Unfiltered Çeviri Türkçe
70 parallel translation
I'll bring up some peanut butter and jelly and unfiltered honey.
Fıstık ezmesi ve reçel ve bal getireyim.
This is a time for intoxicating scenery, unfiltered air and letting our emotions soar and...
Bu mest eden manzara ve temiz havada hislerimizin coşmasının tam vakti.
Unfiltered.
Filtresiz.
I'll take a Camel unfiltered.
Ben filtresiz Camel alayım.
And a pack of Eldorados, unfiltered.
Bir paket de Eldorados lütfen, filtresiz.
Rain, mud, unfiltered air, Magog raids.
Yağmur, çamur, filtrelenmemiş hava, Magog saldırısı.
OK, first thought, just totally spontaneous, unfiltered, off the top of my head...
İIk düşüncem şu. Hiç düşünmeden, bir anda aklıma geliveren... ah!
He made this thing of preferring unfiltered Camels.
Filtresiz Camel'ı tercih ettiği için aklımda kaldı.
Not a single unfiltered Camel.
Bir tane bile filtresiz Camel yok.
Only thing better than unfiltered smoke.
Filtresiz sigaradan daha iyi tek şey var.
Unfiltered prayer.
Filtresiz dua.
When the liver dies, unfiltered blood runs through your body
Karaciğer ölürken, süzülmemiş kan vücutta dolaşır.
Stiffmeister Productions... in association with its talented new director, Matthew Stifler... is happy to premier the unedited... unfiltered, and un-fucking-believable Bandeez Gone Wild.
Stiffmeister Yapımcılık... hünerli yeni yönetmeni Matthew Stifler ortaklığıyla... gururla sunar : sansürsüz ve inanılmaz, Bandocular Çıldırdı.
Wisdom unfiltered through personal experience does not become part of the moral tissue.
Şahsi tecrübeden geçmemiş ilim, ahlak örgüsünün bir parçası olamaz.
Uncensored, unfiltered.
Sansürlenmemiş, elekten geçirilmemiş şekilde.
Unfiltered.
Kesintisiz.
- I thought matrix data could be unfiltered...
Matris verileri, filtrelenmeden gönderilebilir diye düşünmüştüm.
Well, some would smoke those unfiltered french cigarettes.
Bazıları filtresiz Fransız sigarası kullanırdı.
Unfiltered from Tuscany?
Yoksa Tuscany'nin süzülmemişi mi?
Using the smell of unfiltered cigarettes to evoke fond memories of her grandmother, he opened her eyes and heart through her nose.
KAZI KOKLA Filtresiz sigara kokusunu kullanarak büyük annesine dair anılarını aklına getirip gözlerini ve kalbini burun yoluyla açmıştı.
The smell of my grandma's unfiltered cigarettes.
Büyük annemin filtresiz sigarasının kokusunu.
... becomes merely a flicker in the light of the storm, a glimpse of heaven, fierce and beautiful and unfiltered... pain... where is she?
- Görünen ve görünmeyen ışığın fırtınasında ancak bir parıltı olur, cennetten bir görünüş, vahşi ve güzel ve ayrıştırılmamış... Acı... Nerede?
... becomes merely a flicker in the light of the storm, a glimpse of heaven, fierce and beautiful and unfiltered -
... fırtınanın ışığında sadece cılız birer parıltı olarak kalıyorlar, cennete bir bakış, vahşi ve güzel ve el değmemiş...
it's unfiltered, sir,
Süzülmemiş efendim.
You've got attitude, you've got edge you've got pure, unfiltered badass-ed-ness.
Tavrın var, üstünlüğün var saf, süzülmemiş, ha-va-lı bir kızsın.
Here are the first three unfiltered thoughts, by Ben's head shots.
Bunlar Ben'in kafasından geçen ilk üç kaba taslak düşünce.
Be completely unfiltered.
Gerekeni söyle.
In Focus, an unfiltered look at the news, the people behind the news, and the stories behind the headlines.
