English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / We've got it

We've got it Çeviri Türkçe

4,880 parallel translation
Well, we've got to do it!
Onu da yapmak zorundayız!
Yeah, I can see that, but the thing is, we've got it from multiple sources.
Evet, onu anlayabiliyorum ama mesele şu ki bunu birçok kaynaktan aldık.
Once we've got the photos, it will be easy enough to identify him.
Fotoğrafları aldığımız vakit onu teşhis etmek çok kolay olacak.
What kind of a defence is that? That's it, we've got to get him.
İşte bu, bu adamı haklamalıyız.
It's all we've got.
- Elimizdeki tek şey bu.
Well, it's all we've got.
Elimizde bunlar var.
And it's just a women's issue because we all got pregnant reading Lady Chatterley's Lover.
Ve bu kadınların tek sorunu çünkü biz Bayan Chatterley'in Aşığı'nı okuyarak hamile kalıyoruz.
Yeah, we've got the money, he can't have bought it more than a couple of days ago.
Evet, para bizde. Satın alalı birkaç günü geçmiş olmaz.
We got food and water. Ain't nothing fancy, but it's our home for the next three days.
Yiyecek ve suyumuz var, çok iyi bir yer sayılmaz ama önümüzdeki üç gün için evimiz burası.
- It's all we've got, ain't it?
- Elimizdeki tek şey bu, değil mi?
It's the only law we've got.
Elimizdeki tek yasa.
- We've got it all. - Mm.
Hepsini sunuyoruz.
Now that she thinks I did this, we've got to let her live with it.
Şimdi öyle yaptığımı düşünecek ve bununla yaşayacak.
I think... We've... Got it.
Sanırım hâllettik.
So this is a gene that we have in common with the other apes, but we've got three more copies of it?
O hâlde bu, diğer kuyruksuz maymunlarla ortak sahibi olduğumuz gen fakat biz fazladan üç kopyasına sahibiz?
Round up all the carpenters and millers we got, knock it together.
Buradaki tüm marangoz ve değirmencileri topla. Değirmeni inşa edin.
Yeah. We put it on brackets on the prompter and I've got it on remote from the control room.
Evet, prompter'ın rafına koyuyoruz ve ben rejiden kontrol ediyorum.
Chase Nielsen flew the Doolittle Raid after Pearl Harbor and got water boarded by the Japanese, and we executed the Japanese soldiers who did it!
Chase Nielsen, Pearl Harbor'dan sonra Doolittle Baskınına gidince Japonlar tarafından işkence gördü ve biz o Japon askerlerini infaz ettik!
OK, if he's faking, then we've got to prove it.
Peki, eğer numara yapıyorsa kanıtlamamız lazım.
So we went and got it, and put it together, it's over there.
Sonra biz onu getirdik ve kurduk, orada duruyor.
It's just that, you know, we exchanged some nice messages. And then I got some really weird stuff from you.
Birbirimize güzel mesajlar yazmıştık ve sonra senden cok tuhaf şeyler geldi.
We sat at that scrawny kitchen table in that rotting house in that awful neighborhood and we stared at our plates because you are death and you brought it home with you every night and it got on me.
O berbat mahalledeki o mahvolmuş evdeki dandik mutfak masasında oturup tabaklarımıza bakardık. Çünkü sen ölümdün ve onu her gece eve getirirdin ve canıma okurdu.
Wade, can we wrap this up'cause it's 8 : 45 and we've got to get going.
Wade, şunu toparlasan artık çünkü saat 8 : 45 ve gitmemiz lazım.
- Yeah, and if he shows up, we got it all taken care of.
Evet, ve eğer ortaya çıkarsa, icabına bakarız.
This guy has got an empire, and we're gonna take it down.
Adamın imparatorluğu var ve onu devireceğiz.
Like I said, we're not bound by privilege and I've got three witnesses, including your friend Stephen Huntley who testified to it in open court.
Dediğim gibi gizli bilgilerle işi çözmüyoruz ayrıca üç tane tanığım var buna açık mahkemede tanıklık eden arkadaşın Stephen Huntley de dahil.
Got it? We walk in line and we make noise.
Tek sıra halinde yürüyeceğiz ve ses çıkartacağız.
So HR is tailoring crime in the city to fit their needs, and we've got the tapes to prove it to the DEA.
