English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Unnecessary

Unnecessary Çeviri Türkçe

1,869 parallel translation
Unnecessary.
Lüzum yok.
No unnecessary risks.
Lüzumsuz risk yok.
No need for unnecessary heroics.
Lüzumsuz kahramanlığa gerek yok.
Leaving the commanding officer alive was an unnecessary cruelty on my associate's behalf.
Umarım elveda etmeden gitmeyi düşünmüyordunuz, Albay.
This was all so unnecessary.
Bunların hepsi gereksizdi.
In 1991 alone, it was a four-billion-dollar industry. It should reach at least 50 billion dollars by the year 2000, as long as we resist the spread of unnecessary regulation.
1991 itibariyle bu 4 milyar dolarlık bir endüstriydi, 2000 yılında en az 50 milyar dolara çıkmalı.
I diagnosed pneomothorax using ultrasound thus saving her any unnecessary radiation to thyroid and breasts.
Ultrason cihazıyla pnömotoraks teşhisi koydum. Böylece Bayan Robinson'un tiroid ve göğüslerini gereksiz radyasyondan kurtardım.
Unnecessary.
Hiç faydası yok.
Unnecessary.
Faydası yok.
This is completely unnecessary.
Ne kadar da lüzumsuz bir durum.
No unnecessary risks. You promise?
Gereksiz riskler yok söz mü?
No unnecessary risks. You promise?
gereksiz risk yok, söz mü?
As a result, the confrontation with the defendant was unnecessary.
Bundan dolayı da sanıkla yüzleştirilmesine gerek duyulmamıştır.
Now, Dr. John Mendez, you may recall, He was the... he was under investigation for writing unnecessary prescriptions.
Hatırlarsanız, doktor John Mendez gereksiz reçete yazma suçundan dolayı gözaltına alınmıştı.
Why unnecessary?
Ne demek boşuna?
Kitt, turn off all unnecessary systems.
Kitt, gereksiz tüm sistemleri kapat.
Your display of affection is appreciated, but unnecessary.
Bu sevgi gösterisi takdire şayan fakat lüzumsuz.
That's unnecessary.
Gerek yok.
As far as she's concerned, we were sparing you some unnecessary aggravation.
Gereksiz yere sinirlenmenden endişe ediyor.
Save the taxpayers a lot of money on an unnecessary trial.
Gereksiz bir dava vergi mükelleflerine çok para kazandırır.
That's one more layer of bureaucracy and unnecessary logistics.
Bu var ya, sadece bürokrasinin bize verdiği, gereksiz bir yükümlülük.
Our patients don't need the radiation and a thousand dollar bill for an unnecessary scan.
Hastalarımızın gereksiz bir scan yüzünden radyasyon almaya ve bin dolarlık bir faturaya ihtiyacı yok.
Don't wanna give unnecessary antibiotics. DAWN :
Gereksiz yere antibiyotik vermeyi istemeyiz Sam.
I think it's unnecessary.
- Bunun gereksiz olduğunu düşünüyorum.
How great would be the guilt of an unnecessary war?
Gereksiz bir savaşın mesuliyeti ne kadar büyük olurdu! ?
That's a very sweet offer, but really unnecessary.
Hazır siz buradayken...
But it's unnecessary because of my new strategy, which is just to focus on your mom.
Yeni stratejim dolayısıyla bu gereksiz. Çünkü sadece annene odaklanmaya karar verdim.
No, the point is, he's still dead, and I am not having unnecessary surgery.
Hayır, önemli olan şey.. O yine de öldü. Ve ben de, gereksiz yere ameliyat falan olmuyorum.
I note that this tribunal has deemed it unnecessary to turn to the criminal or investigating police.
Bu mahkemenin, suç ya da soruşturma polisinin yardımını istemeye pek hevesli olmadığını hatırlatmak isterim.
Oh, yeah, I just love unnecessary encounters with law enforcement agents.
Tabii zaten kanun güçleriyle gereksiz karşılaşmalara bayılırım.
Either way, I'm saving you both a lot of unnecessary pain.
Her şekilde sizi gereksiz bir acıdan kurtaracağım.
Personally, I didn't want to cause her unnecessary pain.
Kişisel olarak, onu gereksiz yere üzemem.
It's an unnecessary distraction.
Televizyonumuz yok. Lüzumsuz bir oyalayıcı şey çünkü.
And if I can point out- - the reason that we are concerned with labeling is it creates unnecessary fear in a consumer's mind.
Eğer izin verirseniz bu uyarı etiketleri konusunda kaygımı dile getirmek istiyorum ; bu etiketler tüketicinin kafasında gereksiz bir korku yaratacak
I assure you, that is unnecessary.
Sizi temin ederim ki, buna gerek yok.
We must not take any more unnecessary risks.
Daha fazla gereksiz riski göze alamayız.
This is unnecessary.
Buna gerek yok.
But it seems unnecessary for me to come here
Ama buraya gelmem gereksizmiş gibi görünüyor.
And I see the unnecessary travesties of this war that the rest of you backstabbing political fucking bureaucrats only look at pictures of.
Siz içten pazarlıklı adi siyasî bürokratlar sadece resimlerini görüyorsunuz.
That's a nice gesture, but unnecessary, dear.
Bu güzel hareket ama gereksiz tatlım.
Something completely unnecessary.
Tamamen gereksiz bir şey.
- Oh, that's unnecessary. - Later I was reading. ... your very sensible observation and your clinical judgments...
- Sonra senin makul gözlemlerini ve tarafsız hükümlerini okumaya başladım.
Didn't he write his own Bible which divorced the New Testament from what he considered the unnecessary magic, bells and whistles?
gereksiz sihir, çanlar ve ıslıklar olduğunu keşfedip son incili, terkedip kendi incilini yazmamışmıydı?
Introductions are unnecessary.
Tanıştırmaya gerek yok.
Such precautions are unnecessary.
Bu tür önlemler gereksiz.
That is unnecessary.
Buna hiç gerek yok.
A decidedly entertaining although unnecessary display of skill.
Şüphesiz eğlenceliydi ama gereksiz bir gövde gösterisinden ibaretti.
But, this is unnecessary.
Ama bu gereksiz.
We won't carry unnecessary weight.
Gereksiz ağırlık taşıyamayız.
It just seems a little... Unnecessary?
Bu, bana biraz gereksiz geldi.
Avoid unnecessary thinking.
Gereksiz düşüncelerden uzak dur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]