamanki gibi sana asıldı mı?
How about this, are you familiar with the typical development for computer software?
Bilgisayar programlarının geliştirilme sürecini biliyor musun? Sırf eğlencesine, bilmiyorum diyelim.
Just by looking at yöu... without thinking... without understanding... without knowing yöu... if I were to conclude... that yöu are a typical Indian conservative woman... when in reality actually...
Sana sadece bakınca... düşünmeden... anlamadan... seni tanımadan... bir çıkarımda bulunursam... Senin tipik, tutucu bir hintli kadın olduğunu düşünürüm... ama gerçekte aslında...
Then again, I'm not your typical doctor.
Tekrar söylüyorum ben öyle bilindik doktorun değilim.
Typical Bruce.
Bruce işte.
It's just so typical.
Tam senden beklenecek hareketler.
Aw, typical.
Tabii ya.
Typical treatment?
- Tipik tedavisi?
This is so typical.
Bu çok tipik bir olay.
Ladies and gentlemen, so yesterday, typical Sunday.
Bayanlar, baylar, dün de işte klasik Pazar günüydü.
Oh, withholding information. How typical.
Bilgi saklamak, ne kadar tipik.
She's probably bringing loads of food for you. Typical.
Sana Yiyecek bir şeyler almaya mı gitti?
Well, he's your typical rich-kid screw-up, you know?
Ya bildiğin hayatı kaymış, zengin velet işte.
- Was it typical for him to stay out late? - No.
Geç gelmesi olağan bir durum muydu?
The ears typical...
Tipik kulakları.
This is typical for racism.
Kendi ev sahibi halkının organizmasında, asimile olmuş Yahudiler nasıl görünürlerse görünsünler ebediyen yabancı bedenler olarak kalırlar. Irkçılık için tipiktir bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]