English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Until the end of time

Until the end of time Çeviri Türkçe

126 parallel translation
Until the end of time... men will try to penetrate the mystery of her perfection.
Ebediyete dek, insan mükemmelliğinin esrarını çözmeye çalışacak.
He lived on the blood of his servants and will do so until the end of time... if we don't find soon a way to destroy him.
Hizmetçilerinin kanıyla besleniyordu. Eğer bir şekilde onu öldürmenin yolunu bulamasaydık hayatı boyunca bu şekilde devam edecekti.
Now that apes are at the helm, the Earth will sail safely through space until the end of time, and Virgil says time has no end, so you see I cannot believe you.
Maymunların yönetici olduğu düşünülürse, Dünyanın sonuna kadar, emniyette olduğumuzu varsayabiliriz. Ve Virgil zamanın sonu olmadığını söylüyor.
'And they'll go on round each other until the end of time.'
Ve zamanın sonuna kadar da öyle dönmeye devam edecekler.
I am with you everyday until the end of time.
Kıyamet'e kadar sizinle olacağım....
Now my minions will frolic in darkness until the end of time.
Artık sonsuza kadar soytarılarım, eğlenip sefa sürebilirler.
"They shall murder one another until the end of time".
"Kıyamete kadar birbirlerini öldürecekler."
I'm going to hang out with you until the end of time.
Seninle takılacağım... ömrün sonuna kadar.
And it will start again until the end of time.
Ve tekrar başlayacak zamanın sonuna kadar.
From the stars we came and to the stars we return, from now until the end of time.
Yıldızlardan geldik ve yıldızlara gideceğiz. Şu andan zamanın sonuna dek.
Another and another until the end of time.
Sonuna kadar farklı.
From the stars we came, to the stars we return... from now until the end of time.
Yıldızlardan geldik, yıldızlara döneceğiz şu andan zamanın sonuna kadar.
Blood brothers, Francie, until the end of time.
Artık kan kardeşiyiz. Kıyamete kadar.
Until the end of time, Joe.
- Kıyamete kadar, Joe.
Blood brothers, Francie, until the end of time.
Kan kardeşiyiz, Francie. Kıyamete kadar.
Until the end of time, Joe.
Kıyamete kadar, Joe!
Until the end of time
Zamanların sonuna dek ;
Keep him away from me until the end of time.
Onu benden sonsuza kadar uzak tutun.
And here I was thinking they'd be together until the end of time.
Sonsuza kadar birlikte olacaklarını sanıyordum.
Until the end of time
Zaman duruncaya kadar
You've found that somebody special in your life... to be honest and faithful to... until the end of time, no matter what.
Yani ne olursa olsun, hayatının sonuna kadar, sonsuza kadar dürüst ve sadık olarak hayatını paylaşabileceğin birini buldun.
Well one would have to suppose so the poor soul would wander helplessly until the end of time.
Belli ki zavallı adamın ruhunu sonsuza kadar avare dolaşmaya mahkum etmek için.
I think I'll be fighting him until the end of time
Ve bana sorarsanız, zamanımız dolana kadar, onunla savaşacağım.
This "haunting you until the end of time" idea of yours is starting to sound appealing.
- Ne? Bu "sana sonsuza dek görünme" fikrin cazip gelmeye başladı..
Until the end of time. Till death do us part.
Zaman dolana ölüm bizi ayırana dek.
And by saying yes, you agreed that everything you had, have or will have from now until the end of time is mine as well.
Ve evet diyerek, Sonsuza dek senin olmuş, olan yada olacak herşeyin benim olduğunu kabul ettin.
He promised if she stayed with him in the cave, he'd forgive her people... - and protect and enchant their land until the end of time.
Mağarasında yaşarlarsa, halkını affedeceğine söz vermiş ve topraklarını sonsuza kadar korumuş ve büyülemiş.
Let's just agree, from now until the end of time, that you don't drive alone at night in that area by the hospital where the houses are.
Hastaneye yakın evlerin olduğu, o sokakta bir daha gece, yalnız başına araba kullanamayacağında anlaşalım.
Whenever anything goes wrong with the boys From now until the end of time it will be because I went out
Bundan sonra çocuklarla ilgili ne zaman bir sorun olsa, nedeni fahişenin biriyle sevişmem olacak.
If a few Jaffa must give their lives so that all Jaffa from now until the end of time can find true enlightenment, then who are you to stand in the way?
