Waster Çeviri Türkçe
54 parallel translation
- She treats me as a time waster.
- Zamanımı boşa harcadığımı düşünüyor.
Don't give in to him, he's such a useless waster.
Onu sakın içeri alma, zamanımı boşa harcıyor.
- Bit of a waster, I hear.
Savurgan diyorlar.
Fucking time-waster.
Sadece zaman kaybı.
He's a fucking headcase, Peter, a waster, eh?
O bir deli Peter! Ayyaşın teki!
- Here you are you goddamn lying, car-thieving, doodling time-waster!
- İşte buradasın, seni yalancı, araba hırsızı, pabucumun ressamı.
But I only can take his photo secretly. Pick up his waster.
Ama tek yapabildiğim, gizlice fotoğraflarını çekmek çöplerini toplamak.
- Out of my way, space-waster.
- Çekil yolumdan, yer israfı.
- Virgil, you're just a time-waster.
Bak ne diyeceğim? Zamanımı boşa harcıyorsun.
At least you have a job... which is more than that waster yonder is ever likely to have.
- En azından o boş gezenin boş kalfasının asla sahip olamayacağı bir işin var.
Oh, bloody time-waster!
Seni gidi aşağılık zamanımı harcıyorsun.
I'm such a waster.
Tam bir defolu malım!
A total waster.
- Tamamen defolu.
If our waster did time right now it would hamper certain deals.
Çünkü bizim haylazın şu sıralarda girmesi bazı işlerimi sekteye uğratacak.
But the woman was a time waster.
Evet, üzgünüm, tamam mı? Ancak kadın tam bir zaman kaybıydı.
I know I would've. I would have killed rather than let her marry that waster.
Ben olsam o serseriyle evleneceğine kızı öldürmeyi yeğlerdim.
He was a fucking pisshead, a fucking waster.
İşe yaramaz, çulsuzun tekiydi.
Forget about him, the boy's a waster.
Onu unut, o çocuk bir aylak.
He's not a waster.
O bir aylak değil.
He's a drugged-up, good-for-nothing waster.
O bir müptela ve işe yaramaz bir aylak.
He's a time-waster and he'll never make a booking.
O, zamanını boşa harcayan biri ve asla bir randevu istemeyecek.
Mr Clennam knows I did my damnedest to try to prevent my daughter from marrying your idle, scoffing, shallow waster of a son!
Bay Clennam kızımın sizin aylak, alaycı, savurgan oğlunuzla evlenmesini engellemek için elimden geleni yaptığımı biliyor!
'Waster. name of Michael McCrea.
Michael McCrea adında bir müsrif.
'A perpetual waster.
Daimi bir müsrif.
He teased me about being a waster.
Zamanımı boşa harcadığım için bana takıldı durdu.
My egg-waster.
- Jack. Yumurtalarımı boşa harcayan herif.
Waster! Not a bathroom!
Burası tuvalet değil!
Sounds like a time-waster.
Zaman kaybı be!
Full time sexual deviant and supreme waster of time and money, especially if it has anything to do with the science of electricity.
Her zaman cinsel sapık elektrik bilimi üzerine zamanını ve parasını boşa harcamakta usta.
I've kept it, all these years, to remember him by, the fucking waster.
Sırf o lanet zavallıyı unutmamak için bunu yıllardır sajlıyorum.
And he's a waster, if ever I met one.
O kullanıp atan biri, Helen'le asla evlenmeyecek.
I'm so telling Jules that you're a spoon-lickin'bagel-waster.
Jules'a kaşık ve simit olayını anlatacağımdan eminim olabilirsin.
Fucking time-waster. I'm depressed!
Dur tahmin edeyim, sorununun tam olarak ne olduğunu ifade edemiyorsun değil mi?
Your father is a waster, Hawkins.
Baban savurganın tekiydi, Hawkins.
If you had tried to marry that waster from Genova, the one with the paint brush... I would have taken good care of him.
Cenova'dan gelen o savurganla, ressamla evlenmeye çalışsaydın ona güzelce göz kulak olurdum.
He had him down as a waster... and a thief.
Onun üzerine çok gitti, israfçı... hırsız.
I... I showed him some places, and he turned out to be a real time-waster.
Ona birkaç ev gösterdim ama sonuçta boşa zaman harcatan biri olduğu ortaya çıktı.
I'm a waster.
Defolu malım ben.
"Waster?"
"yiyici mi?"
♪ you're out of line ♪ ♪ waster of my time ♪
* Haddini aştın, harcıyorsun vaktimi *
All of these codes and intersecting files were planted there as a big time-waster.
Bütün bu kodlar ve birleşen dosyalar zaman kaybı yaşanması için yerleştirilmiş.
Are you some fucking time-waster?
- Zamanımı boşa harcayan tiplerden misin?
So it would appear that you're nothing more than a rude little time waster.
Belli ki, zamanını boşa harcayan görgüsüz birisiniz.
He's got a zillion things to do and he thinks the set is a big time-waster and I'm beginning to see his point.
Yapacak milyon tane işi var ve sete gelmenin tam bir vakit kaybı olduğunu düşünüyor ve ben de şu anda ne demek istediğini anlıyorum.
Massive time waster.
Koca bir vakit öldürgeci.
Short for Bavarian Money Waster.
Bavyeralı Para Tuzağı'nın kısaltması.
It was just a time-waster. Now, off you go.
Sadece vakit kaybiydi.
Energy waster on.
Enerji ziyanı : açık.
And the boss and Agneta, who is such an energy waster.
Patronunuz ve Agneta'nın nasıl da enerjinizi harcadığını gördünüz.
Oi!
Waster!
Is your typical trust-fund waster.
ama Maxim... tipik bir hazır para yiyicisi.