Unflinching Çeviri Türkçe
36 parallel translation
It may be days, months... or even years... but this time he clearly knows his purpose... and, unflinching, faces his destiny.
Günler, aylar sürebilir hatta yıllar ama bu kez amacını açıkça biliyor ve korkmadan, kaderiyle yüz yüze.
His old, unflinching eyes were on me.
Onun yaşlı, kararlı gözleri benim üzerimdeydi.
Yet her people remain steadfast and unflinching.
İnsanları hala umutla doluydu.
The long journey to that understanding required both an unflinching respect for the facts and a delight in the natural world.
Bunu anlamaya yönelik uzun yolculuğumuz.. hem körü körüne bir saygı hem de doğal dünyaya haz duymayı gerektirdi..
Hey, that was dedicated to Colonel Gordon McKern, an unflinching example of integrity, strength and honor, by his friend and junior officer, Maurice Minnifield.
Selam, bu Albay Gordon McKern'e ithaf edilmiştir. Korkusuz dürüstlük örneği, güç ve onur... Arkadaşı ve subayı, Maurice Minnifield tarafından.
Unflinching, uncompromising, un -... ... happy.
- Merhaba.
But your eyes are so clear and unflinching, please look at me again.
Ama gözlerin yalan söylemez lütfen yüzüme bak.
For all his charm and charisma, his wealth, his expensive toys he is a driven, unflinching, calculating machine.
Onca cazibe, karizma, servet, pahalı aletlere rağmen o kararlı, azimli, duygusuz bir makine.
Isaac Sobel was a man of rigorous belief and unflinching honesty.
Isaac Sobol şüphesizce inanan dürüst bir adamdı.
Mr. Mayor, you've been unflinching in your support of Chief Wiggum.
Belediye Başkanım, Şef Wiggum'a olan desteğiniz konusunda kararlıydınız.
The same unflinching honesty.
Cesur, dürüstlüğünüz aynıydı.
He was a man of great intellect, unflinching courage, and an uncompromising honor.
O çok zeki biriydi. Cesur ve kararlıydı.
It is overdue, isn't it... that we acknowledge your many accomplishments, your steady faith, and above all, your unflinching loyalty.
Zamanı gelmişti değil mi bir çok başarını kabul ettik değişmez inancını ve hepsinin ötesinde korkusuz bağlılığını.
Only six months into our unflinching moral stand... already the results are devastatingly effective.
Gözüpek ahlaki kurallarımızla tanışalı altı ay olmasına karşın şimdiden sonuç son derece tahripkar.
Even females and young try their hand at flushing the leopard. But they are met with an unflinching stare from behind ready teeth and a balled up energy, ready to strike.
Anne babunlar ve hatta yavruları bile leoparı parçalara ayırmak isterken, saldırıya hazır sivri dişlerden ve saldırgan pençelerden uzakta durmayı yeğliyorlar.
They're unflinching, tumultuous, heroic, and completely new.
Onlar da cüretli, dalgalı ve korkusuz olarak yepyeniydiler.
"Lisa Simpson's unflinching, darkly comic family portrait " is the can't-miss hit of the festival.
" Lisa Simpson'ın korkusuz ve kara mizahi aile portresi festivalin kaçırılmayacak hit filmi.
All I know is that if I do it just right I can become your living, breathing, unflinching dream and then I can actually disappear.
Tek bildiğim o ki, eğer işimi iyi yaparsam... Kanlı canlı karşınızda duran hayaliniz olabilirim ve sonra da, yok olup gidebilirim.
Some girls just can't resist my good looks my style and my charm and my unflinching ability to listen to Taylor Swift.
Bazı kızlar yakışıklı olmama, tarzıma, cazibeme ve yılmadan Taylor Swift'in müziğine dayanabilmeme bayılıyorlar.
His raw, unflinching descriptions of the men on the front lines both frightens and captivates the American public, bringing the reality and heroism of the war home to millions of people.
Onun cephe hattındaki askerlerin durumunu açık seçik ve cesurca betimlemesi savaştaki gerçekliği ve kahramanlığı milyonlarca insanın evlerine taşıyarak Amerikan halkını hem korkuttu hem de cezbetti.
Have you no fucking soul? You unflinching bastard! You stupid, relentless, lame brained... fucking cocksucker!
Kuş beyinli... homo!
It'll be swift and unflinching.
Hızlı ve çekinmeden.
I have seen the pain in my reflection And watched the strength of my brother, unflinching.
Kardeşimin çektiği acıyı o yansımada gördüm.
In return he has bought their unflinching loyalty.
Karşılığında, onlar da sarsılmaz bir sadakat sunuyorlar.
I just want to reiterate our unflinching support to all people, and the right to a democratic process.
Tüm insanlara ve demokratik sürece olan kaçınıcı desteğimizi vurgulamak isterim.
Its just a simple story of love, undying love that a man had for a woman, unflinching love that a woman had for a man, and unending faith that God had on their love
Bu sadece basit bir aşk hikâyesi, bir adamın bir kadına olan ölümsüz aşkı, bir kadının bir erkeğe olan korkusuz aşkı, ve aşklarında Allah'a olan bitmeyen inanç.
Unflinching in the face of defeat.
Yenilmekten bile korkmuyor.
But you didn't tell me because of your unflinching sense of ethics?
Sağlam etik anlayışından dolayı bana söylemedin mi?
Thank you on behalf of the hospital for your unflinching support.
Hastenemiz adına korkusuz desteğiniz için teşekkür ederiz.
Decisive, unflinching, but most importantly, you got the two of us out of there relatively unharmed.
Kararlıydın, cesurdun, ama en önemlisi ikimizi de oradan zarar görmeden çıkarttın.
We promise to provide live, unflinching coverage of this harrowing ordeal of a star gone from dangerously in love to dangerously in peril.
Biz korkusuz haberciliğimizle bir yıldızın yürek parçalayıcı hikayesi için tehlikeli yerlere gidip tehlikeli yerlerde tehlikeye atladık.
One that takes an unflinching look at the gritty reality of the American family.
Amerikalı ailenin dayanıklılığına cesur bir bakış atan. Şaka yapıyorum.
I'm proud of your hard work and dedication, of your unflinching passion for this exalted, exhilarating art form.
Çalışkanlığınızdan, bağlılığınızdan bu yüce ve neşe saçan sanat aracına olan sönmek bilmeyen arzunuzdan dolayı gurur duyuyorum.
In her eyes, the unflinching spark.
Onun gözünde korkusuz bir kıvılcım var.
But how do you differentiate between unflinching and purely mad? Well, that's your job.
Peki ya korkusuz olmakla tamamen deli olmayı nasıl ayırt edeceğiz?
Like, in the 12-step program, I had to do a lot of unflinching, honest writing about myself, and I came to the conclusion that I'm a star-fucker.
12 adım programında gözümü karartıp dürüstçe kendimi anlatmam gerekti ve nihayetinde "yıldız sikici" olduğuma karar verdim.