Victory Çeviri Türkçe
7,145 parallel translation
We refuse to give our lives when there is no hope of victory.
- Zafer umudu yok, biz de hayatlarımızı vermeyi reddettik.
They need a victory - and Jason can give them that.
Zafere ihtiyaçları var ve Jason bunu onlara verebilir.
'We could almost smell the victory.'
Neredeyse galibiyetin kokusunu alabiliyorduk.
And, to conclude, victory fell on us.
Sonuç olarak da zafer bize düştü.
This is the smell of victory!
Ohh, huuh, zaferimizin kokusu!
Smell my victory!
Zaferimi kokla!
It is not vengeance, but it is a victory. "
"Bu bir intikam değil, ama bir zafer".
Is this a meaningless victory?
- Bu anlamsız bir zafer mi?
It is a victory and an honor to steal you away this afternoon.
Seni bu öğleden sonrası için yolundan etmek zafer ve onurdur.
And by doing so, erase every victory we've fought for, including tonight's.
Böylece bu geceki de dahil uğruna savaştığımız zaferleri silecekler.
Victory! - Victory! - Victory!
- Zafer!
- Victory! Victory!
- Zafer!
- Victory! - Victory!
- Zafer!
I want this victory mapped.
Zaferi işaretleyin. İşaretleyin!
Map them. Map this victory.
Zaferi işaretleyin!
Keep that spirit up, and bring us closer to victory.
Bu ruh halini devam ettir ve zaferi bize daha yakın et.
Victory!
Zafer!
With the CITES victory, we succeeded in getting manta rays listed for protection, which led to a national ban on all fisheries for manta rays throughout all of Indonesia.
Manta vatozlarını CITES'da listeye aldırarak Endonezya'daki balıkçıların bu konuda avlamalarını ulusal bazda yasaklayan koruma sağlamış olduk.
It was a beat-down by Kalil Turay, who appears to have scored an upset victory over Billy Hope and perhaps has put the finishing touches on Hope's great career.
Billy Hope'dan puanı çok daha yüksek görünen ve belki de Hope'un muhteşem kariyerine bitirici vuruşları yapan Kalil Turay maçı önde götürüyor.
Yet another victory for the robotic police force.
Robotik polis güçleri için yeni bir zafer.
Today is Victory in Europe Day.
Bugün Avrupa'da Zafer Günü.
It's a major First Amendment victory.
Bu büyük bir Birinci Yasa zaferi.
A single piece, no matter how lonesome, can be the difference between victory and defeat.
Tek bir taş, ne kadar yalnız olursa olsun zafer ve yenilgi arasındaki fark olabilir.
"You will be a vital part of the democracy that follows our victory."
Zaferimizden sonraki demokrasinin önemli birer parçası olacaksınız.
Be a vital part of the democracy that follows our victory.
Zaferimizden sonraki demokrasinin önemli birer parçası olacaksınız.
Whatever arrogance brought this treacherous girl back to us, you are about to witness a great victory, not only for The Capitol, but for Panem.
Nasıl bir kibir bu hain kızın geri dönmesini sağladı bilmiyorum ama birazdan büyük bir zafere tanıklık edeceksiniz. Bu zafer sadece Capitol'ün değil, tüm Panem'in bir zaferidir.
With ODMG... victory will be ours!
3B-ME ile... zafer bizim olacak!
You've already lost the first battle. And for our victory, we've picked a trophy.
İlk savası kaybettiniz ve zaferimiz serefine bir ganimet aldık.
Please accept one of our warriors as a trophy of your victory.
Lutfen zaferiniz serefine savascılarımızdan birini ganimet olarak kabul edin.
It's Sam Brenner, and his team that have brought us to the brink of victory.
Bu Sam Brenner'ın ve onun takımının bize kazandırdıgı bir zafer.
- Victory is mine.
- Zafer benimdir.
Victory dance.
Zafer dansı.
A victory should be honoured with revels.
Zaferler eğlenceyle onurlandırılmalıdır.
This is a victory for the Belvedere Gallery and a victory for the Austrian people.
Belvedere galerisi ve Avusturya halkı için, bu bir zafer.
The taste of victory.
Zaferin tadı.
General... congratulations on your victory and promotion.
General, zaferiniz ve terfiinizden dolayı sizi tebrik ederim.
But if God grants us victory, we must change.
Ama Tanrı bize zafer bahşederse, değişmeliyiz.
Victory will not come because we think it must.
Gelmesi gerektiğini düşündüğümüz için gelmez zafer.
Victory is ours.
Zafer bizimdir.
Quite a victory for Johan de Witt.
- Johan de Witt için kesin bir zafer.
To victory.
Zafere.
I would like to thank one man... without whom this glorious victory would never have occurred.
O olmasa asla gerçekleşmeyecek olan bu zafer için bir kişiye teşekkür etmek istiyorum.
Victory will be ours.
Zafer bizim olacak.
Tales of his victory will be etched on shrines and temples.
Zaferinin hikayesi tapınakların, evlerin duvarlarına çizilecek.
This is quite a victory for you.
Büyük bir zafer kazandın.
You're taking us off of our victory tour?
Bizi zafer turumuzdan indiriyor musunuz?
It's come to my attention they just had their first victory in seven years.
Dikkati mi çekti de. 7 yıl içerisinde ilk zaferini aldılar.
At the victory banquet, you said you didn't want a post.
O vakit ziyafet sırasında sen makam istemiyorum demiştin, değil mi?
It's a sure victory.
- Değil mi?
VICTORY WILL BE OURS.
Zafer bizim olacak!
So, it's a victory for me.
Yani bu benim için bir zafer.