Voltage Çeviri Türkçe
419 parallel translation
Build up the voltage potential to its maximum.
Voltaj gücünü en yükseğe çıkart.
Got any fence wire strong enough for the voltage?
Yüksek voltaja dayanabilecek tel var mı?
- What if we haven't enough voltage?
- Yeterli voltaj gelmezse diye.
I'm not getting enough voltage.
Burada voltaj oldukça düşük.
Plenty of voltage now.
- İşte voltaj geldi.
"But, if I know the kind of high voltage dolls..."
"Ama bu tür güzel ama aptal kadınları tanıyorsam..."
You couldn't catch much through that steam, but after two years in that camp, just the idea of what was behind that window sure spruced up your voltage.
Buhar yüzünden fazla bir şey göremezdiniz ama bu kampta iki yıl geçirdikten sonra. o pencerenin ardında ne olduğu düşüncesi bile voltajınızı yükseltirdi.
The barbed-wire fence along the shoreline is about to be charged with high voltage electricity.
Kıyı şeridindeki tel örgüye yüksek voltajda elektrik verilmek üzere.
I checked one for capacity and voltage on the meter.
Bir tanesinin kapasite ve voltajını ölçtüm.
I'll try one on voltage test.
Bir tane de voltaj testinde deneyeceğim.
I just tested one bead for voltage, and - -
Bir boncuğu voltaj testine soktum ve - -
On Venus, we discovered by accident that these creatures are susceptible to electric shock, and that controlled voltage can paralyze them.
Venüs'te tesadüfen bu yaratıkların elektrik şokuna karşı... zayıf olduklarını ve kontrollü voltajın onları bayılttığını keşfettik.
More voltage and it would die.
Daha çoğu onu öldürür.
Voltage is low on port generator.
İskele jeneratöründe voltaj düşmesi var.
High-voltage electricity in a TV set, she turns on the set, boom!
Yüksek gerilimi TV'ye bağlıyor. TV açılınca da güm!
High-voltage electricity kills.
Yüksek voltaj elektrik öldürür.
What voltage can you supply for the fence?
Ne kadar elektrik verebilirsiniz?
If you lean forward, there's the high voltage.
Öne doğru eğilirsen, yüksek voltaj var.
We've got to find a way to cut the high-voltage line.
Yüksek voltaj hattını kesmenin bir yolunu bulmalıyız.
What do we do about the high voltage?
Yüksek voltajı nasıl halledeceğiz?
But he said we can't get near the powerhouse and the high voltage is never off.
Fakat, santrale yaklaşmamızın imkânsız olduğunu ve elektriğin hiç kesilmediğini söyledi.
- What siren? - When the high voltage is turned off, the alarm sounds.
- Yüksek voltaj kesildiğinde alarm çalmaya başlar.
Voltage regulators inoperative.
Voltaj regülatörleri artık işlemiyor
Voltage!
Voltage!
Voltage... up, up...
Voltage... up, up...
All this America rig. Wrong voltage. That's what foxes me.
Tüm bu Amerikan malları, voltajları uyumsuz Beni engelleyende bu
- Voltage... up!
- Voltage... up!
The voltage, up, up, up!
The voltage, up, up, up!
Or low voltage, like here.
Yada düşük voltaj, bunun gibi.
It breaks down the rheostatic vibro-voltage to a minimal. 360...
Osiloskop üzerindeki reostatik titreşimsel voltajı...
If there's no voltage drop, we're in.
Voltaj düşmezse, içerideyiz.
It's carrying high-voltage cables.
İçinden yüksek voltaj kabloları geçiyor.
The current is direct, but the voltage varies.
Akım sabit fakat voltaj değişiyor.
'A unit of quartz crystal is activated by a variable electromagnetic field from high-voltage condensers - here.
Kuvars kristali barındıran cihaz şurada gördüğünüz yüksek gerilimli kondansatörün sağladığı değişken elektromanyetik alanla devreye giriyor.
To do this, we use a low voltage... and "feel" our focal point into place.
Bunun için düşük voltaj kullanarak odak noktasının burada belirmesini sağlıyoruz.
Now, to step up the voltage until the ultrasonic bombardment causes permanent dislocation.
Ultrasonik bombardıman kalıcı olarak bağlantı noktasını kopartana kadar voltaj yükseltiliyor.
Apparently, the Companion imparted to me a rather quaint, old-fashioned electric shock of respectable voltage.
Görünüşe bakılırsa, Arkadaş bana çok yüksek voltajda eski usul bir elektrik şoku verdi.
It's pulsating into the voltage.
Gerilim yüzünden titreşiyor.
This is the main engine which propels it underwater at a rate of two knots, the reciprocating stabilizer mechanism, the high-voltage acid batteries, the multi-stage compressor, ballast-tank trimmer, the air pump, which filters and recirculates the air...
Bu motor su altında iki deniz mili hızla çark ediyor. Değişimli dengeleyici mekanizma. Yüksek voltajlı asit akümülatör.
Con Edison has again resorted to a cutback in voltage to conserve generating capacity.
Con Edison, üretim kapasitesini korumak için yeniden voltaj düşürme yoluna gitti.
High voltage has been turned on into a section of the railroad tracks.
Demiryolunun bir bölümüne yüksek gerilim verilecektir.
I'll need to raise the voltage.
Voltajı yükseltmem gerekiyor.
High voltage shock!
Yüksek voltaj çarptı!
We're converting the very low-voltage alpha-wave energy... into electricity to run that train.
Bu treni hareket ettirebilmek için, çok düşük voltajdaki alfa dalgalarını elektrik enerjisine dönüştürüyoruz.
What's the voltage Daslow stopped at? 405 volts.
- Daslow kaç voltta durmuştu?
Soon. there'll be enough voltage coursing through your little frog brain to light up Cincinnati.
Az sonra, o küçük kurbağa beyninden Cincinnati'yi aydınlatacak kadar elektrik akacak.
I don't know. Maybe there's a voltage drop.
Bilmiyorum, belki kablolarda aşırı yüklenme vardır.
Voltage is in the danger zone!
Voltaj tehlike sınırına dayandı!
A voltage drop in an encoder circuit.
Şifre devresinde voltaj düşüyor.
Voltage steady.
Voltaj sabit.
Turning the high-voltage containment system off would cause an explosion.
Yüksek voltajlı depolama ünitesini kapatmak bir patlamaya sebep olur.