Uncharacteristically Çeviri Türkçe
61 parallel translation
How uncharacteristically generous for a Ferengi.
Bir Ferengi için ne kadar sıradışı bir cömertlik.
Well, how uncharacteristically generous of you.
Ne kadar da alışılmadık düzeyde cömert bir davranış.
" Some become uncharacteristically aggressive.
Bazı karakterleri öyle olmamasına rağmen agresif olurlar.
That's uncharacteristically sweet of him.
- Vay canına. Bu tatlılık ona hiç uymuyor.
That's uncharacteristically nice.
Sana hiç uymayan bir şekilde hoş bir davranış bu.
He's been uncharacteristically silent.
Hiç olmadığı tarzda sessiz kaldı.
- He was uncharacteristically silent.
- Bir Goa'uld için oldukça sessizdi.
I will be uncharacteristically aggressively boring.
Anormal sıkıcı davranacağım.
Speaking of which, Newbie, you've been uncharacteristically quiet.
Yeri gelmişken, Çaylak? Tarzın olmayan bir şekilde sessizsin.
- Uncharacteristically cautious of you, sir.
- Size uymayacak kadar dikkatli bir yaklaşım, efendim.
Really? Well, she must have been Uncharacteristically nice with you.
Karakterine uymasa da demek pantolon için sana nazik davrandı.
How uncharacteristically daring of you, Lafferty.
Senin için ne kadar da cesurca Lafferty.
Really? I know it's uncharacteristically brave, but I've hacked a lot of their systems under the guise of repairing them.
Tamamen karakterim dışında olduğunu biliyorum ama tamir etme sözü altında bir sürü sistemlerini kırdım.
You are being Uncharacteristically silent, michael.
Karakterine ters bir şekilde suskunlaştın, Michael.
Well, that's uncharacteristically { : } That's uncharacteristically kind of them.
Beklenmedik bir şekilde nazik davranmışlar.
With the exception of the severe trauma to the nose, the swellings on the facial wounds are uncharacteristically low for this type of violent beating, suggesting that the blows were delivered...
Burnundaki şişlik hariç yüzündeki şişlikler böyle dayak yemiş birine göre çok az. Demek ki daha sonra dövülmüş.
I just read your blog, and it was strange and uncharacteristically thoughtful.
Az önce blogunu okudum ve senden beklenmeyecek kadar düşünceli yazılmıştı.
Yeah, it's uncharacteristically High for our city.
Şehrimiz için alışılmadık oranda çok.
And uncharacteristically irritable?
Ya da anormal şekilde asabi falan...
Here we have Evan of Loft 8F, uncharacteristically losing his cool.
Rahat bırak bizi! 8F'den Evan, kendisinden beklenmeyecek şekilde sinirleniyor.
You're being uncharacteristically quiet here.
Nedense ifadesiz bir şekilde sessizsin.
That's uncharacteristically formal speech.
Pek karakteristik bir resmi konuşma olmadı.
Uncharacteristically good work.
Beklenmeyecek şekilde iyi iş.
Uncharacteristically thoughtful of you, dear.
Senden beklenmedik bir hareket, tatlım.
I think you were uncharacteristically lacking in focus on this job.
Bence bu işe, karakterine uygun olmayan bir şekilde bağlandın.
Pete, uh, what Claudia's trying to say is that you were uncharacteristically... Restrained in the face of all that... Coldness.
Pete, şey, Claudia'nın söylemek istediği senden beklenmeyen bir şekilde... kendine hakimdin bütün o... üşümenin karşısında.
The yuan is uncharacteristically inflated, which makes it unstable and eventually it will drop, and when it...
Yuan, alışılmadık bir biçimde yüksek ki bu da onu değişken yapıyor ve eninde sonunda düşecek ve o...
Oh, well, it is Valentine's Day, and you have been uncharacteristically helpful today.
