English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ U ] / Upturned

Upturned Çeviri Türkçe

49 parallel translation
Three days on an upturned lifeboat.
Alabora olmuş cankurtaran sandalında 3 gün.
Swim for the upturned boat!
Ters dönmüş tekneye doğru yüzün!
At this distance, the heatwave is sufficient to cause melting of the upturned eyeball, third-degree burning of the skin and ignition of furniture.
Oluşan ısı dalgası bu mesafede,... korunmasız bir gözü yakmaya, üçüncü derece yanıklar oluşturmaya ve eşyaların ateş almasına neden olabilir.
Blonde hair, great upturned nose.
Sarışın, kalkık burunlu.
Then I noticed they all have upturned noses and they watch ballet on television.
Bir de dikkat ettim hepsinin burunları düzgündür, televizyonda bale izlerler.
We saw the stone was upturned.
Taş yerinden oynamıştı.
There will be many upturned palms along the way :
Yol boyunca pek çok tersine çevrili palmiye olacak.
Think of the sun's heat on your upturned face on a cloudless summer's day.
Bulutsuz bir yaz gününde,... güneşin sıcaklığını yüzünüzde hissedin.
These floating clumps of twigs and grasses even remind me of the great floating islands of upturned trees, creepers and bushes that make their way down the great river.
Bu yüzen dal ve çim yığınları bile bana nehre doğru ilerleyen yüzen ters dönmüş ağaçlardan adaları,... sarmaşıkları ve çalıları hatırlatıyor.
And who but a Krady beast would leave the nullified bodies of mine and ours upturned... so they'll never descend to the gloried Wayafter.
Ve birimiz öldüğü zaman, Vücudumuzu asla Wayafter'a ulaşamamız için, yukarı döndürürler.
What do you mean by "upturned"?
"Yukarı Döndürme" ile ne kastediyorsun?
Neck - strapped and upturned.
Boynundan bağlanmış ve yukarı döndürülmüş.
Upturned.
Dağıtılmış.
Staked to the dirt and upturned.
Kirletilmiş ve dağıtılmış.
I've heard tellings that the Kradin leave our nullied defenders upturned.
Kradin'in, muhafıızlarımzı etkisiz hale getirip dağıttığını duydum.
Sorry to leave you upturned so long... but I had to shroud myself in the trunks till the Kradin walked on.
Seni bu şekilde bıraktığım için üzgünüm... Fakat Karadin gidinceye kadar ağaçlarda saklanmak zorundaydım.
Note the upturned apiculus on the dorsal sepal.
Arka çanak yaprağındaki yukarı dönük uçlara dikkat edin.
The cutest little upturned nose, the softest lips, the sweetest Adam's apple...
Küçük, hoş, yukarı kalkık burnu var, yumuşacık dudakları, olağanüstü bir Adem elması...
The signer's head leans to the right and rests on the upturned palm...
Kisş inin başı sağa yatar ve yukarı çevrilen avuca yaslanır...
A man must summon all his will not to lookdown at those golden orbs... whose wondrous tips are upturned, aimed right at his eyes.
Ancak erkek bu altın kürelerden gelen çağrıya kulak asmamalıdır... Çünkü kimininki olağan dışı şekilde yukarı dönüktür, doğru, adamın gözlerine nişan alır.
With three humans and an upturned boat, they were spoiled for choice.
Üç insan ve ters dönmüş bir bot, hangisini yiyeceklerini şaşırmışlardı.
It includes the death by hanging ofJudas... his face upturned to the branch that suspends him.
Yahuda'nın asılarak öldürülüşünü de tasvir eder. Yüzü asılı olduğu ağaç dalına çevrilidir.
And he stands or the stage with an upturned piano... his touching tribute to the Canadians who fell on the European battlefields.
Sahnede, ters dönmüş bir piyanonun önünde duruyor. Avrupa cephelerinde savaşmış Kanadalıları anıyor.
There is traces of the same polish on this upturned bit of carpet.
Aynı cila, halının yukarı kalkmış kısmında da mevcuttur.
Oh, the world is a beautiful place to be born into... if you don't much mind a few dead minds in the higher places... or a bomb or two now and then in your upturned faces.
Dünya doğulacak güzel bir yer. Fazla aldırmazsan, ölüleri fazla aldırmazsan ya da yukarıdakini. Tepetaklak olursun.
I would rather work for an upturned broom with a bucket for a head than work for somebody else in this office besides myself.
Başımda kova, elimde süpürge ile temizlik yapmayı.. bu ofiste başkasının altında çalışmaya yeğlerim.
