Unsuspecting Çeviri Türkçe
231 parallel translation
For unsuspecting victims.
Masum kurbanlar için.
A danger very often overhangs the unsuspecting.
Tehlike çoğu zaman şüphelenilmeyenden kaynaklanır.
By examining the intercepted mail of unsuspecting Nazi agents... the F.B.I. uncovered many secret channels of communication.
FBI Nazi ajanlarìnìn mektuplarìnì gizlice inceleyerek birçok gizli iletisş im kanalìnì ortaya çìkardì.
Yet, he preferred to rob and murder unsuspecting women.
Ancak o, masum kadınları soyup öldürmeyi tercih etti.
Has it not blown unsuspecting women and little children to pieces.
Onlar da masum kadınları ve küçük çocukları öldürmüyorlar mı?
It would be the easiest course to transfer you out... to saddle some unsuspecting guy with a deadbeat.
Seni başka yere naklettirmek en kolay yol olur. Bir asalağı başka bir masum subayın başına sarmak.
Don't you know that there are evil spirits without bodies... roam the forest looking for unsuspecting dogs like you?
Ormanda senin gibi masum köpekleri arayan bedensiz kötü ruhların olduğunu bilmiyor musun?
An unsuspecting girl, in love, victim of a sinister seducer.
Kendisini ayartan birinin masum kurbanı olduğunu.
Marry other unsuspecting women and murder them, too?
Şüphelenmeyen başka kadınlarla evlenip onları da mı öldürürsün?
You mean to tell me now they've got dames... teaching unsuspecting suckers how to...
Dünyadan haberi olmayan ana kuzularına... artık kadınlar mı ders veriyor yani?
" and tell your unsuspecting students the truth...
" dünyadan habersiz öğrencilerinize gerçeği anlatabilir...
And the unsuspecting Townsend winds up with a stray knife in his back.
Bir şeyden haberi olmayan Townsend ise sırtına bir bıçak yedi.
Well, if he's not looking for it... lf he rides in unsuspecting.
Eğer, böyle bir şey aramıyorsa. Eğer, hiçbir şeyden şüphelenmezse.
God knows what you've unleashed on the unsuspecting south.
Kim bilir o masuma neler söyledin.
as the unsuspecting travellers approached. The smell of roasting lamb was too much for the starving hobbit.
Hiç bir şeyden kuşkulanmayan yolcular yaklaşırken kızaran kuzunun kokusu aç hobbite çok geldi.
And over the years, Cinnamon, he's probably killed hundreds of unsuspecting people who thought they were escaping to the West. And stolen their money.
Yıllar boyunca, Cinnamon Batı'ya kaçacağını düşünen yüzlerce masum insanı öldürdü ve paralarını da çaldı.
Obviously, a philanderer who trifles with unsuspecting women's hearts.
Ve masum kadınların kalplerini çalışıyor.
Anyone who uses trickery, money or violence to swindle innocent, unsuspecting people and treats them as simpletons, ooody ca ca t at ma a CC st a
Hile, para ya da şiddet kullanarak saf ve masumları dolandıran ve onlara enayi muamelesi yapanlara hiç kimse Hıristiyan diyemez.
The unsuspecting breakfast glides ever closer to its doom.
Durumdan habersiz kahvaltı kayarak sonuna yaklaşmaktadır.
Now, in one minute, you will have to predict... just what our unsuspecting subject will do.
Şimdi, bir dakika içinde, masum deneğimizin ne yapacağını tahmin edeceksiniz.
the four of you in order to swindle money from the unsuspecting villagers killed an innocent man and raped and tortured his wife for three days and three nights.
dördünüz köylüleri dolandırmak için masum bir adamı öldürdünüz... Ve karısına üç gün üç gece tecavüz edip, işkence yaptınız.
"onto the flanks of the unsuspecting city was captured by..." Now you're cooking!
... kana susamış Bolşevik Earl Williams Examiner tarafından ele... "
Well... the circumstances, sir, at least as far as I understand them... are that... he and his partners, they stole nearly $ 400,000... from some unsuspecting investors.
Komiser, etin soğumadan neden oturmuyorsun? İskambil oynar mısın? Dinleyin, size katılırdım, fakat ne yazık ki, bu soruşturmayı sürdürmem gerekiyor.
Dozens of asteroids where they can hide and attack an unsuspecting ship.
Gizlenip masum gemilere saldırabilecekleri düzinelerce Asteroit var.
When the time came for my poor mama to be born... my grandmother Anna Bronski... who was still young and unsuspecting... was sitting in her four skirts at the edge of a potato field.
Zavallı annemin doğumuna yakın bir zamanda,... henüz genç ve saf olan büyükannem Anna Bronski,... bir patates tarlasının kıyısında çarşaf eteğiyle oturmaktaydı.
Death is cruelty against the unsuspecting.
Ölüm saf, suçsuz olana karşı zalimliktir.
They find some isolated spot, land right by some unsuspecting soul that no one's ever going to believe, and strut up and down in front of them, making beep-beep noises.