HR ihtiyaçlarına göre şehirde suç işliyor ve bizim de bunu Narkotik'e kanıtlayacak kayıtlarımız var.
Izzy? We've got it under control, Mr Lawrence.
- Her şey kontrol altında Bay Lawrence.
We've got to stop her and try to talk her out of it.
Onu durdurmamız ve konuşup vazgeçirmemiz lazım.
Our Season 2 DVD is chalk full of extras including an uncensored feature length version of our movie and when we say uncensored it means you get to see some ass.
İkinci sezon DVDmiz bir sürü ekstraları ve şovumuzun sansürsüz, uzun versiyonunu içermektedir sansürsüz derken göt göreceksiniz demek istiyoruz.
The doctor said, "We've all got it coming."
Doktor ona, "Hepimiz bunun olacağını biliyorduk" demiş.
Brick just read our TV manual, and it turns out we got picture-in-picture.
Brick televizyon kılavuzunu okudu ve görüntü içinde görüntü ortaya çıkıyor.
We've got fuel, we just can't get to it, The bomb bay tanks are still good, we were able to get some fuel via the cross feed pump,
Yakıtımız var, ama erişim sağlayamıyoruz. Bomba bölmesi depoları iyi durumda,... çapraz besleme pompasıyla yakıt alabildik.
We've all got people we'd like to thump, but it'd be a lot better if we all just made friends.
Bu kampanya yalnızca çocuklara değil, herkes için olmalı. Hepimizin dövüşmek istediği insanlar var ama dostluklar kurarsak, çok daha iyi olur.
The focus group loved it and we've got a million stories from our lives.
Odak grubu fikri sevdi ve bizim de yaşamımızda böyle milyon tane anı var.
It's just got me thinking about the choices that we make and the people, you know, that we let in or don't let in and...
Beni yaptığımız seçimler ve hayatlarımıza girmesine izin verip vermediğimiz insanlar hakkında düşünmeye itti. Sadece işleri daha iyi hale getirebilmek için.
- Then you know we've got a good case, but the union has to spearhead it or we can't push it through.
- Evet. Elimizde iyi şeyler olduğunun farkındasındır o hâlde. Ama bu işte başı sendika çekmezse kabul ettirmemiz zor olur.
But, uh, we've got a bigger problem here, and it's all of our problem.
Ama burada daha büyük bir sorunumuz var, ve bu hepimizin problemi.
It was at that point that I bumped into a girl dressed as a sexy robot, and we got our flirt on... hard.
O sırada gözüm seksi bir robot olarak giyinen bir kıza takıldı ve sert bir şekilde flört ettik.
Look, I know it's frustrating, but whoever broke into your house knows we're looking for him, he knows we got a protective detail on Cheryl, on you.
Bak bunun sinir bozucu olduğunu biliyorum. ama evine kim girdiyse peşinde olduğumuzu ve aradığımızı biliyor. Cheryl ve seni koruduğumuzu da biliyor.
It's all we've got.
Elimizdeki hepsi bu.
Regarding the 1,000 sq. meter plot in Higashi-Koganei, I actually met with the seller yesterday, and we got it.
Higashi-Koganei'deki 1000 metrekarelik araziye gelince Dün satıcı ile buluştum ve orayı aldık.
It's also blue and old, so we've got three out of four down.
Ayrıca mavi ve eski bizde üçü var, dördüncüsü kayıp.
It's all we've got to go on.
Elimizde sadece bunlar var.
Hodges I.D.'d it- - and this is a landscaping map that we got from the subdivision's gardener.
Hodges bu teşhis etti - ve bu bir peyzaj haritası İletişim biz kimden var bu alt', s bahçıvan.
Anyway, now it's murder and we got it.
Yani artık olay bir cinayet davası ve biz bakıyoruz.
He got stuck with mine, and we kinda figured out a way to make it ours.
Benim geleneğime mecbur kaldı ve "bizim geleneğimiz" yapmanın bir yolunu bulduk.
♪ whatever we've got we share ♪ it's a great picture, sir.
Neyimi varsa paylaşıyoruz. Çok güzel bir resim, efendim.
If we want the truth, we've got to get it ourselves.
Gerçeği istiyorsak, kendimiz elde etmeliyiz.
We're pulling traffic footage, and we've got every cop in the city looking for it.
Tüm kamera kayıtlarını alıyoruz. Ve şehirdeki tüm polisler peşlerindeler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]