Warmth Çeviri Türkçe
1,341 parallel translation
I had great hopes of Gulfam Hasan but that fool mohajir is lost in the warmth of Indian hospitality!
Gulfam'a güveniyordum ama, anlaşılan oda, Bizleri ihmal etmeye başladı. Hindistan'daki rahatlığa fazla alıştı, ve görevinin gereğini yapmıyor.
Only a drink of cold champagne and a little warmth from the woman's newborn soul!
Bizimle bir bardak soğuk şampanya iç lütfen ve... Biz yeniden doğmuş gibi olacağız!
And lose oneselves in the warmth of embrace.
Sarilmanin verdigi sicaklikta kaybolalim.
They sit around the stove for warmth.
Isınmak için sobanın yanında otururlar.
" And entrust your lips, replete with life's warmth,
"Ve hayatın sıcaklığıyla dolu dudaklarını..."
I have her stand over me as she bathes me in her warmth.
Sıcaklığıyla beni yıkarken, başımda dikilmesini sağlarım.
I'm cold in my warmth.
Sıcaklığımda üşüyorum.
For the first two weeks of life both food and warmth are close at hand and she will leave them alone only to quench her thirst.
Hayatlarının ilk 2 haftalarında hem yiyecek hem de sıcaklıkları hemen yanı başlarında ve anne sadece kendi susuzluğunu gidermek için onları yalnız bırakıyor.
full of warmth!
Samimiyetle dolu kanatlarımızı kaldıralım!
It's the warmth of a Georgia o'Keefe flower wrapped around you... feeling everything so intensely.
Her tarafını saran Georgia o'Keefe çiçeğinin sıcaklığı gibi. Herşeyi çok güçlü hissediyorsun.
- Yeah, Mr. Warmth, huh?
Ya, Bay Sıcaklık, değil mi? Evet.
You live in space... freezing space, but you need warmth to lay your eggs, or... or to give birth.
Uzayda yaşıyorsun... Dondurucu uzayda, Ama yumurtlamak için sıcağa ihtiyacın var.
Your habitat is capable of even greater warmth, but it resists.
Yaşadığınız bu ortam daha yüksek sıcaklıklara çıkabilir, ama çıkmamak için direniyor.
We must hold each other for warmth.
Isınmak için birbirimize tutunmalıyız.
Then there was the sun, whose arrival banished the stars and brought warmth and light.
Sonrasındaysa Güneş çıkıyordu. Sarı küre ortaya çıkınca yıldızlar saklanıyor, ısı ve ışık geliyordu.
Underneath all that there is a warmth and a spirit to the holiday season.
Tüm bunlara rağmen tatil zamanında sıcaklık ve ruh var.
Why, you positively glow with maternal warmth, Akima.
Neden, olumlu bir şekilde anneye özgü bir sıcaklığa sahipsin, Akima.
She needs warmth.
Isınmaya ihtiyacı var.
And I see all ofthis love and warmth and joy, and...
Ve yüzünüzde bütün o sevgiyi, sıcaklığı ve mutluluğu görebiliyorum.
This house, those children, your warmth.
Bu ev, çocukların, sıcaklığın.
The kiss ofa childhood friend... the roar ofa stranger's car on a gravel road... the absolute calm of my father's voice... the warmth of my mother's arms.
Bir çocukluk arkadaşının öpücüğü... çakıllı yolda giden bir yabancının arabasının sesi... babamın sesindeki o kesin durgunluk... annemin kollarının sıcaklığı.
What makes me think you got this warmth from your father?
Nedense, bu sıcaklığını babandan aldığını düşünüyorum.
To revel in her warmth and beauty...
Sıcaklığı ve güzelliğinden mest olmak için.
There was a strange warmth in the air, the ocean was calm, the sun was setting, and the water was very calm and inviting...
Hava, mevsim normallerinden de sıcaktı. Güneş batıyordu. Deniz çok güzel ve davetkârdı.
"Rewarming by animal warmth was too slow."
Hayvan sıcaklığıyla ısıtma yöntemi çok yavaş.
There's no warmth in his letter.
Soğuk bir mektup.
More warmth.
Daha sıcak.
And the warmth, it starts down here and just fills your whole body.
Sıcaklık aşağıda başlar ve tüm vücudunu sarar.
And the Sun once again bursts forth and to the Earth slowly there comes light again, and warmth again floods the Earth.
Ve Güneş tekrardan, Dünya'ya doğru patlar ve parıltı tekrar ulaşır.
Needless to say, the French tankers were welcomed with special warmth as they rolled through their native land.
Tabii ki Fransız tankçıları özel ve sıcak şekilde karşılanıyorlardı.
Their motors provided warmth.
Motorları sıcaklık veriyordu.
0ne gave it color, another was for perfume... another finesse, warmth, spice....
Birisi rengini, diğeri kokusunu verir. Bir diğeri incelik, sıcaklık ve çeşni verir.
If only I could have a little warmth from you,
"Sadece senden" "azıcık da olsa bir sıcaklık gelmeyince,"
Frosty the Snow Girl - - yes, without the warmth.
Karlar Kraliçesi - - evet, en ufak sıcaklık olmadan.
In my experience blonds are more expensive but they don't have your warmth.
Tecrübelerime göre, sarışınlar daha pahalıdır ama senin sıcaklığına sahip değiller.
Maybe if you just showed a little warmth to people, they wouldn't be so scared of you. And maybe if you just gave me a clue that you still cared about me, I wouldn't spend so much time hiding out at Ray and Debra's.
Ve bana, beni hâlâ umursadığını belli etseydin, belki bütün zamanımı Ray ve Debra'nın evine sığınarak geçirmezdim.
But his Peacekeeper half... is destroyed by the same warmth.
Ancak Barış Muhafızı olan yarısı... aynı sıcaklıktan zarar görür.
If you're looking for warmth you should have gone with Challenger and Summerlee in the balloon.
Sıcaklık arıyorsan Challenger ve Summerlee ile balona gitmeliydin.
Dreaming of warmth?
Sıcağı mı hayal ediyorsunuz?
Wrapped in the warmth of you
Sıcaklığınla sarmalanmak
There is one place I can go to find warmth. That is to think of you.
Isınmak için yapabileceğim bir tek şey var o da seni düşünmek.
So you came to me for warmth.
Isınmak için gelmiştim.
She wept as she felt the warmth upon her face and made ready to go back....
Yüzünün üstündeki sıcaklığı hissettikçe ağladı ve geri dönmek için hazırlandı...
To theJacobins, cold reason weighs infinitely more than the warmth of your love and pity.
Jakobenlere, soğuk sözler sizin sevginiz ve merhametinizin sıcaklığından çok daha üstün gelir.
There is a warmth I'm beginning to feel
There is a warmth I'm beginning to feel
Good for shade in summer and good for warmth in winter.
Yazın gölge yapar, kışın insanı ısıtır.
She lacks warmth, insight, and most important, sensitmty.
Buraya gelmenizin bir sebebi vardır eminim. Cindy'nin yanına gidip işini kaybettiğini söyleyemem.
Wherever he goes... I don't want him to miss the warmth of a mother's affection.
nereye giderse gitsin... anne sıcaklığını özlemesini istemiyorum.
It's important to have the warmth of elders in a house... or else a family always feels incomplete...
evde bir büyüğün sıcaklığını hissetmek önemlidir... aksi takdirde aile hep eksik kalır..
My warmth
Mutsuzluk
It is the cold that makes us seek each other's warmth.
Belki Frijit olmuşsundur.