English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Unfettered

Unfettered Çeviri Türkçe

134 parallel translation
No, darn it, natural, unfettered.
- Ama hiç doğal olmadın ki.
That life, unfettered, moves towards life.
Yaşam, eğer özgürse, yaşamın güçlerine kavuşur.
Captain Pike is welcome to spend the rest of his life with us unfettered by his physical body.
Kaptan Pike'ın yaşamının kalan bölümünü fiziksel olarak kısıtlanmadan aramızda geçirmesi bizi sevindirecektir.
We're going to explore the cosmos in a ship of the imagination unfettered by ordinary limits on speed and size drawn by the music of cosmic harmonies it can take us anywhere in space and time.
Evren'i her türlü engellemelerden arinmis hizli, ve tamamen hayali bir gemi ile müzik ve kozmik uyum beraberliginde kesfederken, bu yolculuk bizi, uzayda herhangi bir zamana ve yere götürebilir.
Naked and unfettered as Adam.
Adem gibi çırılçıplak.
"Show me the heart unfettered by foolish dreams and I'll show you a happy man."
Bana ahmakça düşlerle azad olmuş bir yürek göster Ben de sana mutlu bir adam göstereyim.
Unfettered and free.
- Engelsiz ve serbest olmalı.
Unfettered by position or possession.
Konumun veya pozisyonun dizginlemeden.
Unfettered.
Dizginlenmemek.
Well, the point is doctor, I'm very much in love with Elaine and she's very much in love with me, and, well we would appreciate it if you would cease and desist and allow us to pursue our courtship unfettered.
Sorun şu ki doktor, Elaine'e deliler gibi âşığım ve o da bana âşık... Vazgeçip, ilişkimizi serbest bırakırsanız çok müteşekkir kalırız.
I haven't seen such unfettered hurly-burly since the fall of Saigon.
Saygon düştüğünden beri bu kadar dizginsiz bir karmaşa görmemiştim.
Your delightful nonchalance belong only to God's most unfettered creatures.
Kayıtsız güzelliğiniz sadece Tanrı'nın özgür bıraktığı canlılarda vardır.
Congratulations on your unfettered success at Wyant Wheeler.
Wyant Wheeler'daki engellemesiz başarınızdan için tebrik ederim.
Unfettered?
Engellemesiz?
I'm free. I'm unfettered.
Özgürüm zincirlerim yok.
Mmm... I have to work completely... unfettered.
Tamamen özgür çalışmalıyım.
You are remembering it now... the unfettered freedom of it.
Hatırlıyorsun şimdi... özgürlüğün serbestliği.
Unfettered, unpretentious.
Özgür, gösterişten uzak.
I have to be unfettered.
Yanımda piliç olmamalı.
"Family and staff expend all their efforts... " in endeavouring to draw her out of this state of unfettered morbidity, " but to no avail.
Aile ve hizmetliler onu bu kör hastalıktan çekip kurtarmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyor olsa da, nafile.
But at least take an hour to hear from a couple of witnesses before doing so. You have a legacy of unfettered fairness, your honor.
Eğer olduysa, ne tarz hisler, duydunuz ya da duyuyorsunuz az önce tanıklık ettiğiniz bu önceki olayların sonucu olarak?
You will be known as a man who truly strives for justice, blind to race, unfettered by prejudice.
Gerçek adalet için savaşan birisi olarak tanınırsın, ırkları görmeyen, önyargılara karşı zincirlerini kırmış.
If only you could bottle that unfettered state of mind that comes with being on foreign soil to just hold on to it even for a day, an evening an hour.
Keşke yabancı bir ülkedeyken insanda oluşan ruh halini saklamanın bir yolu olsa. Sadece sürdürmek için. Bir gün, bir akşam bir saat.
Being unfettered by ethical subroutines has made me far more efficient.
Eğer senin için aynıysa, mesajda bir başka bıçak yarası alabilirim. Eğer yönünü değiştirebilirsek... Dinlemiyorlar, Chakotay.
She is under the influence of unfettered emotions.
Dizginlenmemiş duyguların sarhoşluğunun etkisinde.
His aim was to create a collective awareness which would become a powerful weapon against the unfettered power of capitalism which had caused the crisis.
Amacı kollektif bir farkındalık yaratarak krize yol açan dizginsiz kapitalist gücünü yenecek bir silah yaratmaktı.
The aim of Clause Four had been to use the collective power of the people to challenge the unfettered greed of business.
Madde 4'ün amacı insanların kollektif gücünü, iş dünyasındaki engellenemeyen aç gözlülüklerine karşı kullanabilmekti.
Are you not an enlightened person who's willing to do good, unfettered by customs and prejudices?
