We'll go together Çeviri Türkçe
668 parallel translation
Wait for me and we'll go together.
Beni bekle birlikte gidelim.
Tough luck, Chips, but we'll go East together, anyhow.
Ama yine de Doğuya beraber gideceğiz.
We'll go away together.
Beraber uzaklara gideceğiz.
No, we'll go together.
Hayır birlikte gideceğiz.
We'll all go back together.
Hep birlikte döneriz.
I'll get my trade goods. We can go ashore together.
Takas eşyamı alayım, birlikte çıkalım.
- We'll go someplace together.
- Beraber başka bir yere gideriz.
Tomorrow, when Boopie's calmed down, we'll go and see him together.
Yarın, Boopie sakinleştiğinde, onu görmeye gideriz.
We'll go together.
Birlikte gideceğiz.
I'll smear mud all over my face so nobody looks at me and we can go together.
Yüzüme çamur süreceğim. Bu sayede kimse bana bakmaz ve birlikte gidebiliriz.
We'll go away together, away far off, so...
Beraber uzaklara gideriz, çok uzaklara...
We'll go skiing together as you did with Edwardes.
Edwardes'la beraberken yaptığınız gibi kayak yapacağız...
- We'll go together.
- Beraber gideceğiz. - Hayır, ben gelmiyorum.
We'll all go back together later.
Sonra hepimiz birlikte döneceğiz.
You go away for a while. We'll be together again soon.
Buradan bir süre uzaklaşırsın, sonra yeniden bir araya geliriz.
We'll go to the dressmakers together.
Terziye birlikte gidelim.
We'll go away together.
Birlikte uzaklara gideceğiz.
" We'll go through life together
Hayatı birlikte aşacağız
But if you want to hear it from her, we'll go over there together.
Ama bunu ondan duymak istiyorsan, oraya beraber gideriz.
Maybe we'll go to Paris together.
# Belki onunla birlikte Paris'e gideriz.
But you convinced me that it isn't, so now it's settled. We'll go together.
Ama beni öyle olmadığına ikna ettin, mesele halloldu.
We'll go swimming together, lie in the sun together, go horseback riding through the pine woods.
Birlikte yüzmeye gideriz, birlikte güneşleniriz, çam ormanlarında at gezintisi yaparız.
We'll do things together and go out together, like any married couple.
Her şeyi birlikte yaparız. Birlikte dışarı çıkarız, tıpkı evli çiftler gibi.
Edgar's giving a party. We'll go together.
Edgar bir parti veriyor, beraber gideriz.
- We'll go there together, okay?
- Beraber gideriz, tamam mı?
Maybe we'll go together, Billy.
Belki birlikte gideriz Billy.
But as long as I keep the boat afloat, we'll all go down together.
Ama gemiyi su üstünde tuttuğum sürece birlikte acı çekeceğiz.
We can go back together if you'll wait.
Eğer beklersen... oraya birlikte döneriz.
We'll go through it together.
Bunu birlikte atlatacağız.
We'll go in together.
Birlikte gireceğiz.
So, on Saturday, we'll get together and go into town for our supplies.
Cumartesi buluşup hep birlikte erzak almaya gideceğiz.
We'll go together.
Kışın burada ne yapacaksın?
- And then we go swimming. - Then we go swimming. - We'll all go together.
- Sonra da herkes yüzmeye gidecek.
Well, we'll go to them together.
Polise birlikte gideriz.
We'll go over it together, point by point.
Bu kağıdı hep birlikte ince ince inceleyeceğiz.
We'll go away together.
Birlikte buralardan gideceğiz.
We'll go together.
Birlikte gidebiliriz.
We'll have to go there together one day.
Bir gün oraya birlikte gitmeliyiz.
On Sunday we'll go out together.
Pazar günü beraber çıkarız.
We'll go together.
Birlikte gideriz.
We'll go together.
Bereber gideceğiz.
We'll go together someday.
Bir gün beraber gideriz.
Yes, we'll go fishing together in a stream below our house.
Evet, birlikte evimizin dibindeki derede balığa gideriz.
We'll remain here... or we'll go out, as you wish, but... together.
Ya burada kalırız.. yada dediğiniz gibi dışarı çıkarız.. .. ama beraberce.
If we go together, it'll be warm enough
Birlikte gidersek, ısınma derdim olmaz.
We'll go away together. Wherever you wish.
Nereye istersen oraya gideriz.
I'll fetch Mr. Holmwood and we can all go home together.
Bay Holmwood'u çağırayım da hep birlikte eve gidelim.
We'll go to Como together.
Birlikte Como'ya gideriz.
When we turn 70, we'll go together to Narayama.
70 yaşına geldiğimizde Narayama'ya birlikte gideceğiz.
We'll go together - l'm the one who gives orders.
Beraber gideceğiz. - Ben emirleri veren birisiyim.
We'll have lunch together and then go to the apple orchard.
Sonra birlikte öğle yemeği yiyip, elma bahçesine gideceğiz.
we'll go there 16
we'll go tomorrow 17
we'll go 192
we'll go home 34
we'll go out 19
we'll go with you 17
we'll go away 19
we'll go now 16
together 2280
together forever 35
we'll go tomorrow 17
we'll go 192
we'll go home 34
we'll go out 19
we'll go with you 17
we'll go away 19
we'll go now 16
together 2280
together forever 35
together again 49
togethers 19
we'll be back soon 49
we'll do 19
we'll do it tomorrow 27
we'll be right back 266
we'll be in touch 367
we'll be back 167
we'll see 1739
we'll 584
togethers 19
we'll be back soon 49
we'll do 19
we'll do it tomorrow 27
we'll be right back 266
we'll be in touch 367
we'll be back 167
we'll see 1739
we'll 584
we'll talk soon 56
we'll meet again 87
we'll see each other soon 16
we'll be together again 17
we'll talk later 372
we'll see you tomorrow 58
we'll meet you there 68
we'll talk tomorrow 85
we'll be okay 108
we'll see you later 106
we'll meet again 87
we'll see each other soon 16
we'll be together again 17
we'll talk later 372
we'll see you tomorrow 58
we'll meet you there 68
we'll talk tomorrow 85
we'll be okay 108
we'll see you later 106