Unending Çeviri Türkçe
170 parallel translation
The wilderness, the peak, the unending solitudes where roams the Indian... ... in all his ferocity, in all his nobility.
Vahşi doğa, dağ, Kızılderililerin tüm vahşiliği ve tüm asaletiyle cirit attığı uçsuz bucaksız ıssızlıklar.
An empire through which for 50 years flowed in an unending stream the wealth of the Earth's third richest gold mine.
Transatlantikler. 50 yıl boyunca kesintisiz bir akıntıyla yol almış bir imparatorluk Dünyanın en büyük üçüncü altın madeninin zenginliği...
"From that moment I saw an unending attack by adults on kids of seven and eight and ten and twelve on adolescent boys and girls trying to get a job or an education or into medical school."
"O andan sonra yedi, sekiz, on, oniki yaşındaki çocuklara,..." "... tıp fakültesine, diğer okullara yada bir işe girmeye çalışan... " "... genç kız ve oğlanlara yapılan saldırıları gördüm. "
Love unending
Bitmeyen aşk
Now together, ending and unending.
Şimdi beraberiz, bitiyoruz ve başlıyoruz.
Now together, ending and unending!
Şimdi beraberiz, bitiyoruz ve başlıyoruz!
A ceaseless cycle of unending drudgery.
Bitmek bilmeyen bir angarya.
By tens, by hundreds, by thousands, unending streams of man and beast and burden, and even very much cattle, poured into the Avenue of Sphinxes.
Onlarcası, yüzlercesi, binlercesi, bitmek bilmeyen bir insan, hayvan ve bir o kadar sığır, sel halinde, Sfenks Bulvarı'na aktı.
Yeah, and when the new Negroes have their convention, their first order of business is going to be to elect Beneatha as the Chairman of Unending Agitation.
Yeni Zenciler kongrelerini yaptıklarında ilk işleri, Beneatha'yı sürekli Ajitasyon Müdürü seçmek olacak.
The reserve is unending.
Sonsuz kaynak.
Girl of unending beauty! Girl of infinite beauty! You're a garden of loveliness.
Bir tanem, yaşam kaynağım benim.
I stand by what I said, there's nothing else in life but youth and love, unending tenderness and quiet happiness, Axel.
Söylediklerimin arkasındayım hayatta aslolan şeyler aşk ve gençliktir sonsuz şefkât ve sessiz mutluluk, Axel.
I've had enough of this unending poverty!
Söyleyecek başka bir şey yok. Yeterince fakirlik çektim!
It's the same unending game,... with players who are different, yet so same.
Hiç bitmeyen bir oyun gibi. Sadece oyuncular farklı. Gerisi aynı.
She has bewitched you with promises of power and grandeur, while I can but offer you my heart... and unending loyalty.
O güç ve ihtişam vaadleriyle seni büyüledi, ama ben sana sadece kalbimi... ve sadakatimi sunabilirim.
I can render nothing but my thanks, my prayers and my unending loyalty.
Size şükranlarımdan, dualarımdan ve bağlılığımdan başka bir şey sunamam.
A cavalcade of vast, unending armies.
Muazzam genişlikte atlı süvariler, ucu bucağı olmayan ordular.
The pursuit by the imperial police will be relentless, unending.
İmparatorluk polislerinin takibi amansız ve daimi olacak.
Cut the small finger from a woman, take it to these Americans tell them it is a finger of the woman Pedecaris and that the Raisuli is a man of patience, but not unending.
Bir kadının küçük parmağını kes, şu Amerikalılara götür Bayan Pedecaris'in parmağı olduğunu ve Resuli'nin sabrını denememelerini söyle.
They represent an unending regress which goes on not just very far, but forever.
Bu sonsuzluklar çok uzun süredir devam etmekle kalmayıp sonsuza dek de sürecek bir yetersizliği de beraberinde getiriyor.
for a while. I was 22 and a virgin and was clasping in my arms at last the goddess of my unending fantasies.
Bir süre için... 22 yaşında bir bakirdim... ve sonsuz fantazilerimin tanrıçası... kollarımın arasındaydı.
We're finished with unending manipulation.
Bitmeyen hilelerle işimiz yok artık.
It's unending!
Bitmiyor!
Heavenly Father. by your blessing... let this ring be to William and Sarah... a symbol of unending love and faithfulness.
Kutsal babamız, senin inayetinle bu yüzük William ve Sarah'nın sonsuz aşklarının ve sadakatlerinin bir sembolü olsun.
"to the unending task of conquering the forces of evil, wherever they might appear."
Şeytani güçlerle girişilen, bitmek bilmez mücadelelere, her nerde olurlarsa olsunlar.
The physical beings you call Koinonians destroyed themselves in unending, bitter wars.