Siz, törelerle ve önyargılarla engellenmemiş, doğruya kendisi karar veren aydın bir kişi değil misiniz?
- What's Carter mean by "unfettered"?
- Carter, "dizginsiz" derken neyi kastediyor?
You're gonna give Clark Kent unfettered access to the cave.
Clark Kent'in mağaraya girmesine sınırsız izin tanıyacaksın.
Brad signed a rather comprehensive contract... Allowing unfettered access to your home.
Brad evinize girmemize izin veren, geniş çaplı bir kontrat imzaladı.
The sight of such unfettered beauty filled him with a ripe desire to offer her flowers.
Sınırsız bir güzellik diye düşündü. Vücudu şehvetle doldu Çiçekleri ona sundu.
If I am not given complete and unfettered command of this situation you can, if I may put it politely, sir take this job and put it where you choose because I'll damn well quit.
Eğer bana bu konuda tam ve koşulsuz komuta yetkisi verilmezse kibarca şunu söyleyebilirim işi alıp kime isterseniz verin, çünkü ben istifa ederim.
All you will accomplish with this unfettered insolence... is avail sentence for contempt after you've tried this case.
Bu küstahlığınızın size kazandıracağı tek şey davaya baktıktan sonra mahkemeye saygısızlıktan çekeceğiniz hapis cezası olacak.
You have a legacy of unfettered fairness, Your Honor.
Katı adaletinizle nam saldınız, Sayın Yargıç.
Office of unfettered omniscience.
Allame-i Cihan Bürosu.
The pathway to enlightenment starts with an unfettered, focused mind.
Aydınlığa açılan yol özgür, odaklanmış bir akılla mümkündür.
Malachi is a unique soul, a free spirit unfettered by the past.
Malachi eşsiz bir kişi, geçmişin bağlarından kurtulmuş özgür bir ruh.
Brothers Bra'tac of Chulak and Teal'c of the Tauri, for your enduring courage and vision, for the strength of will that has brought us to freedom from the Goa'uld, a future we have yet to even comprehend but one that will be determined by our own unfettered will,
Kardeşlerim Chulak'lı Bra'tac ve Tauri'li Teal'c bitmek tükenmez cesaretiniz ve öngörünüz için bizi Goa'uld'lardan kurtaran çabalama gücünüz için henüz tahmin bile edemeyeceğimiz bir gelecek ama bizim zincire vurulmamış irademizle belirlenecek bir gelecek burada, siz ikinizi her Jaffa'nın bilebileceği en büyük onurla ihsan ediyorum.
You had unfettered access to marine one.
Marine-1'e sınırsız giriş yetkin vardı.
Just cos you got a scholarship doesn't mean you've got to give him unfettered access to your dick!
Sırf bir burs kazandın diye, senin çükünü istediği gibi kullanmasına izin veremezsin.
I insisted they be able to start new lives unfettered by disturbing memories.
Yeni yaşamlarına, geçmişteki anılarından rahatsızlık duymadan başlasınlar istedim.
Oscar favored the wild, unfettered smells of the natural world, believing that people couldn't appreciate the good smells in life without smelling the bad.
Oscar, doğadaki vahşi ve prangalarından kurtulmuş kokuları tercih ederdi. İnsanların, kötü olanları koklamadan güzel kokuların kıymetini bilemeyeceğine inanırdı.
Mas... mas... uh, masturbation is a natural precursor of adult sexual development and it should be unfettered in a child's learning.
Mas... mas... Mastürbasyon sağlıklı bir cinsel yaşamın öncül öğesidir, Ve çocuğun öğrenme sürecinde kısıtlanmamalıdır.
Celebrating the individual spirit, unfettered, unchained, uninhibited. Flipping the finger at the greed and duplicity of the modern world.
Bireyin ruhunu kutsayan, serbest, zincirlerinden boşanmış, kısıtları yıkmış, modern dünyanın ikiyüzlülüğü ve açgözlülüğüne meydan okuyan
.. unfettered.
#.. artık özgürsün. #
He'll need unfettered access.
Sana özgürce ulaşabilmesi lazım.
He never talked about it in his entries, but several of janus'peers suspected he had a "bastion of unfettered thought and experimentation,"
Kayıtlarında hiç bahsetmemiş, ama Janus'ın grup üyelerinin birçoğu ona ait bir "Serbest düşünce ve deney kalesi" olduğundan şüphelendi,...
Lydia writes of a place unfettered by convention. will you take me there?
Lydia geleneklerden uzak özgür bir yerden bahsetmiş. Beni oraya götürebilir misiniz?
I was unfettered and alive... Okay... let's just leave it to Joni.
Tamam, bırak da Joni söylesin.
Now, unfettered access.
- Arama izni.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]