Untreated Çeviri Türkçe
147 parallel translation
No, show him an untreated sample.
Hayır, işlenmemiş bir örnek göster.
When medical supplies ran short, the untreated waited patiently for death.
Tıp gereçleri azaldığında, tedavi göremeyenler ölümü beklemeye başladılar.
- were deliberately wounded. Then their wounds were infected with different kinds of bacteria and intentionally left untreated. - Yeah, it looks that way.
Evet, öyle görünüyor.
Left untreated you could become emotionally extinct.
Tedavi olmazsan duyguların tükenir.
It has a fatality rate of 80 percent if untreated.
Tedavi edilmezse yüzde 80 ölümcül orandadır.
"You cannot carry a large lie through a marriage..." because a large lie, like an untreated cancer... "will continue to grow until you or the relationship dies."
"Bir evlilik boyunca büyük bir yalanı taşıyamazsınız çünkü büyük bir yalan, tıpkı tedavi edilmemiş kanser gibi siz ya da ilişkiniz ölene kadar büyümeye devam edecektir."
It's Been Left Untreated For Far Too Long.
Çok uzun zamandır tedavi edilmemiş.
Behavior like yours could, if left untreated, turn violent.
Seninki gibi davranışlar, eğer tedavi edilmezlerse, şiddete dönüşebilir.
If it goes untreated it could result in paralysis, even death.
Tedavi edilmezse felce yol açar, hatta ölüme.
You know, there's a high rate of infection in wounds left untreated.
Bi-biliyor musun... tedavi edilmeden bırakılmış yaralarda yü-yüksek enfeksiyon riski vardır.
Unmedicated and untreated, he is volatile and possibly dangerous, - to himself and others. - Thank you, Doctor.
Tedavi edilmemesi ve terapi uygulanmaması durumunda... karşı tehlike yaratabilecektir.
Yes, but it would be unethical to let her leave untreated.
Evet, ama tedavi edilmeden bırakmak mesleki ahlaka aykırı.
- It's an oxidation stain caused by rainwater running down untreated side walls.
- Oksitlenmeden dolayı Yağmur yağınca çatıdan akan paslar neden olmuş.
- l feel like I could scratch myself to death... if it goes untreated. I mean, I don't know.... lt's the Longs Drugstore on the West Side.
- Eğer tedavi edilmezse kendimi ölene kadar kaşıyabilirim. Yani, bilmiyorum... Batı tarafındaki Longs Eczanesi.
Untreated, eight weeks.
Tedavi görmezsen sekiz hafta.
As such, his illness may have gone untreated... far longer than is typical.
Bu yüzden hastalığının teşhis edilmesi... normalden uzun sürmüş olabilir.
Untreated, it could kill her within a day or two.
Müdahale edilmezse bir ya da iki gün içinde ölür.
If the gonorrhea goes untreated.
Belsoğukluğu tedavi edilmezse.
Gonorrhea can be completely asymptomatic... but if it's left untreated, it can lead to severe problems down the line.
Belsoğukluğunun hiç belirtisi olmayabilir... ama tedavi edilmezse, ileride ciddi problemlere yol açabilir.
The spine may heal, but the optic nerve will get worse if it goes untreated.
Omuru iyileşebilir, ama eğer tedavi edilmezse optik siniri kötüleşebilir.
Your untreated control issues.
Sendeki kontrol sorunları.
The same team that has concluded that the Cyprus audio is an untreated, unforged original.
Kıbrıs ses kaydının işlenmemiş, bozulmamış bir kayıt olduğunu düşünen de bu ekip.
- He could have untreated syphilis.
- Tedavi edilmemiş sifilisi olabilir.
- He could have untreated syphilis.
- Tedavi edilmemiş bir frengisi olabilir.
The alderman left here with untreated syphilis.
Meclis üyesi tedavi edilmemiş frengi ile buradan ayrıldı.
- We don't know that it was untreated.
- Tedavi edilip edilmediğini bilmiyoruz.
Untreated, this could be a very serious disease. " Stupid.
Tedavi edilmezse, bu çok ciddi bir hastalık olabilir. " Salak.
Yeah. Untreated, only 33 % of patients survive past a year.
Tedavi edilmezse hastaların sadece % 33'ü bir yıl içerisinde ölür.
Because it's been untreated for so long, it's gone from a simple "watery eyes, scratchy throat" allergy... to a whopping "I'm gonna kick your ass" allergy- - compromising her immune system, diminishing her ability to heal and breaking down her organ systems.
