We've got him Çeviri Türkçe
1,969 parallel translation
Peter, we've got to find another school for him.
Peter, ona yeni bir okul bulmamız lazım.
Admiral! We've got to get him out of here!
Amiral, adamı buradan götürmeniz lazım!
We've got to find a way to get it out of him.
Onu çıkarmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor.
They've got him, and we have to get him back.
Jack'in ne söylediği umrumda değil..
Tell him we've got it, but it takes forever to cook and then deliver those plates to table five.
Bizde olduğunu ama pişirmenin çok uzun sürdüğünü söyle. Onları da 5 numaralı masaya götür.
- Oh, Chief, I got a guy here, and... and we... we can't extricate him.
- Ah, şef, burada bir adam var ve... ve biz... biz onu çıkaramıyoruz.
They've got him, and we have to get him back.
Onu aldılar ve biz de onu geri alacağız.
- We've got him.
- Elimizde.
We've got the sweater, the phone call and a witness who saw him put the girl in the boot.
Kazak elimizde. Telefon görüşmesi var... Bir de kızı bagaja koyduğunu gören şahidimiz var.
- We've got a lot on him.
- Elimizde çok şey var.
We've got to get him with one of the shrinks.
Ona bir psikiyatrist getirmeliyiz.
Don't fucking kill him, we've got business to sort out!
Öldürme onu, açıklığa kavuşturmamız gereken işler var!
We've got to get him back. - No!
Geri dönmeliyiz.
We got him together in college and he's always been there.
Onu üniversitedeyken beraber aldık ve hep bizimleydi.
I think we've got him.
Sanırım onu bulduk.
We've got to get him to the hospital immediately.
Hemen hastaneye götürmeliyiz.
- We can't go after him. - I've got to go back down!
Peşinden gidemeyiz.
Actually, I've got a cousin who's named after him already, so we're covered.
Aslında, onun adını alan bir kuzenim var. O yüzden bunu alabiliriz.
We've got to take him too.
Onu da alacağız.
We've got to keep him away from everyone until...
Onu herkesten uzak tutmalıyız, taki...
We've only got two minutes until my dad calls, and I promised him your mom would be here.
Babamın aramasına iki dakika var ve ben ona annen burada olacak dedim.
We have to pinpoint their location and hope that Josh has got his cell phone with him and that it's turned on.
Yerlerini kesin olarak belirlemek zorundayız. Umarım Josh'un cep telefonu yanındadır ve açıktır.
He can't be there because we've got him in a box in a concrete plant.
Oraya gidemeyecek, çünkü biz onu bir beton fabrikasında kutuya hapsettik.
I took him to a Rata Blanca concert a couple of months ago and we nearly got crushed.
Bir kaç ay önce onu, Rata Blanca'nın konserine götürdüm. ... ve az kalsın eziliyorduk.
- We've got to go save him!
- Onu kurtarmalıyız!
Well, we need to keep him hydrated, And he's got to eat something.
Vücudundaki su oranını korumalıyız ve bir şeyler yemeli.
We've got him, sir.
Onu yakaladık, bayım.
We've got to get him out of here.
Onu dışarı çıkarmalıyız.
We've got to find him.
Onu bulmamız gerek. Şunu ikiye böl.
We've got to get him out of here!
Onu buradan taşımamız lazım!
But you've got to promise, we've got to go after him now.
Bana hemen onun peşine düşeceğinize söz verin.
We've got to get that Chalice away from him.
Kadehi ondan almalıyız.
And then he got halfway into that room and he came back and kissed us again, and we went with him and he kissed us again at the door.
Ve sonra odaya giderken yarı yolda dönüp geri geldi ve bizi tekrar öptü. Onunla birlikte kapıya kadar gittik ve bizi kapıda tekrar öptü.
When he got to the building, we asked him to get off the high wire, but instead he turned around and ran back out into the middle.
Binaya eriştiğinde, telden inmesini istedik ama bunu yerine arkasını döndü ve ortaya doğru geri gitti.
We've got to stop him.
Onu durdurmak zorundayız.
We've got to stop him before he does this again.
Bunu tekrarlamadan önce, onu mutlaka durdurmalıyız.
We've got to erase what he has written, we got to turn him into blank paper.
O yazıları silmemiz gerekiyor. Onu boş bir kâğıda dönüştürmeliyiz.
They've got him, and we have to get him back.
Onu aldılar ve onu geri getirmeliyiz.
We've got to find Stephen and get him out.
Stephen'ı bulup dışarı çıkarmalıyız.
We've got to try and find him.
Onu arayıp bulmalıyız.
We've got to get him back to the ship immediately.
Hemen gemiye götürelim.
Master, we've got to get him to the medics on the Jedi cruiser.
Usta, onu Jedi kruvazöründeki sıhhiyecilere götürmeliyiz.
Hey, back up. We've got him.
Hey, haraket etme.
We've got him.
Yakaladık, yakaladık.
We got wasted at the bar, and he ended up asking me to marry him.
Barda birlikte kafayı bulduk, ve sonunda bana evlenme teklif etti.
We got him locked down there with his family and some customers.
Onu orada ailesi ve birkaç müşteriyle kıstırdık.
It's an assurance. We have solid intelligence pointing us to where they're keeping Andy Sullivan and a good idea of who's got him.
Andy Sullivan'ı kimin kaçırdığına ve nerede tutulduğuna dair güvenilir bir istihbarat aldık.
We've got somebody working on him right now.
Onunla bir arkadaşımız şu anda ilgileniyor.
Well, they dug up Napoleon and it worked on him, so, yeah, I think we've still got a window here.
Napolyon'u kazıp çıkardıklarında işe yaramıştı yani evet, hâlâ bir penceremiz var diyorum.
We've got him on broad-spectrum antibiotics, but he's slipped from delirium into a coma.
Geniş spektrumlu antibiyotikler vermemiz lâzım ama deliryumdan komaya geçiş yaptı.
If we want to defeat him, we've got to alter our way of operating.
Onu alt etmek istiyorsak yöntemlerimizi değiştirmeliyiz.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85