English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Uncouth

Uncouth Çeviri Türkçe

111 parallel translation
- You find us uncouth?
- Bize kaba mı demek istiyorsunuz?
I mean those two uncouth men I saw you around the opera house with.
Opera binasında yanınızda gördüğüm o kaba adamlardan bahsediyorum.
In our rough, uncouth way, of course.
Elbette, bize has kaba ve yalın duygularla.
A very uncouth character, I'm afraid.
Çok tuhaf bir karakter olduğunu itiraf etmeliyim.
It seems uncouth next to the refined Beauty
Zarif Güzel'in yanında görgüsüz kalmaktadır.
Of all the uncouth nerve.
Bu ne cüret. Hemen git, seni... Denizci, seni.
And what uncouth apparel.
Ne tuhaf bir kıyafet!
A little dirty. Uncouth, perhaps.
Biraz pis, hatta kaba.
Uncouth lout!
Görgüsüz domuz.
We need no uncouth interloper from the north.
Başkasının işine burnunu sokan kuzeyli bir hödüğe ihtiyacımız yok.
Uncouth, yes, but Griswold is strong.
Hödük, evet, ama Griswold güçlü.
It all sounds so fascinating and uncouth.
Bunlar çok heyecan verici ve ilginç.
"'Freeloading. " "Blow." How uncouth.
"'Beleşçilik. " "Kaybolmak." Çok kabasınız.
I can be a lot more uncouth.
Daha da kaba olabilirim.
I hope you're not as uncouth as your friend.
Umarım arkadaşın kadar kaba değilsin.
Me, uncouth?
Ben, kaba mı?
Now I believe it is time for another of those splendid little commercial messages which my uncouth brother detests so, but which I like very much.
Şimdi sanırım şu küçük muhteşem reklam mesajlarından bir başkasının zamanı, benim görgüsüz kardeşim bunlardan iğrense de ben onları çok seviyorum.
- How uncouth!
- Çok kabaca!
- You're uncouth and self-centred.
- Kaba ve bencilsin.
The uncouth, vile, filthy, evil, dirty spitting and spewing animal.
Görgüsüz, rezil, kaba, şeytani, pis, tüküren, kusan hayvan.
Perhaps you'll say that I'm uncouth
Belki bana diyeceksin kaba
They are uncouth and fail to appreciate my better qualities.
Hepsi de cahiller ve kalitemi takdir etmeyi bilmiyorlar.
- You really are uncouth.
- Gerçekten çok pasaklısın.
You sir, are an uncouth ass.
Siz, bayım, görgüsüz bir kıçsınız.
I suppose that uncouth young man will appear now and attempt to seduce you.
Eminim o tuhaf genç ortaya çıkıp sana kur yapmayı deneyecektir.
The man shouted, but he didn't want anything to do with such an uncouth person, so he ignored him.
Adam bağırdı, ama öyle kaba biriyle konuşmak istemedi bu yüzden ona aldırmadı.
We don't serve pies any more! My French clientele consider pies uncouth.
diye nida eden, ağzı sarımsak kokulu Fransız kibarları Londra'yı işgal ettiler diye kimseye hayranlık duymaya hiç niyetim yok.
Uncouth?
Köylü mü?
In our experience, Americans are uncouth misfits who have been run out of their own barbaric country.
Bizim gözümüzde Amerikalılar kendi barbar ülkelerinden kopup gelen ve yakalanması gereken belalılardır.
Must be one of those titled tarts stuck in the provinces with an uncouth husband.
Kaba kocasıyla o tart adlı illerde kalmış biri olmalı.
I'm not going to work with such an uncouth pig.
- Böyle kaba bir domuzla çalışmam.
"Where Washington and young Babe Ruth stand side by side with John Wilkes Booth Batman will find a plan uncouth."
"Yan yana durur Washington ve genç Babe Ruth tam da yanında John Wilkes Booth'un Batman bu plandan yok kurtuluşun."
What you ladies don't understand is that Blanche... is a delicate flower being trampled by an uncouth lout- -
Siz bayanlar, Blanche`ın kaba ve merhametsiz ayaklar tarafından ezilmiş nazik bir çiçek olduğunu anlayamamışsınız- -
Well, you'd be a welcome change of pace... from the rest of these crude and uncouth sailors.
Peki, olabilir. Ancak mürettebatımızın kalanı kaba ve yontulmamış denizcilerden oluşuyor.
It's impolite and uncouth.
Bu çok kaba ve çirkin bir şey.
But thought the dead were dull and uncouth
Ölüler sıkıcı ve kabadır.
You are rude and uncouth and presumptuous... and I am leaving now.
Çok kaba ve düşüncesizsiniz, küstahsınız. Ben gidiyorum.
At heart, she's uncouth, devoid of delicacy.
Aslında böyle bir lezzetin farkında bile değil.
I just wonder how to chat up a half-naked woman without looking uncouth.
Yarı çıplak bir kadınla nasıl sohbete başladığını merak ediyorum görgüsüzlük etmeden.
The uncouth man that you are ; you simply bathe in it!
Seni kaba adam ; sadece banyoda mı?
She smokes, she screams, she's uncouth...
Sigara içiyor, bağırıp çağırıyor, kaba ve görgüsüz...
It got so bad that a fellow that liked to... you know, smoke a little grass... or drink a little ripple, crow like a rooster... maybe challenge the mayor's son to a gentleman's duel... was uncouth, against God.
Durum öyle kötüleşiyordu ki birazcık ot içen veya birazcık yudumlayan horoz gibi bağıran belki de belediye başkanının oğluna meydan okuyan görgüsüz insanlar vardı Tanrıya karşı.
Then again, I'm just an uncouth, uneducated police officer putting his life on the line every day for the people of this town.
Ama sonuçta ben görgüsüz, eğitimsiz bir polisim. Bu kasabadaki insanlar için her gün hayatımı tehlikeye atıyorum.
Well, bringing some girl, some floozy to dinner with his ex-wife- - it's uncouth.
Hafifmeşrep bir kızı eski karısıyla akşam yemeğine çağırması kabalık.
This uncouth dauber just sat himself down!
Bu görgüsüz köylü hemen kendini oraya atıverdi!
Christof, please pardon my friend's uncouth behavior.
Christof, lütfen arkadaşımın kabalığını mazur gör.
If your freedom consists of reinventing yourself every day, even at the risk of becoming uncouth, then my freedom is to not hear you.
Eğer sizin özgürlüğünüz her gün kendinizi tekrarlamaktan ibaretse, hem de kabasaba birine dönüşme ihtimaline rağmen, o halde benim de sizi dinlememe özgürlüğüm var.
That sort of uncouth activity is below this family.
Bu ailemize hiç te yakışmayacak bir meslek.
But like other archaeologists of the day, he assumed that the people who once settled or sheltered in these caves were little more than savages, uncouth, lowbrow, hardly better than apes and certainly incapable of any kind of creative achievement.
Ama zamanının arkeologları gibi, bir zamanlar bu mağarada yaşamış insanların kaba saba, neredeyse vahşi maymundan hallice ve yaratıcılıktan yoksun olduklarını düşünüyordu.
Especially with such an uncouth fellow.
Özellikle de O'nun gibi kaba bir adamdan!
And this uncouth guy was all over me, and asked me out.
Sonra bu tuhaf adam peşime takıldı....... ve bana evlenme teklif etti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]