Odak noktası, haberlere farklı bir bakış haberlerin ardındaki insanlara ve manşetlerin ardındaki hikâyelere.
You think Charlotte smokes filtered and unfiltered?
Sence Charlotte hem filtreli hem de filtresiz sigara mı içiyor?
That's pure, uncensored, unfiltered unfucked-with cinema... that only a handful of people got to see.
Çok az kişinin izlediği saf, sansürsüz, filtrelenmemiş bir film.
It was unfiltered!
Süzgeçten geçmemişti!
Exposure to air in an unfiltered environment could be catastrophic. Sorry.
Filtre edilmemiş bir mekanın havasına maruz kalması felaket olabilir.
Luckily, I'm an employer that appreciates her staff's unfiltered opinions.
Şanslıyız ki, ben personellerin açık fikirlerine değer veren bir iş verenim.
That's where you'll find unfiltered emotion, something she won't be able to hide.
Bu şekilde saklayamayacağı duygular ortaya çıkacaktır.
Yeah, they should be raw, unfiltered, live.
- Ona işlenmemiş, capcanlı ses lazım.
Unfiltered, if you have it.
Varsa filtresiz olsun.
So, instead, what we do is, we come to work, we put on a happy face, and we sue the big guys for just enough money for some cake before the unfiltered rays of the sun fry us like chalupas,
Biz de bunun yerine işe gelip mutlu numarası yapıyoruz. Pasta parası için kodaman şirketlere dava açıyoruz. Ta ki güneşin filtrelenmemiş ışınları bizi tavuk gibi pişirmeden ciğerlerimiz tuzlu suyla dolmadan ve hepimiz gebermeden!
From the retro label, Unfiltered, comes the first Graham Parker The Rumour record in 30 years.
Retro albümden, orijinal ses ve görüntüde... Graham Parker ve The Rumour'un otuz yıl önceki ilk performansı.
Unfiltered sake, nigori.
Filtresiz sake, nigori.
Unfiltered apple juice.
Filtresiz elma suyu.
"Britta unfiltered."
"Britta, durdurulamaz ( korunmayan )."
- Unfiltered.
- Korunmayan.
What I think is really intriguing about a community like 4chan, is just that it's this open place, as I said it's raw, it's unfiltered, and.. sites like it are going the way of the dinosaur right now.
Bence 4chan'in ilgi çekici yönü, Sahip olduğu serbest alan, kısıtlanmamış tazelik, ve böyle siteler şu an dinazorlar gibi.
Because then you can express your unfiltered feelings by drunk dialing.
Ama o zaman da sarhoş araması yaparak duygularını rahatça ifade edebilirsin.
How would you like me to respond to your unfiltered contempt for my son?
Oğluma yaptığın bu terbiyesizliğe nasıl bir tepki vermemi istersin?
I do raw, unfiltered honesty.
Daha iyisini yaparım, katıksız doğruluk.
Let me hear some raw, unfiltered honesty, then.
O zaman daha iyisi olan katıksız doğruluğu dinleyelim.
But there's too much at stake to allow your unfiltered thoughts to leave this facility.
Ama süzgeçten geçmemiş düşüncelerinizi bu tesisten dışarı çıkarmanıza izin vermek çok büyük bir risk taşıyor.
And I didn't even mention half of the things... that keep barging into his head, unfiltered and terribly loud.
Düşün ki, kafasının içine filtresiz ve korkunç bir yükseklikte paldır küldür dalan şeylerin yarısından bahsetmedim bile.
Just let whatever floats through your mind come out unfiltered, and you focus on the question.
Sadece aklında yüzen şeylere izin ver onları filtrelemeye çalışma, ve sorulara odaklan.
The man who checks his nuts once a day and won't drink unfiltered tap water? I'll sign up for dangerous medical testing.
Taşşaklarını her gün kontrol eden, arıtmasız su içmeyen biri olarak tabi seninle hastaneye gelirim.