Fiziksel olanlar, siz onlara Koinonianlar diyorsunuz... kendilerini bitip tükenmeyen, acı savaşlarla yok ettiler.
Characters and actions are fictional. Michael Verhoeven We have been told in ancient tales many marvels of famous heroes, of mighty toil, joys, and high festivities, of weeping and wailing, and the fights of bold warriors - of such things you can now hear wonders unending!
Eski zamanlardan beri bizlere, tanınmış kahramanlarla verilen emeklerle, eğlencelerle ve şenliklerle, gözyaşı ve ağıtlarla, cesur savaşçıların kavgalarıyla ilgili hikayeler anlatıldı.
He has this-this unending potential, this dormant potential... this stupid idea that 95 % of the brain is unused... and that if we could tap into that we would just have... we would have Superman or something absurd like that.
Onun şu bitmeyen potansiyeli, şu faaliyet göstermeyen potansiyeli var.. beynin % 95'inin kullanılmadığına... ve buna ulaşabilirsek sadece şuna sahip olurduk, Superman'e veya... onun gibi absürt bir şeye sahip olurduk gibisinden aptalca bir düşünce var.
The human interest in the unending woe pouring from the wounded metropolis.
İnsanların, metropolün kanayan yaralarının acılarına ilgisi büyük.
" Day after day, for days unending, Buck toiled in the traces.
"Her gün, gün boyunca sonsuza sürecekmiş gibi Buck izleri aradı."
I, Fester Addams, do hereby declare my unending love.
Ben, Fester Addams huzurlarınızda sonsuz aşkımı ilan ediyorum.
The more involved and complicated and unending your story is,..... the longer you can believe your mother's still alive.
Hikayen ne kadar karışık, çıkmaz ve sonu olmaz olursa o kadar da yaşadığına inanırsın.
Father, God of all consolation, in your unending love and mercy for us, you turn the darkness of death into the dawn of new life.
Babamız, tüm tesellilerin Tanrısı, Senin bizler için olan sonsuz sevgin ve bağışlaman için, sen ölümün karanlığını yeni hayatın şafağına döndürürsün.
Father, God of all consolation, in your unending love and mercy for us...
Baba, tüm tesellilerin Tanrısı, senin bizim için olan sonsuz bağışlayıcılığın ve sevginde...
A line as the unending horizon.
Bitmeyen ufuk için bir çizgi.
We are all travelers on an unending voyage of discovery.
Hepimiz gezginiz burasıda bitmez tükenmez keşif yolculuğunun yolu.
Over there, I can see the long, unending line of waiting victims.
Orada uzun, bitmez tükenmez kurban sırasını görebiliyorum.
My wanderings are unending.
Gezinmemin sonu gelmez.
Everlasting, unending temptation.
Sonsuz ve bitmeyen bir tahrik.
She pays for your unending coffees herself, you know.
Bu kız senin sonu gelmez kahvelerini kendi cebinden ödüyor.
My lord, my unending sorrow, you can harm me no more.
Lordum, bana artık sonsuza kadar zarar veremezsin.
Mr. Neelix, you are an unending source of astonishment.
Bay Neelix, sen bitmeyen bir şaşkınlık kaynağısın.
So birds have huge appetites and have to spend much of their lives in an unending search for food to fuel their expensive lifestyle.
Bu yüzden kuşların doymak bilmez bir iştahları vardır. Hayatlarının büyük bir bölümünü pahalı hayat standartlarını karşılamak için sonu gelmez bir arayışta geçirirler.
He says he's been in an unending dream.
Bitmeyen bir rüyada olduğunu söylüyor.
And far below, close to the surface, the probes detected an unending stream of electrical discharges.
Çok daha aşağılarda, yüzeye yakın yerlerdeyse ; sonu gelmeyen elektriksel boşalımlar vardır.
If I tie highly recommended as an unending sorce of amusement.
Hatta bunu sonsuz bir eğlence kaynağı olarak öneririm.
I can't live like this- -... as the object of some unending X-File.
Böyle yaşayamam sonu olmayan Gizli Dosya'daki bir nesne gibi.
The travel demands and meeting schedules have become unending.
Gezi ve görüsme planlari bitmek bilmez bir hal aldi.
An unending collection?
Sevgililerimin kayıtlarını ve fotoğraflarını elimde tutuyorum. Bu koleksiyon nerede bitecek?
An unending flow of motion.
Sonsuz hareket düzeni ile herkezi yenebilecek bir güçtür.
- And may this day be just the beginning. - And may this day be just the beginning. - Of unending joy.
Ve bu gün, aşkımızın gücünden gelen sonsuz bir mutluluk, sadakat ve bağlılık için sadece bir başlangıç olsun.