Varieties Çeviri Türkçe
177 parallel translation
- There are varieties of heroes.
- Kahramanlığın da türleri var.
I knew you'd be unable to resist the bait of my cigarette having read with great interest your monograph on the ashes of a hundred and forty different varieties of tobacco.
Yüzelli farklı tütün türünün külleri üzerine yazdığınız kitabı büyük bir ilgi ile okuduktan sonra yem olarak kullandığım sigaraya karşı duramayacağınızı biliyordum.
He's about 57 different varieties.
57 değişik şekli var.
I knew the cloth shops where endless yards of silk reflected the sun - the shop with baskets piled high with many varieties of grains... which the housewives grind to make curry - the vendors selling chickens and mangoes, papayas and coconut milk... candies, betel nuts and soda water -
Güneş ışınlarını sonsuzmuşcasına yansıtan ipekli giysilerin satıldığı tezgahları ve... evkadınlarının bol baharatlı yemeklerini yapmak için kullandıkları çok çeşitli... hububatlarla dolu sepetlerin koca koca kümelendiği tezgahları da biliyordum. Satıcılar mango, tavuk, papaya, hindistancevizi sütü... mum, hurma ve maden suyu... ve her yerde tembel tembel gezen inekleri satıyordu.
We have hundreds of different varieties of ants in this country.
Bu ülkede yüzlerce türde karınca vardır.
There are 14 varieties of river bug where we're going.
Gittiğimiz yerde 14 çeşit nehir böceği var.
Which comes in 10 varieties and is on sale in this arena!
10 çeşit olarak sunulur..... ve bu salonda satıştadır!
The varieties are endless.
Sonsuz varyasyon var.
The cultivation of hydrangeas was evolved from a number of varieties originally found in Japan.
Ortanca tarımının gelişimi... Orjini Japonya olan bir kaç tür sayesinde olmuştur.
I understand there are different varieties.
Anladığım kadarıyla farklı türleri var.
There are several varieties.
Birkaç farklı türü var.
Mr Eckland, there are three varieties of serpent indigenous to those islands and all are extremely poisonous.
Bay Eckland adalarda üç çeşit yılan bulunuyormuş hepsi de ziyadesiyle zehirliymiş.
Socialists like me, dissidents of all varieties.
Yahudiler, Komünistler benim gibi Sosyalistler, ve her çeşit karşı görüşlüler.
And one of the most important varieties is the ode.
En önemli türlerinden biri de "Gazel" dir.
These early birds have more varieties than Heinz.
Bu erken dönem kuşları Heinz bahislerinden bile daha çeşitliydi.
Instead of letting us wander from flower to flower... Claire made us look at the varieties that she admired most.
Farklı çiçekleri göstermek yerine Claire en beğenilenleri öğretmeyi yeğliyordu.
63 varieties.
63 çeşidi var.
What about the Plant Varieties and Seeds Tribunal?
Peki, Bitki Çeşitleri ve Tohumlar Hakem Heyeti?
Humans encourage the reproduction of some varieties and discourage the reproduction of others.
İnsanlar bazı türlerin çoğalmasını teşvik ederlerken, bazılarının çoğalmasını engellerler.
So those varieties which are, by accident, less well adapted don't survive, or at least they leave fewer offspring.
Bir şekilde uyum gösteremeyenler ya da az adapte olanlar, hayatta kalamaz ya da daha seyrek doğururlar.
Varieties with specialized functions joined together making a collective. The first cell.
Çeşitli özelleşmiş işlevler özel bir şekilde bir araya gelip, ilk hücreyi oluşturdular.
All the varieties of land and weather known to Earth within a few hours'walk.
Dünya'ya ait her türden toprak çeşidi ve hava koşulları birkaç saatlik mesafede.
Later, I would forage inland for fruit and vegetables from the endless varieties of trees and bushes all over the island.
Ben de adanın dört bir yanındaki ağaçlardan ve çalılardan meyveler ve sebzeler topluyordum.
Meat, fruit, bread-fruit ; vegetarian fruit of all varieties.
Tüm çeşitleriyle etli meyve, ekmekli meyve, vejeteryan meyve.
57 varieties.
