Unibrow Çeviri Türkçe
53 parallel translation
Hey, unibrow, why don't you double your dosage and leave me alone?
Hey tek kaşlı, neden defolup beni rahat bırakmıyorsun?
Danny or Nathan or Josh or Ben or Bill or Mark or Six-Toe or Unibrow
Çok karışık, çok güzel. Bu ne be?
It turns out the starting pitcher for the Red Sox... has an unfortunate unibrow problem.
Red Sox'un vurucusunun bir problemi varmış.
- The one with the unibrow?
- Kaşları birleşik olan adam mı?
A unibrow and bad perm?
Çatık kaş mı, perma mı?
Because I tell you, if I don't wax, then I get this whole unibrow thing, and it just...
Çünkü dinle, eğer ağda yapmazsam, tamamı birleşiyor. Bu çok çirkin.
You're gonna have a unibrow.
Tek kaşlı olacaksın.
I mean, I work out, I tweeze my unibrow.
Yani çabaladım, kaşlarımı bile aldım.
How long does it take to pluck that unibrow?
Kaşlarını alman ne kadar daha sürecek?
Now, I could'a called you a unibrow-shaving, pilaf-eating, greasy-ass goat fucker, but I didn't, did I?
Şimdi ben sana tek parça kaşlı pilav yiyen yağlı keçi sevicisi diyebilirdim ama demedim.
She has buckteeth, a lazy eye, and needs to wax that unibrow. Who is this?
Dişlek, bir gözü tembel ve acilen kaşlarını alması gereken bu kız da kim?
Let her go or I'll split the freakin'unibrow in five seconds. Ray, I got this.
Bırak kızı yoksa tam kaşlarının ortasından vururum seni!
Split my unibrow?
Ne yapacaksın ha?
Yeah, if a unibrow was my thing, I'd be all over that.
Tek kaşım olsaydı olabilir.
Well, I'd rather be a dork than have split ends, snaggletooth, unibrow, and a janky spray tan. Dork.
- Angut.
Margo, I think your unibrow's growing back.
Margo, Sanırım kaşlarının arası yine çıkmış.
And they'll help you hide your big unibrow.
Ortadan birleşik, uzun kaşlarını gizlemeni sağlar.
The hot chick with the big ass, not the unibrow and the hairnet...
Dostum, ateşli olan, koca poposu olan.
Look at that unibrow.
Şu tek kaşa bakın siz.
I like that guy with the unibrow and the braces.
Pantolon askılı ve tek kaş olan o çocuktan hoşlandım.
Mom, he has a unibrow.
Anne adamın tek kaşı var.
Look... let's just pray that he doesn't have a unibrow.
Bak ne diyeceğim, dua edelim de tek kaş olmasın.
But four years ago, I was a scrawny kid from backwater Montana, with a bad haircut and a unibrow.
Ama 4 yıl önce Montana'nın ıssız bir yerinden gelmiş cılız, kötü saç tıraşlı ve tek kaşlı bir çocuktum.
It'll have to be the local bloke with yellow teeth and the massive unibrow.
- Sarı dişli, kalın, tek kaşlı semt rahibi.
You may not come back with a unibrow.
Tek kaş olarak gelme de.
So I was gonna... so I was gonna call art student,'cause she's fun and Sofia loves her, but unibrow cleans.
O yüzden ben de- - Resim öğrencisini arayacaktım çünkü eğlenceli biri ve Sofia onu seviyor tek kaşlı da temizlik yapıyor. Sen ne diyorsun?
- Unibrow.
- Tek kaşlı olan.
Yeah, that makes my unibrow year seem so trivial.
Evet, tek kaşlı olduğum yılları çok önemsiz gösteriyor.
- Uh, what about that weird unibrow thing
Peki tek kaşlı olmasına
Now there's nothing to distract from your unibrow.
Artık dikkatleri tek kaşından alacak bir şey kalmamış.
Don't tell anyone, but I think the Unibrow Twin is cute.
Kimseye söyleme, ama Birleşik Kaşlı İkiz'in hoş olduğunu düşünüyorum.
You have a fertile unibrow that you tend to regularly.
Düzenli olarak alman gereken birleşen kaşların var.
Second is Danny D. from Bakersfield, although I can't really picture your father having a unibrow.
İkincisi Bakersfield'dan Danny D. yine de babanı saçıyla tek kaşını kapatmış bir biçimde canlandıramıyorum.
The pretty one with the unibrow.
- Tek kaşlı yakışıklı.
No, Unibrow, stay.
- Ben gidiyorum.
Evie's not going anywhere until we get rid of this unibrow, hmm?
Biz bu tek kaştan kurtulana kadar Evie bir yere gidemez.
"The Unibrow Society".
"Tekkaş Topluluğu".
Snapping that guy's unibrow.
Yanındakinin tek kaşını çekmeye çalışıyordu.
Unibrow guy got crazy.
Tek kaş çıldırdı.
It was worse than a unibrow.
Tek kaştan da beterdi.
I'm just here. Come on, she just told her unibrow story.
Hadi ama, tek kaş hikayesini az önce anlattı.
Let me line that unibrow a little.
Bırakalım ki bu biraz kızdırın.
Nobody's touching my unibrow.
Kimse benim kardeşime dokunmaz.
Your unibrow is safe with me.
Unibrow'unuz benimle güvende.
You'll notice its trademark unibrow, highly uncommon in most aviary circles.
İmzası olan tek kaşı fark etmişsinizdir çoğu kuşhane çevrelerinde nadir görülen bir şey.
- He, like you, has a unibrow, he lacks hair on the middle segments of his fingers and on the backs of his hands.
- O, Senin gibi, tek bir çocuğu var. Parmaklarının orta kısımlarında saç yoksun
- With an unibrow.
- Unibrow ile.
The unibrow. Yeah.
- Tek kaş.
- Unibrow!
- Tek kaş!
Well, we can't all rock a unibrow. What?
Hepimiz tek kaşla mutlu olamıyoruz işte.
I do not have a unibrow.
Ne?