Jaffalar'ın zamanın sonuna kadar gerçek aydınlanmayı bulması için birkaç Jaffa'nın hayatını vermesi gerekiyorsa sen kimsin ki bunu engelleyebilirsin?
And every day, the rose wilted, unable to bequeath its gift to anyone... forgotten and lost at the top of that cold, dark mountain, forever alone, until the end of time.
Ve her geçen gün, gül biraz daha solmuş zamanla kimseye sunacak bir sihri kalmamış. O soğuk, karanlık dağın tepesinde unutulup sonsuza dek yalnız kalmış.
Then you'll do it until the end of time.
Öyleyse sonsuza dek yapabilirsiniz.
And I will love you until the end of time.
Seni sonsuza dek seveceğim.
And what every generation of Menken dog shall be named until the end of time.
Menken köpeklerinin her nesli sonsuza kadar aynı adları alacak.
From now until the end of time, I name this hall Herot!
Şu andan itibaren, sonsuza dek, bu salona Herot adını veriyorum!
Rose, I'll love you until the end of time because you're the girl I've wanted, and you're the girl of my dreams.
Rose, seni sonsuza kadar seveceğim çünkü istediğim kız sensin, ve sen rüyalarımdaki kızsın.
"'Go, Daniel, for the things are closed up and sealed until the end of time.'" Daniel 12, verse 10.
Daniel şimdi git, sana söylediğim şey son ana kadar gizli ve mühürlü kalmalı. Daniel 12, ayet 10.
I don't share your sense of unlimited responsibility for absolutely everything from now until the end of time.
Üzgünüm, şu andan itibaren senin, belli ki her şey için sınırsız sorumluluk hissini paylaşmıyorum.
"Keep Metropolis'power grids burning bright until the end of time."
"Metropolis'in enerji hatlarını kıyamete kadar besleyecektir."
Being stuck in a small room and forced to listen to you prattle on until the end of time.
- Gerçekten korktuğun ne? Küçük bir odada tıkılıp kalmak ve zaman dolana kadar gevezeliklerini dinlemeye zorlanmak.
Do you remember when we were married and we said we'd love each other until the end of time?
Evlendiğimiz zamanı ve birbirimizi sonsuza kadar seveceğimizi söylediğimiz anı hatırlıyor musun?
But no matter what happens, no matter what you decide to do I'm going to love you until the end of time. "
"Her ne olursa olsun, neye karar verirsen ver." "Sonsuza kadar seni seveceğim."
" until the end of time.
" onurla korunacaktı.
"God bless everyone around the world, forever and ever, until the end of time."
"Tanrı dünyadaki istisnasız herkesi, ebediyen, zamanın sonuna kadar kutsasın."
* UNTIL THE VERY END OF TIME *
Zamanın sonuna dek.
- We'll love until - As a matter of fact, I am so happy we have decided to serve... - The end of time, and we'll never - the very chic but exponsive seafoot at our very foshionable wotting.
Hatta şık ama pahalı deniz ürünlerini seçtiğimiz için mutluyum.
I mean, you know you could sit and explain it to me from now until, well, the end of time, and I'll go, "Fucking don't get it, man."
Yani, burada oturup bana bunu anlatabilirsiniz, sonsuza kadar. Ve ben yine de size'Kahretsin, anlamıyorum.'derim.
The top 500 songs of all time. With ya until the end.
Tüm zamanların en iyi 500 şarkısı son ana kadar sizlerle olacak.
From this day forward, you shall be joined together as one for all eternity until the very end of time.
bugünden itibaren, sizler tek bir vücut olarak birleşeceksiniz, ve sonsuza kadar, zamanın sonuna kadar birlikte olacaksınız.
It's all from the husband's point of view the whole time, until the end of the book, when his wife tells a story about her first love.
Olaylar sürekli kocanın bakış açısından aktarılır ta ki kitabın sonuna kadar. Burada karısı ona ilk aşkından bahseder.
Life began millions of years ago at the base of the tree, and as time went by, our ancestors evolved, split off and multiplied along branches until now, every species on the planet is a twig at the end of a branch -
Yaşam milyonlarca yıl önce ağacın tabanında başladı. ve zaman geçtikçe atalarımız evrildiler, ayrıldılar ve şu ana kadar dallar boyunca çoğaldılar, gezegen üzerindeki her tür bir dalın ucundaki sürgündür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]