Uncuff Çeviri Türkçe
261 parallel translation
Uncuff him
Ellerini çözün.
Drop your stuff and I'll uncuff you.
Bohçanı bırak, kelepçelerini çıkarayım.
Uncuff him.
Çöz onu.
Here we are, Clifford, uncuff yourself.
Al Clifford, kelepçeni çıkarabilirsin.
If you want him out of there, you're going to have to uncuff me.
Oradan çıkmasını istiyorsan kelepçemi çıkarmalısın.
O.Z., uncuff them.
O.Z., kelepçeleri çöz.
Uncuff me.
Kelepçemi çıkar.
- Uncuff you? - Uncuff me.
- Kelepçeni mi çıkarayım?
Come on. Uncuff me.
Hadi, kelepçemi çıkar.
Right. Come on. Uncuff me.
Hadi, kelepçemi çıkar.
Uncuff him, will you?
Kelepçelerini çöz, olur mu?
- Uncuff him now! - What?
- Keleçelerini çıkarın!
I said uncuff Jack Hammond now!
Hemen Jack Hammond'ın kelepçelerini çıkartın dedim!
Could you uncuff me, please, and let me outta here?
O zaman şu kelepçeleri açar mısın? Bırak da gideyim.
- No! Don't uncuff him!
Onları çözmeyin!
Sheriff, uncuff them.
Şerif, kelepçelerini aç.
- Will you uncuff me now?
- Ellerimi çözecek misin?
You can uncuff me now, fellas.
Beni çözün artık beyler.
You want to uncuff her so I can examine her?
Muayene edebilmem için kelepçeyi çözer misin?
Uncuff me.
Kelepçelerimi çıkart.
Uncuff yourself.
Ellerini çöz.
- You gotta uncuff me first.
Ama önce kelepçelerimi çöz.
Frankenstein. Uncuff me so I can beat the shit out of you.
Frankenstein.Herhangi birşey yap böylece senin kıçını tekmeleyebileyim.
- Uncuff him!
- Kelepçeleri çıkarın!
Officer, would you uncuff him, please?
Memur bey, kelepçelerini çıkarın, lütfen?
Uncuff me!
Çöz beni!
Under the circumstances... uncuff him!
Bu şartlar altında... çöz onu!
Uncuff me.
Çözün beni!
Can you uncuff me? Not now.
Kelepçelerimi çözebilir misiniz?
Hey, if you don't uncuff me, you can stick your very important federal matter right up your big federal ass.
Hey, beni çözmezseniz, şu çok önemli ulusal sorununuzu büyük ulusal kıçlarınızla halletmek zorunda kalırsınız.
Can you uncuff us, please?
Bizi çözebilir misin, lütfen?
Can you uncuff us now, please?
Artık bizi çözebilir misin, lütfen?
Sergeant Jakes... uncuff him.
Komiser Jakes. Kelepçeleri çıkarın.
Come on, uncuff me, will you?
Hadi, benimle oynama, yapacakmısın?
Uncuff me so I can beat the shit out of you.
Kelepçelerimi çöz ki suratını dağıtayım.
Deputy, would you uncuff him, please?
Onun kelepçelerini çıkartır mısın, lütfen?
All right, uncuff him.
Tamam, kelepçelerini çöz.
Turn around so I can uncuff you.
Arkanı dön de, çıkarayım şunu.
Uncuff him.
Kelepçeleri çıkar.
Let me go! Uncuff me
Ben gideyim, beni bu işe bulaştırma.
Now uncuff me before we're in deep shit up to our necks.
Şimdi boğazımıza kadar boka batmadan çöz beni.
Uncuff her. She needs to get going.
Kelepçelerini çöz, gitmesi gerekiyor.
- Uncuff her! - "Now!"
Hemen!
Uncuff him so he can say hello to an old friend.
Kelepçeyi çıkar da eski bir dostuna merhaba desin.
Uncuff him.
Çözün ellerini.
And you might want to get your keys out and uncuff my daughter.
Ve anahtarını çıkarıp kızımın kelepçelerini açmak isteyebilirsin.
Now, you wait until our van is gone before you uncuff yourself.
Kelepçeyi çıkartmak için bizim arabanın gitmesini bekle.
Uncuff him.
Kelepçelerini çöz.
Uncuff him.
Çözün!
Uncuff her.
Kelepçelerini çözün.
- Here they come. - Uncuff me.
Geliyorlar.