Vam Çeviri Türkçe
462 parallel translation
Just when I had her on the 5-yard line.
Onu tam kıvamına getirmişken?
The eggs are just right.
Yumurtalar da tam kıvamında.
- It was just right.
- Tam kıvamında.
- Just right?
- Kıvamında.
Just right.
Kıvamında.
Be sure the coffee is strong and the wine is cold.
Kahvenin kıvamında, şarabından da soğuk olduğundan emin ol.
Done to a turn.
- Tam kıvamında!
Make the gruel thick and slab, like a hell-broth boil and bubble, for a charm of powerful trouble.
Koyulaşsın çorba, kıvamına gelsin Bir cehennem yemeği acılığında... Büyülensin ne varsa kazanın içinde!
You couldn't have done it if I hadn't softened it up for you.
Plağı kıvamına getirmeseydim, sen asla kıramazdın.
- Sweet as a pork chop.
- Domuz pirzolası kıvamında.
Just peachy.
Tam kıvamında.
No... I don't think so.
Hayır bence kıvamında.
I HOPE IT ISN'T TOO RICH.
Hayır, kıvamında.
- It's almost ready.
- Tam kıvamına gelmek üzere.
- No, it was just right.
- Hayır, tam kıvamındaydı.
Oh, nicely on temperature. Nicely on temperature.
Tam kıvamında.
Make our gruel thick and slab :
Kıvamına getirir, koyulaştırır çorbamızı.
Looks done to a turn.
Kıvamında pişmiş görünüyor.
I think our boy's about primed and ready.
Bence bizimki kıvamına geldi ve hazır.
Still difficult. Her blood gives me the elixir I need for eternal life, but she has not enough fear.
Kanı bana ölümsüzlük iksirini verecek ama uygun kıvam için yeteri kadar korkmadı.
Easy, ripe, and luscious.
Rahat, kıvamında ve lezzetlice.
Emptied, steamed, flavored with sesame seeds Whipped into a fondue and garnished with lark's vomit.
Boşaltılmış, buğulanmış, susamla tat verilmiş fondü kıvamına getirilip tarlakuşu kusmuğuyla süslenmiş.
Jolly good gravy!
Tam kıvamında.
Cooked rare very nicely.
Tam kıvamında, az pişirilmiş.
Well, you're not exactly a rose garden yourself.
Eh, sen de gül bahçesi kıvamında değilsin.
First, the eggs mustn't curdle...
Birincisi, yumurtalar kıvamında olacak...
That's good Army.
Tam kıvamında bir ordu.
I got this guy right where I want him.
Adamı tam kıvamına grtirdim.
Hey, Steve, can you help me out with this pastry mix thing?
Hey, Steve, bu şeyleri hamur kıvamına getirmem için yardımcı olur musun?
Well, how's our Billy shaping up?
Bizim Billy'nin kıvam durumu nedir?
Hey, old man, they are well salted today!
Hey, amca bugün tuzu tam kıvamında olmuş.
I have got them!
Onları kıvamına getirdim.
I'm not ready for the lampshade yet.
Henüz abajur kıvamında değilim.
My man turned into an idiot.
Benimki şu an idiot kıvamında.
No, it wouldn't be too hot, it will be just perfect.
Hayır sıcak olacağını sanmam. Tam kıvamında.
And walked in it and shit like that.
Hem s.çmış hem sıvamıştır sanki.
Must use the supple cold water To achieve equal balance
soğuk suyu çok iyi bir....... dengede kullanıp, kıvamı tutturmalıyım!
Not very many people can withstand its effect
Bu kıvamı herkes tutturamaz, Çok hassas bir iştir!
"in the center as the slices are pulled apart."
"sakız kıvamında, ortada birikmişler."
So you still can't get the soup right.
Çorbanın kıvamını hâlâ bulamadın, ha?
I'll throw in the steak markers.
Yanında biftek kıvam ölçücü ver.
Ah now it's just right.
Ah, şimdi tam kıvamında.
I say, we'll hold a feast I your honour, prepare all our specialities, boars... with mint sauce and we'll have mounds of beer all heated till it is just right.
Şerefinize bir ziyafet vereceğiz, bütün özel yemeklerimizden, domuzlardan... nane soslu hazırlatacağız, ve biraları kıvamına gelene kadar ısıtacağız.
" From desert to mud
" Çöl kuruluğundan çamur kıvamına..
It's not golden brown enough.
Daha tam kıvamında değil.
- What?
- Kıvamı koyu olsun.
Chocolate milkshake, extra thick.
Çikolatalı milk shake. Kıvamı koyu olsun.
Vam not continue.
Devamı yok.
He's ready.
Kıvamına geldi.
Women are strange.
Benimkine ilk rastladığımda tam kıvamındaydı. Kadınlar çok ilginç.
I said thick!
Kıvamı koyu demiştim!