We've all been there Çeviri Türkçe
253 parallel translation
After all, we've never been down there.
Ne de olsa, oraya hiç gitmemiştik.
We've been there all day.
Bütün gün oradaydık.
There've been 1,000 wars and there'll be 1,000 more, until we're all dead.
Bin çatışma oldu, bin tane daha olacak. Hepimiz ölene kadar.
We've all been there, haven't we, Miss Packard?
Hepimiz o yollardan geçtik, değil mi Bayan Packard?
- We've all been there.
- Hepimiz olduk.
Look, Virginia, we've been all though this... .. away as much as I am, but there's nothing to be done about it.
# Bak Virginia, bu konuyu konuşmuştuk... #... yolculuğa çok çıkıyorum, ama yapacak bir şey yok.
We've all been to Area Two and to get there we turn over Area One.
Alan 2'ye hepimiz gittik, ve hepimiz de Alan 1 üzerinde dönüş yaptık.
We've been assured that he's all right, but there'll be no payment or transportation until we have seen the mayor.
İyi olduğuna bizi temin ettiler. Ama belediye başkanını görmeden para vermemiz ya da uçak yollamamız mümkün değil.
You know there's no place that we've all been together, there's no place where everybody goes.
Hepimiz aynı anda bir yere gitmeyiz. Herkesin gittiği bir yer yoktur.
We've all been there.
Bunları biz de yaşadık.
I ain't going in there having all them people looking at me knowing what we've been doing in here.
Burada ne yaptığımızı bilerek bana bakan o insanların olduğu yere gitmeyeceğim.
We would've been all right... if there hadn't been any mess.
İyi olabilirdik... tabi bu karışıklıklar olmasaydı.
We've been through all the training literature... Kerr McGee hands out to new employees... and there's nothing about cancer.
Kerr McGee'nin yeni giren çalışanlarına verdiği eğitimlerin tümünü gözden geçirdik ama kanserle ilgili hiçbir şey yoktu.
If there is anything left after we repair the Golden Pagoda... and pay back all the people you've been stealing from around here... then we'll get it back to you.
Golden Pagoda'yı onardıktan ve etrafta parasını çaldığınız insanlara ödeme yaptıktan sonra artan olursa geri getiririz.
See, the point is, if they tried to charge Thomas Jefferson with a call he didn't make, the Boston Harbor would've been full of phones, and all the local women would've been swimming around down there, and we wouldn't have had to hang them as witches.
Esas nokta şu eğer Thomas Jefferson'ı yapmadığı bir telefon konuşmasıyla suçlasalardı Boston Limanı telefonla dolardı ve yerli kadınlar orada yüzüyor olurdu ve biz de onları cadı gibi asmak zorunda kalmazdık.
That piece of matting has been placed there and we have all stood upon there.
Bir hasır parçası buraya yerleştirildi ve hepimiz onun üzerinde durduk.
If he had, we would have quickly triumphed over our enemies and there would have been peace in all these decades.
Eğer verseydi, düşmanlarımızı çabucak yenebilir, ve çok daha uzun bir zaman önce barışa kavuşabilirdik.
If we'd rung the bell, there would've been no point in my having carried this sledgehammer all the way from the car park.
Eğer zili çalsaydık bu balyozu buraya kadar taşımanın... -... bir anlamı kalmazdı.
And we've been there all of two minutes when he says :
İki dakika sonra şöyle dedi :
What we'd done is strung together all of John's anecdotes and some of the things that he had from his friends who had been fighting over there.
Yaptığımız şey, John'un tüm anekdotlarını ve onun orada savaşan arkadaşlarından gelen bir takım bilgileri bir araya getirmekti.
But Gina and I became good friends and we still are, through all the war and turmoil there's been since then.
"Ama Gina ile iki iyi dost olduk." "Olan onca savaşa ve kargaşaya rağmen hâlâ da dostuz."
At the end of the concert, Glenn had received a huge number of flowers... and big pots of mums and other flowers... and as we got into the limousine and sat down... all the flowers had been piled up there and we had barely room to sit.
Glenn konser sonunda çok sayıda çiçek almıştı. Kasımpatılar ve daha bir sürü çiçek. Limuzine girerken bütün çiçekler istif edilmiş halde arabanın içinde duruyordu.
- It's OK, we've all been there.
