Unsee Çeviri Türkçe
78 parallel translation
There's things you'II see that you can't unsee.
Görmek istemeyeceğin şeyler görebilirsin.
Yeah, I'm only saying that once you see true evil, it can have some serious afterburn, and then you can't unsee what you saw.
Sadece şunu söylüyorum. Gerçek kötüyü görmenin çok ciddi yan etkileri olabilir. Gördüklerini unutamazsın.
They say there are some things you can't unsee.
Gözünüzün önünden gitmeyecek şeyler olduğu söylenir.
Richard : There's some stuff, once you see it You can't ever unsee it.
Bazı şeyler vardır, bir görünce bir daha unutamazsınız.
Once you see a pattern, you can't unsee it.
Yani bir kere kalıbı bir kez gördüğünüzde, görmezden gelemezsiniz.
You've already seen the shit. You can't unsee it anymore.
Çünkü sen çoktan boku gördün, artık onu umursamazlık yapamazsın.
Because there are some things That you can't unsee
Çünkü görülmemesi gereken şeyler vardır.
It's gonna be hard to unsee that. I'm sorry about that, I...
Bunu görmemek çok zor olacak.
Now that I've seen it, I can't exactly unsee it, you know?
Gördüğüm şeye aslında tam olarak görme denmez.
Well, maybe you can't unsee it, but I can still choose not to ask you about it.
Belki de görmemişsindir ama ben yine de bilmemeyi tercih ediyorum.
You can't unsee that.
Gördüklerini kafandan silemezsin.
There are some things you can't unsee.
Görmeyi kaldıramayacağın şeyler var.
You'll never be able to unsee this.
Olanları hafızandan silmek zor olabilir. Merak etmeyin ;
If I could go back in time and unsee the Justin Bieber movie to get this, I would!
Zamanda geriye gitsem ve Justin Bieber filmlerini izleyemeyecek olsam da sorun değil!
- How do you unsee something?
- Bir şeyi nasıl hafızandan silersin?
Can't unsee this!
Bunu görmemezlik yapamazsınız!
Once you see it, you can't unsee it.
Bir kez görürsen, bir daha unutamazsın.
We've seen a lot of stuff we can't unsee.
Görmezden gelemiyeceğimiz pek çok şey gördük.
Some things you can't unsee. Abscess. Needs draining.
Apse var, boşaltılması gerekiyor.
How am I gonna unsee that?
O kadar kötü değil mi Gördüklerimi nasıl unuturum?
You know, I saw things today that I can't unsee.
Biliyor musun, Bugün ben hiç de görmek istemeyeceğim şeyler gördüm.
Now I'm just gonna figure out a way to unsee that little freak show.
Şimdi sadece bu iğrenç gösteriyi görmemiş olmanın bir yolunu arayacağım.
Yeah, I don't know how I'm ever going to unsee any of that.
Bunları nasıl unutacağımı bilemiyorum.
Fischer, I've seen some things I can't unsee.
Fischer, görmemezlikten gelemeyecegim bazi seyler gördüm.
Can't unsee that.
Bunu görmesem de olur.
And I'm gonna have to see it, and then I can never unsee it.
Ben de bunu görmek zorunda kalacağım ve asla geri dönüşü olmayacak.
I can't unsee this.
Bunu görmemezlikten gelemem.
- Oh, I can't unsee that. - I can't watch it.
Bakamıyorum!
That's one of those extras that you really can't unsee.
Bunlar asla kaçırmamanız gereken ekstralar.
I just can't unsee Zach in that jacket.
Cekete baktıkça Zach'i görüyorum. Denedik ama olmadı dostum.
I don't think I can unsee it.
Göremediğimi sanmıyorum.
Once you see it, you can't unsee it.
Bir kez gördükten sonra, istememezlik edemezsin.
If by clear you mean full of terrifying imagery that will take me years of therapy to unsee.
Güvenli derken, yıllarca terapiye gitmemi gerektirecek sahnelerle mi dolu demek istedin?
You know what image I can't unsee, it's still stuck in there... flickering at least once a day, making me want to lose my lunch?
Unutamadığım bir görüntü, hala orada duruyor, günde bir kez ortaya çıkıp, kusmak istememe sebep olan.
You know I can't unsee this, right?
Bu gördüklerimi unutamayacağımı biliyorsun değil mi?
Doing what you do, you must run into your share of awfulness, make you see things you can't unsee.
Senin işini göz önünde bulundurunca unutamayacağın kadar kötü şeylerle sen de karşılaşıyor olmalısın.
Once you see it, how do you unsee it?
Bir kez gördükten sonra... nasıl görmezden gelebilirsin ki?
Once you pull back the curtain, you see things you can't unsee.
Örtü kalktığı zaman, görmemeniz gerekenleri görmüş olursunuz.
You can't unsee them.
Gördüklerini unutamazsın.
There were a hundred texts from vivian, Worried about you, A selfie that I can never unsee,
Vivian'dan senin hakkında endişelendiğine dair yüzlerce mesaj kendini çektiğin, hiç göremediğim fotoğraflar ve onlarca sesli kayıt mesajları vardı.
You can either get on board with being the sheriff, or after you leave, Sabrina and I can go into your bedroom and do sexual acts that your bobbleheads cannot unsee, so...
Ya şerif olmayı kabul edersin ya da sen gittikten sonra Sabrina'yla odana geçip sallanan kafa oyuncağının görmezden gelemeyeceği cinsel oyunlar çeviririz.
- I've seen things I can't unsee.
- Geri alamayacağım şeyler gördüm.
Fiona, please! I can't unsee that!
Bunu da görmezden gelemem ki!
Fair warning... there's a picture in there you can't unsee.
Uyarayım, orada görmemen gereken bir resim var.
There's not really any awesome wars to go off to and witness horrific things you can't unsee.
Cidden adam gibi savaş yok.. Gidip silemeyeceğin korkunç şeyler göreceğin.
Some images one cannot unsee.
Bazı sahneler zihinlerden silinemiyor.
Well, I can never unsee that, but no, she has not done that yet.
Yani, bu artık gözümden hiç kaçmaz ama hayır. Henüz yapmadı bunu.
I can't unhear things I've heard, unsee things I've seen. I'm sorry.
Duyduklarımı duymazdan, gördüklerimi görmezden gelemem.
Everything you see in this job you cannot unsee.
Bu işte gördüğünüz her şeyi görmemezlikten gelemezsiniz.
Whatever happened and whoever's to blame, I can't unsee that film any more than I can unkill that man in Canon City.
Her ne yaşandıysa ve suçlusu kim olursa olsun Canon City'de öldürdüğüm o adamı diriltemeyeceğim gibi o filmi de unutamam.
You can never unsee it.
Asla görmezden gelemezsin.