Evet. Yalıtılmış bir yer bulurlar, kimsenin inanmayacağı bir adamın yanına inerler, sonra da onların önünde, bip bip sesler çıkararak kasıla kasıla yürürler.
Chart or no chart, it was perfectly possible for you to have watched Sir Horace Blatt's boat leave and then to have pedaloed into Ladder Bay... there to find the unsuspecting Arlena asleep... and then you strangled her.
Haritalı ya da haritasız, Horace Blatt'in teknesinin gittiğini... görmüş, ardından merdiven koyuna kadar gitmiş ve... hiçbir şeyden haberi olmayan Arlena'yı uyurken bulmuş ve... elbette sonra boğmuş olabilirsiniz.
Unscrupulous merchants palm them off on unsuspecting tourists.
Vicdansız tüccarlar, bir şeylerden kuşkulanmayan turistleri bu sahte haritalarla kandırıyor.
So he went past these "Pullmans," as he calls them, those Jews who were calm, unsuspecting, and he made that gesture to them.
İçlerinde sakin, hiçbir şeyden şüphelenmeyen Yahudiler'i taşıyan kendi tabiriyle "yataklı vagonların" yanından geçerken onlara şu hareketi yaptı.
Not to mention the poor unsuspecting fuckers in the funhouse.
Yerdeki ne olduğundan habersiz salaklardan bahsetmiyorum bile.
You know, Al, I feel kind of like a pig, standing here, enjoying myself, staring at a poor, unsuspecting woman as if she were nothing but a piece of meat.
Biliyor musun, Al kendimi domuz gibi hissediyorum burada durup, kendimi eğlendirerek masum ve zavallı kadına bakıyorum sanki bir et parçasına bakar gibi.
An unsuspecting ship flies in.
Kuşkulanmayan bir gemi geliyor...
I can't believe our luck, to walk into his place, all unsuspecting.
Hiç farketmeden onun mekanına daldık. Bu kadar da şanssız olunmaz.
You've walked into his places all unsuspecting many, many times.
Birçok kere hiç farketmeden onun mekanlarına girmişsindir.
That fraud you been committin'on 60,000 unsuspecting fans.
60.000 tanık seyirci karşısında bir sahtekarlık.
Poison was particularly popular, applied to the frothing cup of ale of the unsuspecting victim.
Zehir oldukça popülerdir. Genelde kurban şüphelenmesin diye bir kupa birayla verilir.
How can you take money from unsuspecting people?
Yoksul ve saf insanların parasını nasıl alırsın?
Mountains of-of plastic baby wipes and chemical seep, not to mention the toxic effect on the behind of my unsuspecting progeny.
Dağlar kadar plastik ıslak mendilin kimyasal sızıntısı. Benim masum bebeğime toksik etkisinden bahsetmiyorum bile
Apache legend tells of evil spirits which frequented this place, dropping down from the sky to kidnap unsuspecting children.
Apaçi efsaneleri, burada yerleşmiş kötü ruhlardan ve gökten inip çocukları kaçırdıklarından söz eder.
You took advantage of a privileged interview situation... to grab potentially incriminating evidence from an unsuspecting subject.
Özel bir röportaj durumunun avantajlarından faydalanıp şüphelenilmeyen bir şeyden potansiyel suç kanıtı çıkardın.
Let me remind you what happens to unsuspecting people in a city.
Kötülük beklemeyen insanlara şehirde ne olacağını hatırlatayım :
'You've led another unsuspecting innocent'down one of your dark, Freudian hallways.'
Frasier, bu adam bizim Daphne'mize asılıyor. Buna nasıl katlanıyor?
"to a new and unsuspecting owner."
"yeni ve şüphelenilmeyen sahibine."
It's so new that it hasn't even been tested on unsuspecting American citizens yet. How new is it?
Ne kadar mı yeni?
DDT in the'50s, Agent Orange, germ warfare on unsuspecting areas.
Ajan Orange, güvenli olan bölgelerde mikropla savaşmış.
You don " t know if and when the killer and his unsuspecting prey... will come together in the same space.
Katil ile masum kurbanın ne zaman ve nerede bir araya geleceğini bilemiyordunuz.
"15 yards from their own citadel, the red ants stopped, regrouped, then descended upon an unsuspecting nest of black ants, the Formica fusca."
Kale içinden 13 metre ileride kırmızı karıncalar durdu ve toplandı sonra onları beklemeyen Formica Fusca'lara siyah karıncalara saldırdılar.
Now Carol is pawning it off on some unsuspecting 4-year-old.
Şimdi de Carol, bunu hiç beklemeyen bir çocuğa kakalayacak.
Like so many unsuspecting McNuggets.
Tıpkı bir sürü faili meçhul McNugget gibi.
The Baby-sitter Bandit has left a trail of her daring nighttime robberies... across the continental United States. She could be lurking anywhere, about to descend upon another house full of unsuspecting dupes.
Sahte çocuk bakıcısı kıtanın bir ucunda diğer ucuna evleri soyarak geziyor.