Unjustified Çeviri Türkçe
59 parallel translation
May I say, speaking for my own press service we believe that Your Highness's faith will not be unjustified.
Kendi haber ajansım adına konuşacak olursam Majestelerinin inancının haksız çıkmayacağına inandığımı söylemeliyim.
Tell McCoy the technical expert insists that any concern is unjustified.
McCoy'a teknik uzmanının endişelerin yersiz olduğunda ısrar ettiğini söyle.
- But even after careful consideration with all my experience, Vilar's accusations are unjustified.
-... peşinden gitmesine izin veremem. - Öyle ama tecrübelerime dayanarak sağlıklı düşündüğümde, Vilar'ın yaptığı affedilemez.
Your behavior is absolutely unjustified.
Tavrınız çok yersiz.
And if it is unjustified?
Ya haklı değilseler?
" Murder is the unlawful, unjustified...
" Cinayet, bir insanın başka bir insan tarafından... taammüden ;
" The charges are unjustified.
" Suçlamalar hiç adil değil.
Women's groups'representatives... express their great concern... over the unjustified work interruptions.
Kadın gruplarının temsilcileri haksız iş kesintileri üzerindeki... büyük memnuniyetsizliklerini dile getiriyor.
That was totally unjustified.
Bu kesinlikle gayri meşruydu.
Failing to perceive a substantial and unjustified risk that might cause Suzanne Morton's death- - criminally negligent homicide.
Algılama başarısızlığı Önemli ve haksız risk Suzanne Morton'un ölümüne neden olabilir
Consciously disregarding that substantial and unjustified risk- - manslaughter two.
Bilinçli olarak önemsememek Önemli ve haksız riskten etkilenmiş kişilerin, Adam öldürme iki.
His complaint is that of unjustified harassment.
Yetkisiz tacizden şikayet ediyor.
The actions of Iranian leaders and the radicals were completely unjustified.
İran liderlerinin ve radikallerinin eylemleri tamamen yersizdi.
- No unjustified price increases?
- Fiyat artışı yok mu?
His suspicions about Tom are completely unjustified.
Tom hakkında ki şüphelerinde, tamamen haksız.
I feel that this is totally unjustified.
Kızmaya hiç hakkı olmadığını düşünüyorum.
- Oh, that was completely unjustified.
- Bu tamamen haksızlık.
The Centauri government has lashed out at its fellow members of the Alliance in acts of unjustified aggression.
Centauri hükûmeti İttifak'taki üyelerine karşı gereksiz şiddet uygulamıştır.
It's entirely unjustified.
Bu tamamen haksızlık.
They are unjustified.
Açıklayıcı değil.
It's unjustified and highly suspicious as to motive.
Bu temelsiz bir harekat. Ayrıca nedenleri de kuşkulu.
Nameless, unreasoning, unjustified terror which paralyzes needed efforts, to convert retreat into advance.
İsimsiz, mantıksız, tanımsız terör ilerlemeci hareketleri felç eden şeyler.
And as you are well aware, my previous marriage ended in an unjustified stain upon my reputation.
Senin de bildiğin gibi, bir önceki evliliğim sona ererken adım haksız yere lekelendi.
Your pomposity is unjustified but, don't worry, we are ashamed.
Yargıların çok haksızcaydı ama meraklanma biz senin yerine utanırız.
Göring's concerns are not entirely unjustified.
Göring kaygılarında tam olarak haksız sayılmaz.
Kind of an unjustified self - confidence?
Anlamsız bir özgüveni yok muydu?
What's important is that she's disappeared like the others... facing unjustified arrest.
Asıl önemlisi oda diğerleri gibi haksız tutuklamayla karşı karşıya... gelmemek için ortadan yok oldu.
This is the cruelest, most unjustified kidnapping I have ever seen.
Bu gördüğüm en acımasız, en haksız adam kaçırma.
I don't know where these stories are coming from and a vote of no confidence is unjustified.
Bu hikayeleri kim uyduruyor bilmiyorum. Tek bir güvensizlik oyu bütünüyle geçersizdir.
But even if they rule Governor Norris'actions unjustified,
Ama Vali Norris'in hareketlerinin adil olmadığına karar verseler bile,
Unjustified absence.
Gerekçe bildirmeden işe gelmeme...
This is an unjustified usurpation of authority.
Bu, yetkimin gayrimeşru gasbıdır.
Completely unjustified by the text.
Senaryoyla hiçbir alakası yok.
Unprovoked and unjustified in their aggression... against the peaceful Milosevic regime and its people.
Merkezi Belgrade'de olan polis binasına ulaştı. Miloseviç rejimi ve onun halkına karşı bir haksız saldırı.
- Yes. We were talking about your offensive behaviours, which apparently seem now to be not so unjustified, do they?
Bu doğru, saldırgan tavırlarınız hakkında konuşuyorduk ki görünüşe göre konuştuğumuz şeyler doğru, değil mi?
That's what I call fear mongering.Unjustified.
Ben buna korku tüccarlığı derim, hem de gerekçesiz.
Some claims are not unjustified.
Bazı talepler hiç adil değil.
Let me remind you unjustified presence in a border zone is punishable by law.
size hatırlatayım bunlar kanun tarafından cezalandırılır.
Not that it was entirely unjustified.
Haksız da sayılmazdım gerçi.
Well, so the emotional turmoil that's been keeping me from achieving REM sleep was entirely unjustified?
Yani REM uykunu bölerek duygusal karışıklığa yol açma isteğim tamamen gereksiz miydi?
Skeptics raise Questions as to whether Prosecutor Joo will be formally pressed charges for his allegations condemned it an unjustified attack
Şüpheciler Savcı Joo'nun buna haksız saldırı olarak hüküm verip vermeyeceği konusunda sorular soruyor.
Like I said, Your Honor, um... my client feels a restraining order... to be an unjustified stain on his character... and would like to have it lifted at first opportunity.
Dediğim gibi Sayın Yargıç müvekkilim yasaklama emrinin haksız yere verildiğini düşünüyor.
Nameless, unreasoning, unjustified terror, which paralyzes needed efforts to convert retreat into advance.
Gerilemeyi, avantaja çevirmek için gereken eforları felce uğratan meçhul, akıl almaz, sebepsiz korku.
He says a gravitational field that strong will kill any..... completely unjustified.
O güçteki yerçekiminin herkesi öldüreceğini söylüyor. Bu tamamen adaletsizliktir.
If you allow inquisitions based on hearsay, there'll be a flood of unjustified accusations giving rise to great disarray.
Bu uygun olmaz Majesteleri. Eğer birini sırf şüpheli diye cezalandırırsak gereksiz şahsi ricalar ortaya çıkar ve durumu daha da karmaşıklaştırır.
I believe you were reassessing your completely unjustified negative opinion about me.
- Hayır! Hakkımdaki mesnetsiz olumsuz fikrini yeniden değerlendiriyordun sanırım.
"Or an unjustified means by which consumes one... " completely?
" Ya da haksız bir araç olur ki bununla kendisini tamamen tüketir?
a mistake unjustified? You're not home, that night.
Ama dün gece eve dönmediniz!
YOU THINK WHAT HE DID IS UNJUSTIFIED AND UNCONSCIONABLE.
Doğru.
Now you're stuck with feelings of unjustified love for a bunch of mindless, ungrateful eating machines.
Bir grup akılsız ve nankör yeme makinesini seviyorsun.
In sight. The hundreds of thousands We were killing was unjustified
Savaşta yüzbinlerce insan öldürmüştük ve bunun benim açımdan cinayetten bir farkı yoktu.