Unstuck Çeviri Türkçe
78 parallel translation
I got your windows unstuck.
Pencerelerini böldürdüm.
It's my head in the noose if anything gets unstuck.
Ama işler kötü giderse ipin ucundaki benim başım.
No, to get unstuck from a piece of flypaper.
Hayır. Sinek kağıdından kurtulmayı.
Getting unstuck from a piece of flypaper can be very hard work.
Sinek kağıdından kurtulmaya çalışmak çok yorucu bir iş.
Let's get it unstuck.
Serbest bırak.
Now, you see, he's putting in a peg down there Because I'm quite a way up now And if I come unstuck here
Oraya çivi çakıyor, çünkü çok yüksekteyim ve ayağım kayarsa aşağı uçarım.
You can come unstuck with the truth
Birdenbire gerçeklerle birlikte batarsın.
Lf, on the other hand, things were to come unstuck, and the minister got it into his head that we were engaging his good offices in order to clear up traces of some unlicensed venture which had aborted, and there was a scandal, well, it would be just one scandal too many.
Diğer yandan, eğer plan tamamen suya düşerse, ve bakan iyi niyetinin yarıda kesilmiş, emniyetsiz ve riskli bir işin artıklarını temizlemek için kullanıldığını anlarsa ve bir de skandal varsa, işte, bu bir skandaldan daha da fazlası olur.
See, it just got stuck, and when we stood under it, it unstuck.
Sıkıştı ve biz tam altındayken çözüldü.
Let's Get It Unstuck, And Fast.
- Açalım o zaman, hem de çabuk.
Get unstuck and continue the briefing.
Biran önce ondan kurtul ve brifinge devam et.
Ain't you boys got that wagon unstuck yet?
At arabasını sıkıştığı yerden henüz kurtaramadınız mı?
When I got off the plane here, I felt very unstuck and I like it this way.
Uçaktan indiğimde kendimi çok özgür hissettim ve bu hoşuma gidiyor.
- I can't get'em unstuck.
Kurtulamayacağım!
This glue isn't the sort you can never get unstuck, is it?
- Canım bu Japon yapıştırıcı değil mi? Hani yapıştı mı açılmayan cinsten..
Darling, this isn't the sort of glue that never comes unstuck, is it?
- Canım bu Japon yapıştırıcı değil mi? Hani yapıştı mı açılmayan cinsten..
Darling, this isn't the glue you can never get unstuck, is it?
- Canım bu Japon yapıştırıcı değil mi? Hani yapıştı mı açılmayan cinsten..
I believe he became unstuck in a car crash.
Bir araba kazası geçirmiş, galiba.
Unstuck!
Kaza mı?
If only I could get unstuck.
Kendimi bir kurtarabilsem.
You can become unstuck in time, unless there is anchor.
Tutunacak bir çapa olmazsa zamanda çözülebilirsiniz.
He is unstuck in time.
Zamanda çözüldü.
What do you mean, "unstuck in time"?
Zamanda çözüldü de ne demek?
Looks like Hagerty finally got our windows unstuck.
Haggerty sonunda pencerelerimizi açtırmışa benziyor.
Get a grip man, you don't know you've come unstuck in time.
Kendine gel adamım, Gerçekleşmemiş birşey mi olduğunu bilmiyorsun.
I'm stuck in the future, you're stuck in the past, but maybe we could get unstuck in the present.
Ben geleceğe, sen geçmişe saplanmışsın, ama belkide şimdi koparmalıyız.
If we don't get unstuck soon, we may have a serious problem on our hands... uh... especially with the Bolians.
Eğer yakın bir zamanda kurtulamazsak, çok ciddi problemlerimiz olabilir özelikle Bolians.
Even without the ropes my legs won't come unstuck I sleep with my legs akimbo.
Bacaklarımı bağlayacaksan gevşek bağlama. Ben bacaklarım bağlı yatarım.
Yes, I can. But how can I get it unstuck?
Hallederim de, yapışkandan nasıl çıkacak bu?
The good news is they make a solvent that'll get us unstuck.
Neyse ki aynı şirket, tutkalı çözecek bir solvent üretiyor.
Get unstuck!
Ayrıl!
He tried to thwart his boss and came unstuck. It's natural.
Patronunun önüne geçmeye çalıştı ama planı geri tepti.
But I've come unstuck in my attempts to provide a spectacle for my chums.
Ama arkadaşlarıma bir gösteri sunma çabalarımda tıkandım.
She's come unstuck in time, Wes.
Sıkışıp kaldığı zamandan kurtuldu, Wes.
- Then get unstuck.
- Kurtul o zaman.
but if these become unstuck, they're still held by a silicon safety line.
Ama bu kancalar kurtulursa bile, ipek güvenlik ipi sayesinde güvende olacaktır.
Came unstuck with me, though.
Yine de benimle bot bağlamamıştı.
I couldn't get it unstuck either.
Açamadım bende.
Don't come unstuck.
Kafanı karıştırma.
Hey, we gotta get that grain chute unstuck.
Şu tahıl oluğunu ayırmamız lazım.
Are you unstuck?
Tekrardan çıkarıma mı başladın?
Hey, Smith, they're just about unstuck.
Smith, daha şimdi kurtuldular.
I don't know how to get unstuck.
Bu durumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum.
You'll come unstuck.
Başarısız olacaksın.
Hey, I got that jazzamabob unstuck.
Şu çıkardım şu tanımsız şeyi.
Anything that's stuck, gets unstuck.
Sıkışan şeyleri sıkıştıkları yerden kurtarır.
Like at this point even olive oil would help me get that drawer unstuck.
Gerçi bu noktada zeytin yağı bile şu takılan çekmecemi düzeltebilir.
It's like my life stopped that day when you left, and I need to get unstuck.
Gittiğin günden beri hayatım kapana kısılmış gibi ve artık o kapandan çıkmak istiyorum.
This is how the Universe would look if we were physically unstuck in time.
Eğer zaman içerisinde fiziksel olarak sıkışmış olmasaydık evren böyle olacaktı.
Oh. I've come unstuck.
Serum çıktı.
Whoa, whoa, ladies, ladies, I'll get us unstuck.
Polisleri aramaya hiç gerek yok.