Ways Çeviri Türkçe
16,200 parallel translation
In many ways, it's often said, the most splendid of god's creatures.
Birçok yönden, genellikle söylenir, Tanrı yaratıklarının en görkemi.
There are ways other than sex to remember what it's like to be alive.
Canli oldugunu hissetmenin seksten baska yollari da var.
Your ornery Mandinka ways, they done started to rub off on me.
Senin kaba Mandinka yöntemlerin bana da bulaşmaya başladı.
Old ways from Europe, must be. Passed down from master to slave.
Bu Avrupa geleneği olup sahiplerden kölelere geçmiştir.
So, this here the... the real Africa ways? Naming your child'fore the stars and all creation.
Peki yıldızların ve bütün kainatın şahitliğinde çocuğuna isim vermek gerçek bir Afrika geleneği mi?
In many ways, you fetched me!
Birçok yönden beni yakalamıştın sen!
Because you don't want to influence their reality in ways that should not be influenced.
Çünkü etkilenmemesi gereken şekilde onu etkilemek istemezsiniz.
I can think of a couple of ways.
- Aklıma birkaç şey geliyor.
Tess, I am interested in a new way of thinking that could lead to a revolution in our understanding of human existence... the idea that we are all connected in ways that we can't even understand yet.
Tess, insanlığın var oluşunu kavrayışımızda bir devrime yol açacak yeni bir düşünce sistemi üzerinde çalışıyorum. Herkesin anlayamadığımız bir şekilde birbirine bağlı olduğu fikri üstünde.
You're... you're safe and sound outside those fences, and I'm stuck in this... this hospital of death looking for ways to contact next of kin.
Sen tellerin dış tarafında rahat ve huzurlusun bense bu ölüm hastanesinde aile yakınlarına ulaşmanın yolunu arıyorum.
- And this mission is not over. - our separate ways.
-... gidebiliriz.
There were a lot of ways they could break you at Quitman.
Quitman'da seni yıldırabilecekleri bir sürü yol vardı.
We all find ways to soften the edges.
Hepimiz hayatlarımızdaki acıların keskinliğini yumuşatma ihtiyacı hissederiz.
Well, there are other ways to keep a woman content.
Aslında bir kadını mutlu etmenin başka yolları da vardır.
And, gentlemen, the evidence is in front of your very eyes because it takes a very strong man to realise and admit the error of his ways.
Ayrıca beyler, hataların farkına varmak ve bunu itiraf etmek için delil gözünüzün önündeydi çünkü güçIü bir adama sığınabiliyordunuz.
Listen, if you're here telling me this, that means you're hoping that there's other ways.
- Bak, bana bunu söylüyorsan şu an başka yollar olmasını umut ediyorsun demek.
Oh, but Margaret, I've come a long ways.
Ama Margaret uzun yoldan geldim.
Well, they parted ways recently.
Yakın zamanda yolları ayrıldı.
And that cuts both ways, right?
İkimiz için de geçerli bu, değil mi?
There's two ways that this can play out.
Bu meseleyi iki türlü çözebiliriz.
I know you two go back a-ways.
- Biliyorum eskiden beri arkadaşsınız.
John has protected us in ways you'll never understand.
John bizi, senin hiç anlamayacağın şekilde koruyor.
I don't understand your ways.
Seni hiç anlamıyorum.
And from the ground position if you roll him on to his back, then you score two points. There are different ways to do this.
Yerdeyken, tutup sırt üstü yuvarlarsanız 2 puan kazanırsınız.
Heart works in mysterious ways.
Kalp değişik yöntemlerle çalışır.
Your relationship with Annalise, from what I can tell, is very muddy and in some ways feels maternal.
Annalise'le olan ilişkin anladığım kadarıyla bulanık... -... ve aslında annesel gibi.
Thank God Ben Wheeler showed me the error of my ways.
Şükürler olsun, Ben Wheeler bana hatalarımı gösterdi.
And I've broken my parole a hundred fucking fifty different ways, so... no one's gonna listen to me.
Bense şartlı tahliyesini defalarca ihlal etmiş adamım, o yüzden kimse beni dinlemez.
A man wishing to be unhappy finds many ways to prove his course.
Mutsuz olmak isteyen bir adam bunu sağlayacak çok yol bulur.
You might do well finding ways to avoid it.
Bundan kaçınmanın yolları bulunabilir.
Is he saying, in some ways, the wall meant nothing?
Surun bir anlamı olmadığını mı söylüyor?
" The economic situation we have inherited is worse than 1949... and, in many ways, worse... worse than 1947.
"Ekonomik durum şu anki hâliyle 1949'dan daha kötü." Ve birçok yönden 1947'den de kötü. "
You can't have it both ways, Governor.
Birbiri ile çelişkili şeyleri elde edemezsiniz Vali Bay.
Big debate in Ways and Means, but it'll never make it to the floor.
Uygulama Komisyonunda büyük tartışma oldu ama Senato'dan geçmez.
- Bypass Ways and Means?
- Uygulama Komisyonunu pas mı geçeceksiniz?
It proved eye-opening in ways I'd never dreamt.
Tahmin edemedigim kadar bilgilendirici bir deneyim oldu.
There's plenty of ways to make those people pay.
O insanlara hesap sormanın bir sürü yolu var.
Oh, I have my ways.
Kendi yöntemlerim var.
Yeah, they can be quite restrictive in other ways, too.
Evet, başka yönlerden de bayağı kısıtlayıcı olabiliyorlar.
There are so many better ways to spend the next 10 minutes than discussing my parents.
Önümüzdeki 10 dakikayı geçirmek için ailemi konuşmaktan daha iyi yollar var.
Well, if you want to take down Sistemics, there are other ways.
Eğer Sistemik'i alt etmek istiyorsan, başka yollar da var.
Well, how many more different ways do I need to say that I'm in love with you?
Seni sevdiğimi söylemek için kaç farklı yol denemem lazım?
There are ways to break the Khan... between now and then.
Şu an ile o zaman arasında Han'ı ezmenin bir sürü yolu var.
Ways to weaken his credibility... and ensure that our dear Nayan's armies are never called upon.
Güvenilirliğini azaltıp sevgili Nayan'ın ordusunu çağırmamıza gerek bırakmayacak yollar var.
In many ways, he's become the ideal husband for her.
Birçok yönden onun için ideal bir eş oldu.
Such a procedure is dangerous in many ways.
Böyle bir yöntem birçok açıdan tehlikeli.
This Underworld... most can only leave it in two ways... to a better place or a worse one.
Bu Yeraltı Dünyası'nı iki şekilde terk edebilirsin. Daha iyi veya daha kötü bir yere giderek.
Now, the radiation works both ways.
Radyasyon iki taraflı işliyor.
- There are other ways.
- Başka yollar da var.
Trust me, there's easier ways of committing suicide.
Güven bana intihar etmenin daha kolay yolları var.
If you want to take down Sistemics, there are other ways.
Başka yollar var.