Uniform Çeviri Türkçe
6,735 parallel translation
Daryl Strawberry will be returning to train for the first time since exchanging his Mets uniform for Dodger blue.
Daryl Strawberry Dodger mavisi için Mets üniformasını değiştirdikten sonra, ilk defa antrenmanlara dönüyor.
And you look very nice in your waitress uniform.
Ayrıca garson üniformasıyla güzel görünüyordun.
He was in full dress uniform.
- Tam üniforma giymişti.
Go take a shower, change out of that stinking uniform, and please, hey, please, at least give her a call.
Git bir duş al, bu berbat kokan iş kıyafetini değiştir ve lütfen, lütfen en azından onu bir ara.
You look good... in your uniform and all.
İyi görünüyorsun, üzerindeki üniformanla falan.
Its orange colouring is more uniform, too, while the Large Skipper has mottled orange patterns on its underside.
... turuncu renklenmesi de üstündedir. Ama Büyük Zıpzıpın alt tarafında turuncu benekli desenler vardır.
Won't it be better if the school has it's own building. ... fans and uniform?
Okulun serin bir binası olur da üniforma ile gidersen iyi olur mu?
Whether the uniform stays or not, I'll be there.
Üniformalılar kalsın ya da kalmasın, ben orada olacağım.
Okay, but I hope he doesn't wear that tacky rent-a-cop uniform.
Tamam ama umarım partiye o boktan güvenlikçi kıyafetiyle gelmez.
I got my... uniform around my knees.
Üniformam dizlerimdeydi.
These men wear the King's uniform.
Bu adamlar Kral'ın üniformasını giyiyor.
He wore the same uniform.
O da aynı üniformayı giyiyiyordu.
It means he wasn't wearing the uniform when it was fired.
Ateş edildiğinde bu üniformayı giymediği anlaşılıyor.
What I want is for you to stand there in that effity white uniform with your Harvard mouth and show me some effing courtesy.
Senin burada durup kırışıksız beyaz üniforma içerisinde kibar dilli konuşmanı ve etkileyici iltifatlarda bulunmanı istiyorum.
Uniform fetishist?
Üniforma fetişi?
I was to be killed by my uniform.
Üniformam katilim olmak üzereydi.
I couldn't imagine life out of this uniform.
Bu üniformanın olmadığı bir hayat düşünemiyorum.
So I washed your uniform last night.
Geçen gece üniformanı ben temizledim.
Same uniform plus you know...
Üniformanın getirdikleri de cabası..
I'm a Polish officer as was my dad, I demand you respect this uniform.
Babam gibi Polonya subayıyım. Bu üniformaya saygı göster.
You left respect for the uniform on the streets of Gdansk in 1970.
Sen o saygıyı 1970'te Gdansk'ın sokaklarında kaybettin.
Those with blemishes in German uniform or those with blemishes in Russian?
Çürümüş derili Alman'lara mı yoksa çürümüş derili Rus'lara mı?
And under this beautiful dark sky, you can see that the Milky Way isn't a uniform band of light.
Bu muhteşem karanlık gökyüzünün altında Samanyolu'nun tektip bir yıldız şeridi olmadığını görebilirsiniz.
He ripped off his uniform and rode away.
Üniformasını çıkarıp atıyla uzaklaştı.
What kind of uniform is that?
- Bu nasıl bir üniforma böyle?
What the hell are you wearing, a guard's uniform?
Sen ne giyiyorsun böyle gardiyan üniforması?
He's left the school uniform business to my brother so Shun-kun is looking forward to doing something new
Kardeşim de okulu bırakıp onunla çalışmaya başladı. Shun-kun ileride güzel şeyler yapacak gibi.
And now you wear their uniform.
Şimdi ise sen onların üniformasını giyiyorsun.
Soon as you put the uniform on, we dislike you all the same.
Üstünüze üniformanızı geçirdiğiniz an hiçbirinizden hazzetmiyoruz.
We have a uniform, you have to wear.
Üniformamız var. Onu giymek zorundasın.
He is in uniform. He is armed and riding his horse on the way to battle.
Üniforması üzerinde, silâhlı ve ata binmiş savaşa gidiyor.
Just the blinding gleam of your uniform is kind of a dead giveaway.
Üniformanın kör edici parıltısı seni ele veriyor.
I like your uniform.
Üniformanızı beğendim.
Look at his uniform.
Üniformasına bakın.
- See'em out of uniform.
- Üniformanın dışında görmelisin.
And one of your guys here, one of those guys who don't wear uniform... he told me that I'm innocent.
Sizinkilerden biri, üniforma giymeyenlerden. Benim masum olduğumu söyledi.
Can't have uniform falling down on their duty.
Resmi polisin görevini ihmal etmesine göz yumamayız.
Get uniform cracking on the movement of everyone in college between the time the place was locked up - and when the loot was missed.
Resmi polis kolejdeki herkesin okulun kilitlendiği saatle hırsızlığın gerçekleştiği zaman arasında ne yaptığını öğrensin.
Is it the uniform?
- Üniformadan mı anladın yoksa?
Uniform were first on the scene, found the door to the loading bay unsecured.
Resmi polis olay yerine geldiğinde yükleme bölümünün kapısı kilitli değilmiş.
Uniform are scouring the street, but...
Resmi polis sokakları arıyor ama...
Sign here and then from that counter you can find out where to get your uniform from
Burayı imzalayın ve sonra kontrattan bakarsınız.. .. üniformanızı nereden alacağınızı.
I was thinking how you would look in a hawaldar's uniform
Düşünüyorum da, Hawaldar ( polis memuresi ) üniformalarıyla nasıl görünürdün ki?
Take off that new-government uniform.
Çıkar o yeni-hükümet üniformasını.
I was still in uniform.
Devriye memuruydum. Kötü zamanlardı.
- this is my uniform.
- Bu benim üniformam.
Last time... Mind the uniform.
Son kez söylüyorum, üniformaya dikkat edin.
You may not have the uniform, but once a soldier...
Üniforman olmayabilir ama bir kez asker olduysan...
All they'll see is the uniform, not who's wearing it.
Tek görecekleri üniforma, giyen değil.
You know, he's got a uniform with the, you know, numbers on it and stuff.
Üstünde numaralar bulunan bir kıyafet.
I went from wearing a habit to wearing a prison uniform.
Bir alışkanlık edinmekten hapishane uniforması edinmeye geçtim.