- Tamam ahbap. Bizim de başımıza geldi.
Tell him to hang on. We've all been there.
Beklemesini ve rahat olmasını söyle.
We've been out here all fuckin'night... trying to deal with this goddamn situation, but there hasn't been a fuckin'break yet.
Bütün gece buradaydık ve durum boktan hiçbir gelişme yok.
There've been some reports of an outbreak on Bajor so we're scanning all ships and cargo before they leave the system.
Bajor da salgına dair gelen bazı raporlar var. Biz de sistemden ayrılmadan önce tüm gemileri tarıyoruz.
Milady, if you hadn't been there... the wolves would've eaten everyone, and then we'd all have to find ourselves new husbands.
Siz orada olmasaydınız kurtlar herkesi yerdi. Böylece hepimiz yeni bir koca bulmak zorunda kalırdık.
We've all been there.
Bu yüzden buradayız.
17 years old. To think we've all been there...
17 yaşında Bizde böyle miydik?
- We've all been there.
- Hepimiz bunları yaşadık.
We've been all over this scow. There's no life raft, there's no nothing.
Her tarafa baktık, cankurtaran teknesi yok hiçbir şey yok.
- We've all been there.
- Bu tarz şeyleri hepimiz yaşadık.
We've all been there.
Hepimiz orada bulunduk.
We've all been there.
Hepimiz oradaydık.
Oh, there you are, we've been looking all over for you, Rygel.
Oh, işte buradasın, seni heryerde arıyorduk, Rygel.
No, Roz, Roz, listen, you know, we've all been there.
Roz, hepimiz öyle şeyler yaşadık. Yapma.
We've all been there.
Hepimiz buradan geçtik.
'Cause I've never been there, and maybe we'd have a hell ofa time... and you could- - you could tell me all about it over breakfast.
Çünkü oraya hiç gitmedim, ve belki harika zaman geçiririz... ve belki de sen bana kahvaltıdan sonra herşeyi anlatırsın.
As we know, there were the huge building works by Baron Haussmann. But especially the railroads. Today, all 5 railroad companies have been taxed excessively.
Bu masanın ötesinde ise sinekleri eksik olmayan lağım çukurunun bulunduğu iç avluyla,... devrim ve modern toplum konularını aktörlerle tartışmamızı filme çektiğimiz kafe bulunuyor.
And going to the toilet through a chair, well, we've all been there.
Ve tabi tuvaletini bir koltuğa yapmak da. Takıldığımız nokta o.
We've been reading all night, and there's no one in here who matches the guy I saw.
Bütün gece baktık ama burada, gördüğüm adama benzer kimse yok.
All this time, we've been trying to develop that aspect of your humanity, and it's been there all along.
Tüm bu zaman içinde insanlığını geliştirmek için uğraşıp durduk ama aradığımız şey hep oradaymış.
We've all been there.
Hepimiz buradan geçtik, bilirsin.
It's, like, yeah, we've all been there.
Bu, şey, tabii, hepimiz oradaydık.
Hey, for all you helpless romantics out there... there's a new twist on that tr ain story... we've all been reading about.
Bütün ümitsiz romantikler için... ... tren hikayesinde yeni bir gelişme var.
We've all been there
Çoktan geçirdik.
We've all been there.
Hepimiz yaşadık.
- We've all been there.
Hepimiz yaşadık.
We've all been there.
Bunları hepimiz yaşadık.
There, once again, the sad footage we've been watching all day.
Tüm gün boyunca bu üzücü görüntüleri izledik.
And God knows we've all been turned into assholes there.
Senin bir göt olmanı seyredeceğim orda.
we've all done it 28
been there 278
we've 208
we've got your back 24
we've come too far 17
we've got 373
we've arrived 63
we've been together 23
we've never met 62
we've been compromised 17
been there 278
we've 208
we've got your back 24
we've come too far 17
we've got 373
we've arrived 63
we've been together 23
we've never met 62
we've been compromised 17
we've been over this 197
we've been set up 18
we've got plenty of time 29
we've been robbed 25
we've got this 62
we've got time 35
we've been waiting for you 81
we've been through this 160
we've got you 66
we've got to go 222
we've been set up 18
we've got plenty of time 29
we've been robbed 25
we've got this 62
we've got time 35
we've been waiting for you 81
we've been through this 160
we've got you 66
we've got to go 222