English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Unsatisfactory

Unsatisfactory Çeviri Türkçe

88 parallel translation
However, if they prove unsatisfactory, I'll admit that I've failed.
Yine de, eğer işe yaramazlarsa, yanıldığımı kabul edeceğim.
I am here to dismiss an unsatisfactory servant.
Aksine tatminsiz bir hizmetçiyi kovmak için buradayım.
- Unsatisfactory.
- Tatmin edici değil. - Üzgünüm kaptan.
- Your progress report, I find, is unsatisfactory.
Bulduklarım, tatmin edici değildi.
Man has always known that his personality is an uneasy and unsatisfactory combination of conflicting elements.
İnsan her zaman birbiriyle çelişen bir kombinasyonda zorlu ve tatmin olmayan bir kişiliğe sahip olarak bilinir.
And that's not always easy, of course, because sometimes they can prove, well, a bit uncooperative and, then, or, if they're unsatisfactory in any other way, a lad is sent back here.
Elbette bu her zaman kolay olmuyor, çünkü bazen aralarında çalışmada uyumsuzluk gösteren veya bir şekilde... yeterli görülmeyen çıkabiliyor. O vakit, o genç tekrar buraya gönderiliyor.
No matter how unsatisfactory this camp may be, the high command have left us in the hands of the Luftwaffe, not the Gestapo and the SS.
Bu kamp hoşunuza gitsin, gitmesin başkomutanlık bizi Alman Hava Kuvvetlerinin eline bıraktı, Gestapo'nun ya da SS'in değil.
Do you think the red bird might fancy a shallow, unsatisfactory relationship with someone of my ilk?
Sence şu kızıl hatun benim gibi biriyle yüzeysel bir ilişki kurma fikrine nasıl bakar?
He turned out to be unsatisfactory.
Yetersiz biri olduğu ortaya çıktı.
If you feel the ape's unsatisfactory, we can have him reconditioned.
Tekrar iş görebilmesi için onu geri gönderebiliriz.
Why was your talk unsatisfactory?
Konuşmanız niçin doyurucu değildi?
If I pass the butter... will you promise to explain to me why the conversation was unsatisfactory?
Eğer tereyağını uzatırsam, konuşmanın niçin doyurucu olmadığını bana açıklamağa söz verir misin?
I'm going to tell you why the conversation was unsatisfactory.
Konuşmanın niçin doyurucu olmadığını size anlatacağım.
That's why the conversation was unsatisfactory.
Konuşmanın doyurucu olmamasının nedeni bu.
Although I'd find it unsatisfactory.
Yine de bunu tatmin edici bulmazdım.
Unsatisfactory?
Tatmin etmez miydi?
are too easy and unsatisfactory.
çok basit ve tatmin edici değil.
Unsatisfactory in your lettering'and readin', and your numbers aren't too good.
Okuma yazman pek iyi değil, sayı saymada da iyi değilsin.
Totally unsatisfactory, Perryman.
Hiç tatmin edici değil, Perryman.
So, it's altogether sort of an unsatisfactory result.
tüm bunlar tatmin edici olmayan şeylerin sonucudur.
Unsatisfactory.
- Hayır. Yetersiz.
I'm not accustomed to seeing an unsatisfactory rating like this.
Mürettebatımdan birinde böyle yetersiz bir puan görmeye hiç alışkın değilim.
If you find the decision unsatisfactory you can apply to a higher level for a review
Eğer karar sizi tatmin etmezse, daha yüksek bir mahkemeye, kararın kontrol edilmesi için başvurabilirsiniz.
I beg to report that my heap of hinges was so unsatisfactory because the machines were being recalibrated this morning.
İzninizle bildirmek isterim ki, yaptığım menteşelerin az olmasının nedeni makinelerin, bu sabah ayar çekilmek üzere durdurulmasıdır.
But that was unsatisfactory.
Ama bu yeterli değildi.
That is most unsatisfactory.
Bu son derece tatminkarlıktan uzak.
And how unsatisfactory to have misleading information.
Bilginin saptırılması da ne kadar can sıkıcı.
your encounter with Fallow was unsatisfactory because it didn't provide closure.
Fallow'la olan yüzleşmen seni tatmin etmedi çünkü bu konunun kapanmasını sağlayamadı.
The name is top secret, yet you, Mr. Kent, call me up... you tell me not only do you know about the project... but that you suspect that Thaddeus Rourke... a man with whom I've had previous unsatisfactory dealings... intends upon sabotaging the impending test... a test which commences in six-and-a-half minutes.
Bu isim çok gizliydi, ta ki, Bay Kent, siz beni arayıp... sadece projeyi sizin bilmediğinizi söyleyene kadar... ama Thaddeus Rourke'dan şüpheleniyorsunuz... daha önce memnun olmadığım anlaşmalar yaptığım kişi... ve 6,5 dakika sonra gerçekleşecek olan... testimi sabote etmeye kalkacak kişi.
This is unsatisfactory.
Bu yeterli değil!
He was on "good." Now, sadly, he's on "unsatisfactory."
"İyi" vermiştim. Ama maalesef notunu "başarısız" a çevirdim.
This is totally unsatisfactory. Allow me to show you a few schematics that I drew up.
Şimdi, sallanan dev bir bıçak buradan düşecek.
- lf there was some problem with it if it were unsatisfactory in some way, then we could do it for you.
- Eğer bunla ilgili bir sorunuz varsa eğer bir şekilde memnuniyetsizlik duyuyorsanız, o zaman geri alabiliriz.
The results of his experiments, unsatisfactory.
Deneylerinin sonuçları yetersizdi.
All the unsatisfactory...
Tüm yetersiz.
All the unsatisfactory people I've ever met.
Tüm yetersiz insanlar hiç bir araya geldi geçtim.
Your progress here is unsatisfactory.
Buradaki ilerleyişiniz başarısız oldu.
Somewhat unsatisfactory.
Pek de doyurucu değildi.
Wbicb, in a sense, was true, but be found it unsatisfactory.
Aslında bu doğruydu, ama o tatmin olmuyordu.
You mean... unsatisfactory?
Demek istediğin "tatmin edici değil" mi?
All he'll say is that it was an unsatisfactory result.
Sadece tatminkar bir sonuç elde edilmediğini söyleyecek.
They sent us inside for doing an unsatisfactory job.
Bizi ayak islerini yapmamiz için içeri gönderdiler.
Concerning your unsatisfactory family attitude, especially in relation to your son.
Tatmin edici olmayan aile anlayışınla ilgili olarak,... özellikle de oğlunla ilgili.
Your efforts lately have been unsatisfactory!
Çabaların yetersin ve yavaş!
Unsatisfactory!
Yetersiz!
Unsatisfactory.
Kabul edilemez.
You know, friend, this is a goddamn bitch of an unsatisfactory situation.
Biliyor musun dostum bu tamamen tatminsizlikle ilgili bir durum.
You're bound to find it unsatisfactory one day
Yeteneklerin için uygun değil.
So if that is unsatisfactory I suggest you go and work for them, though how you can consider such a thing in all good conscience, I really don't know.
Eğer bu seni tatmin etmezse, sana gidip onlar için çalışmanı önerebilirim... Gerçi, vicdani olarak böyle bir şeyi tüm yönleriyle nasıl hesaba katabilirsin, gerçekten bilmiyorum.
It's a lot of hard work for an unsatisfactory result.
Çok çalışma isteyen ama karşılığını vermeyebilen bir iş.
I've found this completely unsatisfactory.
Yeterince tatmin edici bulmuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]