We've got a situation Çeviri Türkçe
205 parallel translation
Now, Mr. Parrish... We've got here what you might call a peculiar situation.
Şimdi, Bay Parrish... farklı bir durumla karşı karşıyayız diyebilirsiniz.
Looks like we've got a situation here.
Burada bir durum var gibi.
I've known other girls in the same situation toss it off with bad jokes like, "I've got a bun in the oven", or "Captain, we've got an extra passenger on board."
Bu güne kadar seninle aynı durum da, "fırında çörek var" ya da "kaptan ekstra bir yolcumuz var" gibi kötü şakalar yapan kızları çok gördüm.
Teresa, I didn't mean that, but we've got a situation right now.
Teresa, özür, öyle demek istemedim, şu anda zor bir durum var.
The moat there is solid situation is unclear We have to plan again Our troops retreated, you've got to have a plan
Hendek çok sağlam Durum ise bulanık iyi plan yapmalıyız birliklerimiz geri çekildi, plan için zamanımız olacak mı?
Yes. We've got a situation up here.
Burada bir sorunumuz var.
We've got a... a situation down here.
Burada bir sorunumuz vardı.
We've got a situation out here.
Burada bir sorunumuz var. İnsanları sakin tut.
We've got a situation...
Bir sorunumuz var Çavuş Doberman hemen dönecek!
Johnson, we've got a bad situation out here.
Johnson, burada durumlar kötü.
Murdock, we've got a situation here.
Murdock, burada önemli bir meselemiz var.
We've got a break situation here.
Kaçak durumu söz konusu.
We've got a touchy situation with these rebels.
Bizim bu isyancılar ile aramızda hassas bir durum var.
We've got a bad situation here.
Buralarda durum çok kötü.
Can't you see we've got a situation here?
Burada bir sorun olduğunu göremiyor musun?
We've got a situation out here.
Burada bir sorun var.
General, we've got a hostage situation here in a restaurant on 10th Street.
General, burada bir rehine durumuyla karşı karşıyayız. 10. caddede bir restoranda.
Les, we've got a situation here.
Lester, bir sorunumuz var.
We've got a situation here.
Burada birsorun var.
We've got a situation.
Acil durum.
- We've got a situation here. - Hand it over to the Berlin police.
Berlin polisi oradaysa sorunu onlara devret.
We've got a tricky situation here.
Burada hassas bir durumdayız.
We've got a major crisis situation.
Büyük bir kriz durumundayız.
- We've got a situation...
- Burada bir olay söz konusu.
We got the parachute situation... heat shield, angle of trajectory, and a typhoon.
Paraşüt ısı kalkanı, iniş açısı ve tayfun sorunu var.
We've got a serious animal control situation.
Hayvanları kontrol etmekte zorluk çekiyoruz.
Tell the captain we " ve got a situation.
Bir, NEB görüldü.
We've got a little situation here.
Ufak bir sorun var burada.
We've got a situation here.
Bir sorunumuz var.
We've got a situation here, sir.
Burda bir durum var, efendim.
This is a very serious situation we've got.
Çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız.
We've got a serious situation here.
Çok ciddi bir durum var.
We've got a situation here at the Ministry of Defense.
Milli Savunma Bakanlığın'da bır sorunumuz var.
Well, we've got a situation here.
Burada bir sorun var.
We got a race war in the making and we're trying to contain the situation.
Süregelen bir savaş var ve biz de durumu bastırmaya çalışıyoruz.
- We've got a critical situation ma'am.
— Burada neler oluyor?
Well, we've got a little bit of a situation over here.
Burada da küçük bir durum var.
General, we've got a situation here.
General, burada bir durum var.
Well, we've got a little bit of a situation over here.
Burada da bir durum var. - Cevap ver.
We've got a little situation to deal with.
Çözmemeiz gereken küçük bir mesele var.
Quite a situation we've got here, Tom.
Feci bir durum söz konusu, Tom.
Quite a situation we've got here, Tom, indeed, Diane.
Tam "Feci bir durum söz konusu Tom" luk bir olay, Diane.
Pheebs, when you're done over there, we've got a situation over here too.
Pheebs, Orada işin bittiğinde buraya da bir el atmalısın.
We've got a situation here.
Tamam, pekâlâ. Burada bir olay var.
We've got a situation here.
Burada sorun çıktı!
Sorry for the interruption but we've got a situation.
Araya girdiğim için üzgünüm..... ama bir sorunumuz var.
-... we've got a situation.
- Ama diplomatik bir sorun var.
I think we've got a situation.
Bir sorunumuz var.
I'm holding them off, but we've got a situation here.
Onları oyalıyorum ama bir sorunumuz var.
We've got a situation in Section 4.
Dördüncü bölümde sorun çıktı.
Sorry to interrupt, but we've got a situation developing.
Yarıda kestiğim için üzgünüm ama durumumuzda bir gelişme oldu.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85