57 türde.
There are several varieties.
Mantarın birçok türü vardır.
In that closet... I became familiar with the endless varieties of erotic experience.
Erotic deneyimlerin... sınırsız çeşitliliği ile tanıştım.
There are fifty score varieties of comment. Nay, more.
Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek.
I became familiar with the endless varieties of erotic experience.
Erotik deneyimin sonsuz çeşitleri ile tanıştım.
One hundred different varieties if I remember.
Yüz farklı çeşit hatırladığım kadarıyla.
Those varieties of DNA that just happen to be good at building ancestors, at building bodies that have good eyes, good legs, good anything else, survive.
Bu işte tesadüfen başarılı olan DNA varyasyonları iyi gözlere, iyi bacaklara ve iyi olan her özelliğe sahip olan vücutları ve ataları inşa eder ve hayatta kalmalarını sağlar.
We have many varieties of plant life.
Çok çeşitli bitki yaşamı mevcuttur.
You are an expert in all the varieties and facets of opera.
Operanın her türünde bir uzmansınız.
Ktarian chocolate puff. I don't know exactly what's inside, but I think it's made with 17 varieties of chocolate.
İçinde ne var tam olarak bilmiyorum, ama sanırım 17 çeşit çikolatadan yapılıyor.
Unfortunately, Frederick is allergic to seven varieties of ivy so he wears long sleeves and long pants, a bonnet with a net on it.
Doğamda yok. Maris'in amcası Lyle öldüğünde, cenazede uyum sağlamak için elimi arabanın kapısına sıkıştırdım. Çok karmaşık bir korsansın, değil mi?
It plays CDs automatically... and it has three distinct varieties of inane chatter.
CD'leri otomatik olarak çalar ve üç farklı şekilde gevezelik programı var.
There are 14 varieties of tomato soup available from this replicator- - with rice, with vegetables,
Bu kopyalayıcıda, domates çorbasının on-dört çeşidi bulunmakta- - pirinçli, sebzeli,
14 varieties and they can't even get plain tomato soup right.
14 çeşit çorba içinden, sade sıcak bir domates çorbası istediğinde, karşılığı bu.
This very lake is 89 metres deep and boasts 50 varieties of fish!
Mesela bu büyük göl 89 metre değinliğinde ve 50 çeşit balık yaşıyor.
I didn't get a chance to forward my Varieties, and I need them for audition notices, Can you hold onto them?
Adres değişikliği bildirmedim. Variety dergisi bir süre daha buraya gelebilir mi?
The nine ingredients make up a total of 81 varieties.
Toplamda 81 farklı üründen dokuz ana yemek çıkarılmış.
Man knows 150 varieties of beer, can't tell a poinsettia from a prickly pear.
Adam tam 150 çeşit bira biliyor, ama kaktüsü firavunincirinden ayıramıyor.
The chrysanthemum exhibit at People's Park has hundreds of varieties!
Halk Parkı'ndaki kasımpatı sergisinde yüzlerce farklı şey görebilirsin.
Although still bent on beating Lewis and Clark... I am cataloging new varieties of flora and fauna.
Lewis ve Clark'ın ensesinde olmamıza rağmen yeni karşılaştığım bitki çeşitlerini kayda geçirmeyi ihmal etmiyorum.
Dunkin'donuts- - up to 52 varieties...
Dunkin'donuts... 52 çeşidi var...
We have new varieties if you'd care to look.
Bakmak istersen yeni çeşitleri de var.
I have several Terran varieties, uh... as well as some more exotic blends.
Elimde birkaç tane Terran çeşidi var... birçok egzotik harman kadar iyidir.
They don't realize all the different varieties and kinds of lettuce... and all the things that can be done...
Ama salatanın ne kadar çeşitleri, türleri olduğunun farkında değiller. Mesela Brüksel lahanası.
- You know, there's many varieties of bats.
Yarasaların birçok türü vardı.
We have 10 varieties of single malt scotch and a wine cellar with over 10,000 bottles.
10 çeşit biramız ve 10,000 şişe barındıran bir kilerimiz var.
They have more varieties than that.
Biliyorsun, bundan başka çeşitleri de var.