O kadar uzun süredir tedavi edilmemiş ki bildiğimiz "gözüm sulanıyor boğazımda bir gıcık var" türü alerjiden "seni mahvedeceğim" alerjisine terfi etmiş. Bağışıklık sistemini zayıflatarak iyileşme yeteneğine darbe vurmuş ve organlarına zarar vermeye başlamış.
If it wasn't for Socrates, that raving, untreated schizophrenic, we wouldn't have the Socratic method- - the best way of teaching everything, apart from juggling chain saws.
Sokrat denen o çılgın, tedavi edilmemiş şizofren olmasaydı, elektrikli testere fırlatmaktan sonra en iyi öğretim sistemi olan Sokrat Yöntemi de olamazdı.
Caused, no doubt, by an untreated infection... from allergic reaction to an unknown cosmetic enhancer.
Şüphesiz, tedavi edilmemiş enfeksiyondan dolayı alerjik tepkimeden, kozmetik bir soruna dönüşmüş.
Pneumonic plague has a rapid onset... and most untreated patients die within 48 hours.
Pnömonik veba süratle bulaşıyor ve tedavi edilmeyen hasta 48 saat içinde ölüyor.
Enough to this administration's indecisiveness and lethargy... to the garbage which goes uncollected, the lots and row houses which stay vacant... the addicts who go untreated... the working men and women who every day are denied a chance at economic freedom.
Bu yönetimin kararsızlığına ve uyuşukluğuna toplanmayan çöplere boş kalan arsalara ve konutlara ilgilenilmeyen bağımlılara kadın erkek her gün işe giden yine de ekonomik özgürlük şansı verilmeyenlere yeter.
When these storm drains are full, nobody's gonna notice... a few thousand gallons of untreated waste in the runoff.
Rögarlar dolduğunda, hiç kimse binlerce atığın akarsuya karıştığını fark etmiyor.
These guys are dumping untreated waste into the town's storm drains... and all you've got to say is "Yeah, so?"
Bu adamlar atıkları şehrin rögarlarına boşaltıyordu bütün söylediğiniz "Evet, ne olmuş" mu?
Yes, but this particular man is emptying untreated waste into a storm drain.
Evet, ama bu adam belli ki bir rögar içindeki atıkları boşaltıyor.
An untreated infection, maybe.
- Tedavi edilmemiş enfeksiyon olabilir.
- lf left untreated.
- Tedavi edilmezse.
Which left untreated are almost always fatal.
Tedavi edilmezse mutlaka ölüme yol açar.
Left untreated, the disease is gonna kill her.
Tedavi edilemezse hastalık onu öldürebilir.
An untreated wound out here, it's gonna get infected.
Şuranda tedavi edilmemiş bir yara var enfeksiyon kapar.
It destroys tissue, consuming the body, and if untreated, can kill you.
Vücudu tüketerek, dokuyu mahveder ve tedavi edilmezse, sizi öldürebilir.
gonorrhea has been known about as a bacterial infection for over 150 years although the clap may not sound like serious but untreated, gonorrhea can cause both serious and permanant health problems in both men and women
Belsoğukluğu 150 yıldır bilinen ve bakterinin yol açtığı bir hastalıktır... her ne kadar çok önemli değilmiş gibi görünse de... kadında ve erkekte tedavisi mümkün olmayan ciddi ve kalıcı... sonuçlara yol açabilir.
But if I go untreated...
Eğer tedavi edilmezsem...
Oh, ser, you cannot have wood untreated this close to the ocean.
Bayım, okyanusa bu kadar yakınken tahtalar verniksiz dayanmaz.
Left untreated, the bends causes painful inflammation around the joints.
Vurgun yiyen kişinin eklemlerinde ağrılı iltihaplar görülür.
The bamboo you found was untreated, so we're looking for a new building or one under renovation.
Bulduğun bambu işlem görmemiş. Yani, ya yeni bir bina ya da tadilatta olan bir yer arıyoruz.
Completely unprocessed and untreated, like what's in that organic rye bread she's been eating.
Onun yediklerinin içindeki organik çavdar gibi tamamen işlenmemiş ve kontrol edilmemiş şeyler.
The Sachsenhausen camp commander regrets to inform you that on March 4, 1940 Prof. Jan died in jail of an untreated cardiac defect.
Sachsenhausen kampı komutanı 4 Mart 1940'ta, Profesör Jan'ın hapishanede geçirdiği ani kalp krizi sonucu öldüğünü üzüntüyle bildirir.
He's had untreated high blood pressure for a long time.
Uzun süredir yüksek kan basıncı tedavi edilmemiş.
Six cases of untreated strep.
Tedavi edilmemiş 6 enfeksiyon.