Throughout the 20th century, sardine shoals were so huge that millions of them would be sidetracked into the shallows where they were taken in nets, buckets, even upturned skirts.
20'inci yüzyıl boyunca sardalya sürüleri o kadar boldu ki, milyonlarcası sığ sulara gelir ve ağlardan, kovalardan, hatta ters dönmüş süpürgeliklerden toplanırdı.
This vast area of southwest China the size of France and Spain combined is famous for its clusters of conical ( × ¶ µÄ ) hills like giant upturned egg carton ( Ö ½ ÈÝÆ ÷ ) seperated by dry empty valleys
Fransa ve İspanya kadar yer kaplayan Güneybatı Çin'deki bu büyük topraklar kurumuş vadilerle birbirinden ayrılarak ters dönmüş dev yumurta kartonlarına benzeyen konik tepe kümeleriyle meşhurdur.
Goats are distinguished by a narrow head, a bearded chin, in the male, a short upturned tail.
Keçiler dar kafaları, sakallı çeneleri, erkekleride kısa kıvrık kuyrukları ile bilinirler.
This upturned toe has a remarkable way of lengthening and flattering the leg.
Bu yüksek topuk bacağı uzatmada ve daha gösterişli göstermede hatırı sayılır bir önemi var.
I'll make them all stay on the upturned yacht.
Hepsinin diğer tarafta kalmalarını sağlamam gerekiyor.
Valdivia landed on his back, relatively close to the building, arms spread, in what's known as the upturned-crucifix position.
Valdivia sırt üstü düştü binaya yakın bir yere. Kolları açık bir şekilde, ki bu da ters olarak çarmıha gerilmek diye bilinir.
Is it kind of upturned?
Kalkık mı ne?
That gas is methane and we've been collecting it all night underneath this upturned boat so that I can take a sample of it in this bag.
Bu gaz'Metan'dır ve bütün gece bu ters çevirdiğimiz kayığın altında biriktirdik. Artık çantaya bir numune alabilirim.
'Did she have loads of eye make up and like an upturned nose?
'Gözlerinde makyaj ve kalkık burunu var mıydı? '
The entire rock face is actually one huge fossil an upturned slab of Jurassic Ocean floor.
Aslında, tüm kaya yüzeyi büyük bir fosildir. Jura dönemi okyanus zemininin yan dönmüş kalın tabakası.
Hundreds upturned by the waves find it impossible to right themselves.
Dalgalar yüzünden ters dönmüş yüzlercesi kendilerini bir daha asla düzeltemez.
Nature is upturned.
Doğa alt üst olmuş durumda.
No one had ever built a glass house on this scale before and to do so, the architects borrowed techniques from the ship building industry, which may explain why the Palm House looks like the upturned hull of a ship.
Bu ölçekte bir cam evi daha önce hiç kimse inşa etmemişti. Ve bunu yapmak için mimarlar gemi inşa sanayisinde kullanılan teknikleri uyguladılar. Belkide bu, Palmiye Evi'nin neden bir geminin gövdesi gibi göründüğünü açıklar.
An upturned carpet and- - whoops!
Kıvrılmış bir halı ve hoppala!
Wouldn't you be better off in Trafalgar Square with the Labour lot, howling this rot from an upturned soap box?
İşçi yığını ile Trafalgar Meydanı'na çıksan da bu saçmalıkları halkın önünde havlasan daha iyi olmaz mı?
You and my brother and this whole affair have upturned my life quite enough.
Sen, ağabeyim... ve tüm bunlar... Yeterince hayatımızı mahfettiniz.
We all call her Piggy Postern because she has an upturned nose like a pig.
Herkes ona Domuzcuk Postern der, çünkü domuz gibi kalkık bir burnu var.
It includes the death by hanging of Judas, his face upturned to the branch that suspends him.
Yahuda'nın asılarak, yüzü kendisini tutan dala dönük şekilde ölümünü resmeder.
I've upturned my life for you.
Hayatımı senin için alt üst ettim.
You told me Jesus washed your feet once, how he upturned the order of everything.
Bana, İsa'nın bir keresinde senin ayaklarını yıkadığını ve tüm usulleri altüst ettiğini anlatmıştın.
It looks like an upturned cradle.
Samanyolu'ndan bir beşik düşüyor gibi sanki. Ters dönmüş bir beşik gibi.
Oh, a decent bit, I think - a few chairs upturned, ornaments put to the sword, that sort of thing, you know.
İkna edici boyutta Kartacalılarınki gibi değil.
Three days on an upturned lifeboat.
Devrilmiş bir cankurtaran gemisinde 3 gün geçirdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]