Sonuçta bugün sevgililer günü ve şaşırtıcı şekilde yardımcı oldun.
I'm being uncharacteristically gentle with you... mainly because you're bleeding all over my nice clean floor.
Aslında size normalden fazla nazik davranıyorum çünkü daha yeni temizlediğim zemine kanınızı döküyorsunuz.
I must say, Dallas, that sounded uncharacteristically sincere.
Şunu söylemeliyim. Bu alışılmadık bir şekilde içtendi Dallas.
Uncharacteristically thoughtful, and now that I think about it, you could have brought Penny's present to the party,
Değişik bir düşünceli davranış ve bence, Penny'nin hediyesini partiye de getirebilirdin,
And I was uncharacteristically emotional when we were shooting, because the scene itself is heartbreaking, and the characters devastated me in that scene.
Ve ben karakterime aykırı bir biçimde duygusaldım. ve çekim yaparken sahnenin kendisi duygulandırıcı olduğu için o sahnede karakterler beni mahvetti.
Tying someone to the back of a car is horrific and uncharacteristically high-risk behavior.
Birini arabanın tamponuna bağlamak dehşet verici ve alışılmadık bir biçimde yüksek risk taşıyan bir davranış.
You're uncharacteristically quiet this morning, Sage.
Karakterinin aksine çok sessizsin Sage.
In spite of the audience's overwhelming response, on this night, Booth uncharacteristically refuses to respond during the curtain call.
Seyircilerin gösterdiği kuvvetli reaksiyona rağmen o gece Booth alışılmadık bir şekilde onlara karşılık vermeyi reddeder.
Waymond, you're being uncharacteristically quiet.
Waymond, alışılmadık bir biçimde sessizsin.
I became uncharacteristically vulnerable and I want to thank you all for sharing your personal stories that made me feel not so alone.
Alışılmışın dışında savunmasız oldum ve bana, o kadar da yalnız olmadığımı hissettiren kişisel hikâyelerinizi anlattığınız için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
I am, however, unprofessionally, uncharacteristically, late for...
Ben, ancak am, profesyonel olmayan, uncharacteristically, geç...
An uncharacteristically careless rebound by Tretiak.
Gerçekten Tretiak'tan karektersiz bir geri tepme.
Perhaps that's for the best, since your blood seems to have been running uncharacteristically hot of late.
Belki de en iyisi budur görünüşe göre kanın alışılmadık biçimde ısınıyor gibi duruyor.
How uncharacteristically optimistic of you, Ryan.
İyimser olmak karakterine hiç mi hiç uymuyor, Ryan.
Actually, things have been uncharacteristically quiet since I've become chief.
Aslına bakarsan, şef olduğumdan beri alışılmadık bir şekilde ortam huzurlu.
We both are. How uncharacteristically optimistic of you, Ryan.
İyimser olmak karakterine hiç mi hiç uymuyor, Ryan.
You're being uncharacteristically soft.
Alışılmadık bir şekilde yumuşak davranıyorsun.
Ah! How sweet. And uncharacteristically innocent.
Ne kadar tatlı ve sende görmeye alışmadığım şekilde masumane.
You sound uncharacteristically wistful.
Çok dalgın görünüyorsun. Ne?
"Sterling seemed to struggle from the first bell all the way through " what was an uncharacteristically short and decidedly one-side fight. " Returning to his home camp with an unexpected and humiliating loss.
Sterling ilk çandan itibaren zorlandı, bu alışılmışın dışında kısa ve tek taraflı bir dövüş oldu, evine beklenmedik ve onur kırıcı bir yenilgiyle döndü.
Yes, uncharacteristically.
- Evet, ona hiç yakışmayacak bir şekilde.
You're uncharacteristically quiet.
- Konuşmuyorsun, hayret.
He, uncharacteristically, makes a good point.
Olağandışı olarak iyi bir noktaya parmak bastı.
That's uncharacteristically nice.
Tanrım!